kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Soli Ozel @ SABAH
 

Siyaset ayarı

Savaş Ay'ın Sudan'a giderek yakında etnik temizlik boyutunu çoktan geçecek çatışmaları anlatması pek çok açıdan yararlı oldu. Din aidiyetinin ırkçılığa engel olmadığı tüm çıplaklığıyla ortaya çıktı. Dindaşların birbirlerini rahatlıkla kıtır kıtır kesip, tecavüzü bir savaş yöntemi olarak kullanabildikleri, ortak Müslüman aidiyetin bunu engelleyemediği görüldü.
Dinsel ya da etnik aidiyet belirli platformlarda devletlerin birlikte hareket edebilmelerini kolaylaştırabilir. Ancak dış siyasetin oluşturulmasında esas olan bu türden ortaklık değildir. Belirleyici unsur devletlerin yöneticilerince tanımlanan çıkarlarıdır.
Böyle olmasaydı, Lübnan iç savaşına Suriye müdahalesi anlaşılmazdı. Sağcı kamptaki Hıristiyanlar'ın çökeceği anlaşıldığında Müslüman Suriye'nin ordusu, sol koalisyonun vurucu gücü Filistinliler'i katlederek bu gelişmeyi durdurmazdı. Arap Birliği bu müdahaleye destek vermezdi. Suriye'nin Arap milliyetçisi Baas rejimi İran-Irak savaşında İran ile müttefik olmazdı.
Ehud Olmert'in ziyareti bağlamında etrafında hayli gürültü koparılan Türkiye-İsrail ilişkilerini değerlendirirken de bu nedenle esası oluşturan yapısal unsurlara bakmak gerekir.

İlişkilerin statüsü

1993'te Oslo'da Filistinliler ile İsrail arasında varılan mutabakat, İsrail'in dünya sistemindeki tecrit edilmişliğini kırmıştı. Türkiye artık İsrail siyasetini Arap ülkelerine göre tanımlamak zorunda değildi. Ankara, 1996'da Yunanistan ile savaşın eşiğine gelmiş, Suriye ile Abdullah Öcalan'ın Şam'daki mevcudiyeti nedeniyle kavgalı, PKK ile savaşında müttefiklerinden anlayış ve destek almadığına inanan bir durumdaydı.
Bu kuşatmışlık duygusunun aşılması için ve siyasetteki ağırlığı hayli artmış Silahlı Kuvvetler'in gereksinimleri doğrultusunda İsrail ile ilişkilerin statüsü yükseldi. O dönemde Refah Partisi'nden kaynaklanan iç siyaset mülahazaları nedeniyle de ilişkilerin yakınlaşması abartılı bir şekilde kamuoyuna sunuldu. Bu dış politika hamlesi içeride kendi cadı kazanın kaynatılmasında kullanıldı. Kurulduğu günden beri Türkiye'yle açıkça iyi ilişki içinde olmak isteyen İsrail bu ilişkiden siyasi ve askeri hayli getiri elde etti. Türkiye'nin de istediği silahları alabilmek, Washington'dan siyasi destek ve Suriye'ye karşı stratejik kıskaç gibi kazançları oldu. Abdullan Öcalan'ın Suriye'den kovulması bu ilişkinin sağladığı tehdit imkanıyla gerçekleşti. Zaman içinde ilişkilerdeki ticaret, eğitim, ortak yatırım boyutları serpildi. Ancak Filistin meselesi her zaman zayıf noktayı teşkil etti.

Yeni bir tanımlama

1990'ların ortasındaki ortam artık yok. Türkye içe kapalı tecrit edilmiş askeri vesayet altında bir ülke değil. Yunanistan ve Suriye ile ilişkileri iyi bir rotada seydediyor. Ankara demokratikleşmede, AB sürecinde hayli mesafe katederek ABD ile arasına Irak Savaşı'nda mesafe koyabilmiş bir başkent. Ortadoğu'nun geleceğinde Türkeyi bir şekilde yapıcı hatta belki öncü bir rol oynayabilecek.
Böylesi bir bağlamda İsrail ile ilişkiler görelileşiyor. Türkiye artık kendinden daha emin. Başbakan'ın demeçlerini bu bağlamda değerlendirmek gerek. Şaron'un tüm dünyaca kınanan politikaları, Türkiye kamuoyunun Filistinliler konusundaki hassasiyetleri, Türkiye'nin Arap ve İslam aleminde oynamak istediği rol gibi unsunlar da Türkiye'nin İsrail siyasetinde bir ayarı zorluyor.
Aslı Aydıntaşbaş'ın Ehud Olmert'le yaptığı mülakat İsrail perspektifinden yeni bağlamın nasıl değerlendirildiği konsunda önemli veriler içeriyor. Görünen iki ülkenin yolda yeni bir tanımlamayla devam edecekleridir. Ancak Filistin meselesinde süre gelen çözümsüzlük halen ilişkilerin meşruiyeti açısından zayıf noktasıdır.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Kaza, suç ve insan   / 25-07-2004
 Aralık'a doğru   / 22-07-2004
 Dış politika nabzı   / 18-07-2004
 Siyaset ayarı   / 15-07-2004
 İlişkiler zayıflamış değil   / 13-07-2004
 Emperyal düşler   / 11-07-2004
 Seçime doğru   / 08-07-2004
 Öfke ve patlama   / 04-07-2004
 Arayış   / 01-07-2004
 Yeni yol kavşağı   / 27-06-2004
ALİ KIRCA
Lila adlı bir kadın ya da Fahrenheit 9/11
Bu bir sinema...
SOLİ ÖZEL
Terör, Irak ve ABD seçimleri
Türkiye kamuoyu önceki gün...
Sağ bek aranıyor: 2-1
Sağ bek aranıyor: 2-1
Teknik direktör Hagi, hazırlık maçlarında defansın sağında İbrahim,...
Bekle bizi Kiev:3-0
Bekle bizi Kiev:3-0
Trabzonspor, Şampiyonlar Ligi yolundaki ilk engeli Skonto'yu Yattara,...
İlişkiler de hızlandırılmış
İlişkiler de hızlandırılmış
TCDD'nin, kazadan sonra 'bilirkişi' olarak çağırdığı ve "Kaza nedeni...
Önce dövdüler sonra bizden kız istediler
Irak'ta katledilmesinin ardından, daha önce rehin alınan bir Türk...
' O ses, Habib Aktaş'a ait değil
Murat Yüce'nin katlini gösteren video kaydındaki Türkçe konuşmalar...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.