Karışık kuruşuk işler
Dükkan karışık, kafa da. Eee, dünya zaten karmakarışık. Uyum sağlayabiliyorsak sağlicaaz, sağlayamazsak kafaya huni takıcaaz. Yakışır... Yakışmaz değil? Ne demeye getiriliyor? Nedir karışık olan derseniz; 'Amaan bize senin hezeyanlarından' diyecek olanlara oturup hayatımı anlatmayı düşünmediğimi müjdeleyebilirim. Merak içerisinde kıvır kıvır kıvrananlar için ise kararım karardır kararlılığında yapabileceğim bişey yok. Kıvrılıp "frize" olsunlar! Afro dolaşsınlar! "Peki ne demiye bunca laf ziyanlığı; yekten alayınıza bahusus selam eder kulak memenizi cimciklerim, diye gireydin ya''larla da gelmeyin mümkünse... Siz en iyisi pozisyonu anlamaya çalışın. Hafta sonu dertleşmesi diye adlandıralım mestaneyi. Fazla deşmeyelim. Olayın öznesi kişiyi mahçup etmeyelim. Geçen yazımda yazdıklarımla Nostradamus'unuz olmaya aday mıyım, diil miyim siz onu söyleyin esas. Gerçi yaşadığımız coğrafyada (ki bu laftan iğrenirim. Bana hiiyç hoşlanmadığım bi gurup insan taifesini hatırlatır) "Ben dememiş miydim?'' diye kurum kurum kurulmak için, sezgi süzgü yeteneğine de ihtiyaç olmadığını sokakta dolaşan kediler bile bilir. Onu diyordum; yine yağmur yağdı seller aktı... Arap kızları böyle durumlarda artık camdan bakıyorlar mı, bakmıyorlar mı bilmiyorum. Benim çocukluğumda bakarlardı. Yine vatandaş yarı beline kadar suya gömüldü. O da olmadı, Ortaçağ'da ceza olsun diye ortalık yerde (Ortaçağ ya!) üstüne zift dökülerek cezalandırma yöntemi varmış ya; hani ziftin de üstüne kuş tüyü dökerlermiş ya, o hesap; kimisinin evleri tepelerine de yıkıldı mı sana? Gerçi o evi oraya yapmaya kalkışanın' babamın kenti' duygusuyla yapılmasına oy uğruna izin verenin 'nassı olsa seçim süçümden sonra hallederiz' hesabının çarıklı erkanıharp zihniyetiyle fevkalade yakın ilgisi var. Hatta tamamen aynı şey. Bu arada ilgililerimi tam da bu esnada kendi hakkımda bilgilendirmem gereken bi durum mevzuu bahis. Bi önceki cümleye nokta koyduğum esnada bilgisayar çöktü. Yazımı Amasya'daki bir internet kafeden yazmaktayım.
KAFAYI YİYECEĞİM Hayatımda ilk kez bi internet kafe görüyorum ve ilk kez Q klavye ile yazı yazıyorum. E bi parça zaman alıyo! Zamanı genel çizgileri itibarıylan geriye alabilseydik Q mu F mi geyiğin göbeene hiç durmaz zıplardım. Ama gündem, ohooo çoktaaan on kere değişti. Di mi benim canımdan çok sevdiğim dinleyicilerim? Sonuç olarak görev görev içinde, sorumluluk benim içimde, bu bilgisayarlarlan boğuşması zor, zira hepsi başka biçimde ( Ne bir arzuuum nee eemeeliim yaaralanmııış biiir eeliiim / Ben gurbettee değiiilim guurbet beniiim iiçiimde. Bir detayı daha sizinlen paylaşmam lazım. Yazı esnasında bi sinek dadandı tepeme; internet kafeci arkadaş sağolsun onu elemine etme görevini üstlendi. Bu suretlen hayatta 'ilk kez bu sinemada' bi sinek kovucum ooldu. Gözlerim doooldu.. Ve tekrar çöktü salak bilgisayar... E artık n'oolur n'oolmaz diyerekten son vermeli gibiyim. Hafta sonuna kadar kafamı yememem lazım. Hani şimdiden başlarsam... Bilmiyorum...
|