kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
  » Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Atina 2004
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Telefon dinleme rezaleti yaşanıyor...
Çiçek'in açıklaması....

Böyle dinleme olmaz

Yargıtay Başkanı Adli Yıl'ı açmasını istemeyenlere meydan okudu: 'Dolaylı dinlemenin yasal olmadığını anlatacağım'.

Özkaya 6 Eylül'de boykot edileceği haberleri için "Kişisel çekişmeye alet edilmesin. İsyanda olan ortaya çıksın" dedi. Adli Yıl'ı da kişiselleştirmeyeceğini ama telefon dinlemelerinde anayasal çerçeveye dikkat çekeceğini söyledi.

Konu telekulak
Yargıtay Başkanı "Birinci Başkanlık Kurulu bu konuda Anayasa'nın 38. maddesine dayanan karar aldı. Bir kişi için izin alıp 80 kişiyi dinliyorlar" dedi.


Telefon dinleme rezaleti yaşanıyor...

Yargıtay'da yeni Adli Yıl'ın açılışı için her yıl olduğu gibi yine büyük bir hazırlık var.
Başkanlık kapısının girişindeki halılar temizlenmek üzere toplanmış, yıkanan perdeler ise yerine takılıyor.
Yargıtay Başkanı Eraslan Özkaya ile bu hazırlık dolayısıyla makam odasının arkasındaki küçük odada sohbet ediyoruz.
Son günlerde adının bu kadar sıklıkta gündeme getirilmesinin rahatsızlığı içinde anlatmaya başlıyor.
Yaşadıklarını bir kez daha yaşıyor, cümlelerini aynen tekrar ediyor.
Önce, "başına iş açan Muğla Milas'taki yazlığı" nasıl aldığını anlatıyor.
Bugüne kadar, hukukçuların bir araya gelip yaptırdığı ve 20 yıl önce girdiği bir kooperatif evi olmuş. Başka mülkü olmamış.
Emekli olunca da kooperatif evinin küçük geleceğini düşünerek, biraz da emeklilik hayatını yaşamak için eşi ile birlikte Bodrum'da bir yazlık almanın uygun olacağı görüşüne varmışlar.
Milas'ta bir kooperatiften söz etmişler. Bir kamu görevlisi ziraatçı da kendilerine yardımcı olmuş. Keselerine uygun olduğu ve Yargıtay'dan da arkadaşları bulunduğu için bu evi satın almaya karar vermişler.
Harap haldeki evin tamiri için de bir tanıdığı müteahhit Hakkı Süha Şen'i önermiş. Pazarlık edip anlaşmışlar.
Ankara'ya döndükten sonra, evinin yapımı için müteahhit aradığından haberdar olan Yargıtay Genel Sekreter Yardımcısı Ercan Yalçınkaya, bazı müteahhit isimleri önermiş.
Özkaya da "Şimdi müteahhit Şen'le el sıkıştık, başkalarına yönelmem doğru olmaz" deyip önerileri reddetmiş.
Özkaya bundan sonrasını basına da yansıyan, bir süre önce de Anadolu Ajansı'na verdiği demeçte de tekrar ettiği seyrinde anlatıyor.

Neden bilgi verdi?

Özkaya'ya bu aşamada en çok eleştiri aldığı soruyu yönelttik:
"Yargıtay Birinci Daire'nin aldığı karar üzerinde neden Çakıcı ile ilişkisi olduğunu bildiğiniz halde Müteahhit Şen ile konuştunuz?"
Özkaya, Şen'le bu konuyu konuşmasını da şöyle açıkladı:
"Aradan 4-5 gün geçtikten sonra Yargıtay'ın kararlarının yayınlandığı basın bültenine bakarken Çakıcı kararını gördüm. MİT'in de davayla ilgilendiğini bildiğim için karar dikkatimi çekti. Zaten Kozinoğlu'nun istediği şekilde de çıkmamıştı. Hatta ben o davaya başka bir dairenin baktığını sanıyordum. Dava basın bülteninde yayınlandıktan içeriğine baktım. Birkaç gün sonraydı. Müteahhit evle ilgili bir mesele için tekrar aradı. Bu konuyu yeniden açtı ben de kararın bir süre önce çıktığını, hatta tefhim (hükmün hazirunun yüzüne karşı açıklanıp anlatılması) edildiğini söyledim ve konuyu kapattım. Karar Yargıtay'ın internet sitesinde bile yer almış. Ayrıca tefhim edilmiş. Sonucunun ne olacağını herkesin bildiği bir dava."

