Amasya'nın bardağı
Ben gittim... Tatile değil ama. Yeni bir dizi içün İstanbul'dan gittim. 'Siz bu satırları...' diye başlayan cümle '...ben Amasya'da olucaam' diye bitecek. Bitti. Fekaat yazı ve yazılar devaam ediyor bittabii. Te oralardan yetişicem Allaan izniylen. Ben ne zaman sizi bensiz, böyle el böğürde bıraktım? Hı? Ne zaman Bodrum'lar da Çeşme'ler de fink attım? Ayrıcana onu atsa atsa Rita Fink atar. Ve bu da kendi içinde felaket bi espri olur. Telaşa mahal yok ,önce çocuklar ve kadınlar!... 'Siz bu satırları...' olayı ne demek? Demek, yazdığım sırada henüz gitmemişim demek. Böyle üç kââtlar olur. Maksaat 'okur' dediğimiz baş taacı kavram kargaşası, mutlu olsun, vatandaş ucuz yiyebilsin. Henüz olay mahalline zuhur etmediğimden orda ne var ne yok, nassı bi yerdir filan hiç bi bilgim yok. Tedbiri elden bırakmam merak buyurmayın. Yazıyı bitirdikten sonra, Amasya en azından Asya'da mı diil mi ona bakıp dönerim! Bu arada bünyemin daimi siklet kontrolü sınırlı sorumlusu olan ben, bazı şatifilli rejim yiyeceklerimden bi kısmını oraya götürmeyi planlamaktayım. Peki şu saçmalığa kaç puan veriyorsunuz? Dolapta ağız tadıma fazlasıyla hitabeden birkaç adet elmayı, yokluğumda heder olur kaygısıyla orda ziftlenmek üzere çantama atar iken kendime yakalandım! Yuh yani! Kalk sen salakçım, Amasya'ya elma götür! Merak eden olur diye : 'Son Yaprak' isimli dizide 'İstanbul'lu Kuaför Müjgan' rolünü oyniicaam. Bu Müjgan hafif deli bişey. Amasya'da yerel bi radyoda Dii Cey'lik de yapmakta aynı zamanda. Ne Manyak di mi? Ben gidip gelicem İslambol'a. İhmâle uğramazsınız yani... Yazım da gittikçe SMS lezzetine büründü farkındayım... İki haftadır farkında ola ola ne halt yemeğe böyle şeyler yapıyorsun diye soracak olanlara da bi cevap yetiştirmek zorundayım: İnsanlar, bu 'Farkındalık' denen şey içün bi sürüü kitaplar okuyorlar da yine olamıyorlar. Ne? Biz hiç olmazsa hem farkındayız, hem farkındayız. (Hiheyyt!) Kötü stendapçılar ve kötü yazarlar gibiben 'tabiiki de'(!) iyi yazarım- bir bağlama çekecek olur isem; 'Farkındalık' dedim de aklıma geldi: Ey Türk milleti, Be hey! Bazı Bi yerlerin Başındakiler Kombinasyonu; bi çift de benim lafım olacak 'Hızlandırılmış' türden.
KURTARILMIŞ BÖLGE Bu 'Be hey! Bazı Bi yer. Baş. Kom', zaman zaman tehlikenin önünü arkasını göre göre toplu eylemlere başvurup Azrail'liğe soyunur. Örnek isterseniz de ufak bir araştırmayla iri bir dosya hazırlanır. Balık hafızaları tazelemek içindir zaten bu, hadiseleri geri sarmaca DOSYA ları. Sebep olanların sebepsiz kalması temennisiyle olayın 'Kurtarılmış Bölge'sinde kalan 'Bazı' lara takıldım ben. Kazadan sonra Haberlerde 'Bazı yolcuların biletleri ertelettikleri...' bildiriliyordu. Türk'ler böyle insanlar mı sahiden. Peki, kaderci olmanın milleti olmasın. Ama ben Türklerle ilgilenmeye şu, bile bile lades olayını dürtüklemeye devam edeyim. Kocca Atatürk: 'Türk milleti cesurdur' derken yok; bunu kastetmemiştir. Ben, hakikaten bazı bünyelere inanamıyorum. Şaka gibi. 'Ertelettikleri... bildirilmiş' Sonra n'oluyor? O 'ertelenen' ölümler ailelere ve Türkiye'nin gündemine bomba gibi düşüyor. Sonra n'oluyor? Paramparça cesetler, o iğrenç, nefret kahverengi-bej battaniyelerle morga taşınıyor. En kötüsü de felakete alışmak... Yazgıya bu kadar dayandırılırsa yaşamlar. Yargı, sorgulanmaz olur. Son olarak; ben de çıldırıp, meseleye o boktan battaniyenin ucundan tiksintiyle tutarak yaklaşsam benden de iğrenir misiniz? Saçmalasam şöyle bi boy? Yasaklansın desem o battaniyeler...Üretilmesin artık mesela. Üretilmesin ki kaza bela uğramasın buralara... Ölücen tabii sen, ölücem ben. Nerde ne zaman ne biliyim. Ama Allah rızası için bu ve benzeri cinayetlere kurban gitmesin kimse. Mümkünse...
|