Kargalaştırıcı fikir ve siyaset
Gagasında bir dilim peynirle dala tüneyen kargaya tilki aşağıdan seslenir: - Yani sen şimdi AB'ye evet diyor musun, demiyor musun? Karga kınayan ve hesap soran sesleniş karşısında kendisini baştan ezik hissettiği için tilkinin tilkiliğini unutuyor: - Evet diyorum, evet, evet!!! Pat, tilki peyniri kapıp gidiyor, fable da burada bitiyor ama fıkra bitmiyor.. Karga derin bir teessür içinde söyleniyor: - Keşke hayır deseydim..
*** Hükümet ve iliştirilmiş aydın elbirliğiyle Türkiye'yi kargalaştırıyorlar. Bir yanda tam iktidar olabilmek üzere içerideki düşmanına karşı dışarıdan dost arayan siyaset, öbür yanda ülkesinin değil AB derin yönetiminin sözcülüğünü, hatta yer yer gözcülüğünü, muhbirliğini ve tetikçiliğini üstlenen iliştirilmiş aydın.. Kimse, bu ülkeyi kargalaştırmak ile AB üyeliğini elde etmek için çaba sarf etmek eylemlerini birbirine karıştırmasın. Ortalıkta pis bir klasik iyi polis-kötü polis kokusu var. - AB içinde bir cephe bizi aşk ile istiyor ama muhalifleri bastırmakta zorlanıyor.. Onun için Avrupa'nın bu kötü çocuklarına koz vermeyelim! Hayret! Hadi diyelim bunun, başka hiçbir üyenin ödemediği diyetleri Türkiye'den alabilme oyunu olduğuna inanmıyorsunuz. Peki hiç değilse hür düşünce adına bir nebze şüphe duyamaz mısınız? AB'nin asla oyun oynamayacağına kayıtsız şartsız iman edebilmek için ne olmak gerekiyor? Ya düşmanını yurdunda, dostunu dışarıda arayan siyasetçi veya iliştirilmiş aydın mı? Bu zihniyet Türkiye'yi, kamuoyunu keskin önyargılarla şartlandırmaya çalışarak kargalaştırmıştır: - AB hep ilkeler çerçevesinde kalarak üyelik çabamızı dürüstçe izliyor, biz ise kıvırtıp duruyoruz.. - AB her zaman doğru olanı yapıyor, biz sık sık kaçamak arıyoruz. - AB herkesten istediğini bizden istiyor, biz farklı muamele bekliyoruz.. İnsaf! Bu AB hiç mi aşırılığa kaçmaz? Hiç mi haksızlık etmez? Buna hükmetmemiz için geçmişi mi teminat teşkil ediyor? Hayır; varsa yoksa beceriksiz, kötü niyetli Türkiye!
*** Önceki gün iktidarın içinden bilgi almak umuduyla bir kaynağımı zorladım. Pek tabii, AB yolundaki Türkiye'nin parlak yüzü (!) sayesinde telefonlarımızın dinlenmekte olabileceğini düşündüğüm için dikkatli konuşmaya çalıştım: - AB'ye neden rest çekildi? Bir plan mı bu, yoksa sadece fevri bir çıkış mı? Cevap da benim kadar, hatta daha dikkatli idi: - Bu soruyu içeride de sormayan yok ama herhalde fevri bir çıkış değil. Doğrusu sadece Erdoğan için değil, dünya görüşü ve yaşayışı itibariyle bana en aykırı kişi dahi başbakanlık koltuğunda bulunsa, onun böyle bir çıkışını ucuz kabadayılık gösterisi diye ilan etmem. Hakikat bu olsa bile kamunun aksini düşünmesinde ülke yararı görürüm. Ne var ki başbakan sadece sert bir çıkış yapmakla kalmadı; ilk defa bir övünç ifade eder gibi 'Biz Türk'üz' diyerek partisindeki en etkin takım olan Kürt kökenli çekirdeğin canını sıktı.. Tabii bu takımın Kürt ayrılıkçısı olduklarını söylemiyorum.. Ama onlar, iktidarın kafasını karıştıran ve 'milliyetçilik karşıtlığı' ile 'milli kültüre karşıtlığı' birbirine karıştıran iklimin rehberleridirler! Ayrıca Türk isminden rahatsızlık duyabilecekler, sadece Kürt kökenliler değil.. Hükümetinde çocukluğundan beri 'Yalanım varsa Türk olayım' sözünü diline persenk etmiş -herhalde şimdi bırakmıştır- bakanlara yer veren bir başbakan neden ilk defa adeta gururla 'Biz Türk'üz' deme gereği duymuştur? Ne 'iyi etmiştir', ne de 'kötü etmiştir' diyorum. Ancak, somut olarak kimseyi aşağılamayacağı için bir tahmin geliştirebiliyorum: Başbakan bu sözün hemen önünde 'Biz Türkiye'yiz' de dediği için sadece iliştirilmiş aydın bölüğüne 'siz niye bu ülkeden çok AB memuru gibi davranıyorsunuz' diye sertçe çıkışmış olabilir.. Gerçi iliştirilmiş aydın bu tavrı yeni sergiliyor değil ama Erdoğan'ın sabrı şimdi taşmıştır. Neden şimdi? Acaba, AB artık Türkiye ile ilgili gizli gündemini Erdoğan'la paylaşarak 'telaffuz edilmemesi' kaydıyla Kopenhag ölçütleri dışında şartlar dayattığı için mi? Ruhban Okulu ve Ermenistan sınırının açılması, (böylece Azerilerin kalplerindeki Türkiye aslanının bir kalemde yok edilmesi) gibi.. Hatta belki Ayasofya'nın yeniden Hıristiyan ibadethanesine dönüştürülmesi bile istenmiştir. Malum, Haçlılar takiyesiz laiktirler ya!
|