İsyanda olan kim?

Bu aşamada, bazı Yargıtay üyelerinin 6 Eylül'deki açılış töreninde kendisinin konuşması halinde protesto edip katılmayacaklarına ilişkin haberleri anımsattığımızda şunları söylüyor:
"Yargıtay 250 üyeden ibaret. Herkes de her şeyi gayet iyi biliyor. Bazı kişisel çekişmeleri kimse başka işlere alet etmesin. Yargıtay'ı kimse yıpratmaya kalkmasın. Kim ne diyorsa da açıktan çıkıp söylesin. Ben 6 Eylül'de konuşacağım."
Konuşma metninde bu olaya girip girmeyeceğine ilişkin sorumuza ise Özkaya'nın yanıtı şöyle oluyor:
"Kişisellikten uzak, normal bir konuşmamı yapacağım. Zaten metnin taslağını da daha önce göndermiştim.
Belki bir iki yerinde oynama yaparım. Ama kişisel konuya girmeyeceğim, herkesi ilgilendiren konulara değineceğim..."

Evrensel kurallar çiğneniyor

Herkesin ilgilendiği konuların ne olduğunu sorunca da basının içinde bulunduğu durumla son günlerde eleştiri konusu yapılan Neşter-2 operasyonu sırasında Yargıtay üyelerinden bazılarının telefon dinlemelerine takılmaları konusunu gündeme getiriyor.
Özkaya, kararın altında kendisiyle birlikte 9 Yargıtay üyesinin imzasının bulunduğunu anımsatıp ekliyor:
"Sanki bu kararı benim kendimle ve Yargıtay üyeleriyle ilgili aldırdığım gibi bir hava estiriyorlar. Bu kararın altında benimle birlikte 9 kişinin imzası var. Bu kadar kişiye hakaret, saygısızlık demektir. Bu ayıptır."
Sonra kararın alınmasının nedenini anlatmaya başlıyor:
"Karar Anayasa'nın 38'inci maddesinin, 'Kanuna aykırı olarak elde edilmiş bulgular, delil olarak kabul edilemez' hükmüne göre alındı. Türkiye geçmişte telefon dinleme ve kaset olaylarından çok çekti. Onun için 38'inci maddeye bu hüküm 3.10.2001'de konuldu. Bir kişi için mahkemeden karar alınıyor, ilişkilendirilip 80 kişi birden dinleniyor. Ardından kasetler ortada dolaşıyor. Gerekçe olarak da 'birbirlerini aradılar, irtibat kurdular' gösteriliyor. Eğer ki siz birinden şüphelendiyseniz, o zaman mahkemeye gidersiniz, o kişinin hakkında da dinleme kararı aldırırsınız. Biz bu kararı sade vatandaş için de aldık. Evrensel bir kuraldır, haberleşme özgürlüğüne kimse müdahale edemez, bu konut dokunulmazlığın dahi önünde gelir. Ayrıca telefon kayıtlarının delil oluşturmayacağı, AİHM'nin de kararları arasında yer almış, evrensel bir kuraldır."
Telefon kayıtlarının daha yakın geçmişte birçok kişi için tehdit unsuru olduğunu söyleyip devam ediyor:
"İsteyenin telefon kayıtları ile istediği gibi oynadığı bir çağda yaşıyoruz. Geçmişte telefon kayıtlarının ne kadar berbat bir hal aldığı hala hafızalardadır. Eğer ki acil bir durum varsa savcı 24 saatliğine o telefon kaydının dinlenmesine izin verebilir. Ancak 24 saat sonra onunla ilgili mahkeme kararı alınması gerekir. Daha sonra dinleme yapılamaz. Türkiye geçmişte de bugün de bir telefon dinleme rezaleti yaşıyor. Eğer dinlenme kararı olmayan bir kişi telefon dinleme kayıtlarına girmişse, siz o kişinin adını da açıklayamazsınız, rumuzlu verirsiniz. Ama şimdi yine eskiye dönüldü telefon dinleme kayıtları herkesin elinde dolaşıyor. Bu nasıl oluyor? Türkiye'de telefon dinleme rezaletini durdurmak lazım. Bu karar da bunun için alındı."

