Tarımda da dış açık veriyoruz
Süleyman Demirel, Türkiye'nin dünyada kendi kendini doyuran yedi ülkeden biri olmasıyla övünürdü. Gerçekte bir tarım ülkesi olarak Türkiye'nin tarımsal ürün ithalatı çok azdı, ihracatı hep ithalatından fazlaydı. Ancak 1980'li yıllardan itibaren yüksek faizler, tarımsal teşviklerin kalkması, Doğu ve Güneydoğu'da terör etkisi, arazilerin bölünmesi, sulamanın geliştirilememesi, köylerde yaşam biçiminin değişmesi gibi faktörlerden dolayı tarım giderek zayıfladı ve 2000'li yıllarda olan oldu. Dış ticaret rakamları ortaya koyuyor ki, Türkiye artık kendi kendini beslemede yetersiz kalıyor. Sattığından daha çoğunu alıyor.
İhracattan ithalata Yukarıdaki dış ticaret istatistiklerinde görüldüğü gibi, Türkiye ilk kez iki yıl üstüste tarımda net ithalatçı durumuna geldi. Bundan önce sadece 2000'de ithalatı ihracatından daha fazla iken, 2003 ve 2004 yıllarında bu eğilim daha da hızlandı. 2000'de tarım ithalatı ihracatın 153 milyon dolar üzerindeyken, 2003'te bu rakam 108.7 milyon dolar olarak gerçekleşti. Bu yılın yedi aylık döneminde ise ihracatı aşan ithalat miktarı 338.6 milyon dolara vardı. Sonuçta tarım ürünleri ihraç eden ve kendi kendini besleyen yedi ülkeden biri iken, net bazda tarım ürünü ithal eder hale geldik. Üstelik hala nüfusunun yüzde 35'i kırsal alanda yaşayan ve geçimini tarımdan sağlayan bir ülke olarak. Bu durum Türkiye tarımının geldiği aşamayı gözler önüne seriyor.
Dünyanın dayattığı Tam bu aşamada Türkiye'nin de tarafı olduğu Dünya Ticaret Örgütü, tarım ürünleri ticaretinde serbestleşmeye gitme kararı aldı. Bu konudaki nihai anlaşmanın 2005 sonuna kadar yapılması bekleniyor. Önümüzdeki dönem tarım ürünlerinde teşvikler azalacak ve gümrük oranları düşecek. Kim daha ucuz üretiyorsa o kazanacak. Eğer süratle önlem alınmazsa önümüzdeki yıllarda Türkiye daha çok tarım ürünü ithal etmek zorunda kalabilir. Sanayi sektöründe Türkiye, ihracatından daha çok ithal ettiği için, sürekli dış ticaret açığı veriyor. Diğer faktörlerin değişmediği varsayılırsa sanayinin dış açığı yanına gelecek yıllarda tarım da eklenirse, Türkiye'nin dış ticaret açığı ve cari işlemler açığı daha kronik hale gelebilir.
Tarımda yol ayrımı Türkiye tarımdaki serbestleşmeye karşı 2006-2010 yıllarını kapsayan "Tarım Stratejisini" geliştirmek için bir platform oluşturdu. Tarım Bakanı Sami Güçlü, tarımın içine düştüğü güçlüğü "Her köye imamdan önce ziraat mühendisi göndermeliydik" şeklinde özetledi. Bakanın bu yaklaşımı olumlu anlamda atılmış ilk adım. Anlaşılan tarım sektörü tam olarak bir yol ayrımına gelip dayanmış. Zamanla yanlış politikalar ve strateji yokluğu nedeniyle iyice zayıflayan Türkiye tarım sektörüne öldürücü darbeyi dünyada tarım ürünleri ticaretinin serbestleştirilmesi vurabilir. Bu darbeye karşı yapılacak hazırlıklar sadece tarımın ve kırsal kesimde yaşayanların kaderini değil, Türkiye ekonomisinin ve şehirlerde yaşayanların da kaderini belirleyecek.
Sonuç: "Cennetin olmadığı her yer cehennemdir" İngiliz Atasözü
|