"Oğlumun evi"

Özkaya ile son olarak oğlunun İstanbul'daki evinin de Çakıcı'nın adamları tarafından onarıldığına ilişkin iddia üzerine konuşuyoruz. Gülümsüyor ve şöyle diyor:
"Ev dediğiniz de bir mutfak ve bir odadan oluşan küçük bir kiralık daire. Oğlum evi mobilyalı tuttu. Badanası çok kirlenmişti. İstanbul bildiğimiz bir yer değil. Evin badanasını yapacak birini bulmak için uğraşırken, Şen'in şoförü de yanımızdaydı. Kendisinin İstanbul'da tanıdığı bir badanacı olduğunu söyledi. Oğlum da annesi ile birlikte gidip badana boya satın aldı. Zaten bir kutunun boyayabileceği büyüklükteki bir daire. Badanacı geldi ve evi boyayıp gitti. Onun için de 200 milyon lira kadar para ödedik. Şimdi Çakıcı benim oğlumun evini de yaptırdı oldu. Kiralık ev, oğlanın evi oldu. Bu kadar iftira da olmaz artık. Oğlan da zaten evi boşalttı çıkıp Ankara'ya geldi."
Başkanın yanında otururken, aralarında AKP milletvekilleri ve bakanlar da olmak üzere, devletin etkin birimlerinde görev yapan birçok kişi arıyor.
Hepsinin söylediği sözler de benzer oluyor; "Dürüstlüğünüze inanıyoruz, canınızı sıkmayın..."
DİĞER SİYASET HABERLERİ
 Proje üreteceklerine Atatürk'e sarılıyorlar
 'Din kimsenin tekelinde değil'
 Bakan Çiçek: Yargının önünü tıkamayız
 Özkaya'dan, 'istifa etmem' mesajı
 Seçim yatırımını halktan geri istedi
 Büyükelçiler kararnamesinde kuşak çatışması
 42 yıllık 'rütbe' geleneği bitiyor
 'Susurlukçu' Ayhan Çarkın tutuklandı
 Susurluk ders kitaplarında
 Okullarda sigara ve alkol eğitimi
 AKP: Meclis, TCK değişikliği için 15 Eylül'de toplansın
ÖMER LÜTFİ METE
Şans, kader, kısmet
Dış ticaret açığının kaygı verici...
UMUR TALU
Kudretin adaleti
Mesele yine "arızi" olarak...
YAVUZ DONAT
Derin hesaplaşma
Pazartesi saat 11.30... TBMM Dış...
Mağdur mu, zanlı mı?
Mazı Dağı'nda meydana gelen kurşunlama olayı esrarını koruyor. Olayda...
Kaderine ölüm ilanıyla isyan
Nazan Arda 4'ünde yetim kaldı. 43'ünde meme kanseri oldu. İnadını 12...
Savaş tarihi karartıyor
Savaş tarihi karartıyor
Saygın haber dergisi Newsweek üç büyük dinin kitaplarında ve...
Çocuklar eğitimde kadınlar yönetimde
Çocuklar eğitimde kadınlar yönetimde
Düzce, Diyarbakır, Kocaeli, Mardin ve İstanbul başta olmak üzere 15...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.