kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Soli Ozel @ SABAH
 

Arayış

Genellikle dönüşüm anları, daha önceki bazı birikimlerin kritik olaylar sonucunda yüzeye çıkması anlamına geliyor. Bu açıdan bakıldığında salı günü biten NATO zirvesinin kararlarını da, Başkan Bush'un yaptığı gayet dengeli ve kayda değer mesajlar içeren konuşmayı da belli bir süreç içine oturtmak mümkün.
NATO ittifakı son haftalarda çok yazılıp çizildiği gibi Soğuk Savaş'ta Sovyetler Birliği'ne karşı kurulmuş bir ortak savunma kuruluşuydu. Varlık nedenini oluşturan Sovyetler Birliği ortadan kalkınca, NATO da işlevsiz ve kimliksiz kaldı. Bosna'ya yapılan ilk müdahale, ardından gelen Kosova Savaşı; örgütü kuruluşundaki hareket alanının dışına taşıdı. Geçen on yılda eski düşmanların pek çoğu örgüte üye oldu. Bu bağlamda Avrupa sınırları genişlerken, NATO da kendisine ilk sorumluluk alanı dışında işlevler edinmeye başladı.
11 Eylül saldırısı Batı dünyasında, aslında tüm devletler sisteminde giderek şekillenmekte olan yeni tehdit algılamasının stratejik arayışların merkezine yerleşmesine yol açtı. Dünya düzeninin temel direğini Atlantik İttifakı oluşturduğundan, yeni dönemin ilkelerini ve çerçevesini belirlemek de bu ittifaka kalıyordu. Ancak Radikal gazetesinde Gündüz Aktan'ın da vurguladığı gibi, benzersiz bir askeri güce sahip ABD, bu işi müttefikleriyle değil kendi başına yapmaya kalkıştı.
Küstahlığın sonu hüsran
Yeni muhafazakârlar ABD'yi ne dünya sisteminin, ne de Amerikan demokrasisinin uzun vadede taşıyamayacağı bir yola, üstelik de büyük bir küstahlıkla, Irak Savaşı'nı başlatarak soktu. Sonuç hüsran oldu. Clinton döneminde pek çok örneği görülse de devletleri ve dünya kamuoyunu pek rahatsız etmeyen Amerikan tektaraflılığı Bush döneminde, üslubun da katkısıyla bir güç mücadelesinin odağına geldi.
AB içinde Fransa ve Almanya, ellerindeki imkanları ABD'yi dengelemek üzere kullandı, bu tektaraflılığa karşı dengeleyici araçlar geliştirme arayışına girdi. Mücadele Irak savaşı etrafında şekillendi. ABD'nin Irak'ta savaş sonrası süreç bağlamındaki akıl almaz hataları ve Kasım'daki seçim baskısı Bush'a karşı çıkan bu iki ülkeye önemli kozlar verdi. Gene Aktan'ın vurguladığı gibi "Fransa ve bir ölçüde de Almanya... İstanbul zirvesinde, Amerika'nın özel herhangi bir çıkar sağlayamadan Irak'tan ayrılmasını temin için NATO'nun Irak'a yardımını kısıtladı". Bush'un konuşması da ülkesinin gücünün sınırlarını idrak ettiği yönünde mesajlar içeriyordu.
NATO'ya meşruiyet engeli
İstanbul zirvesi bir bakıma da NATO'nun Atlantik İttifakı'nın başat örgütü olarak bir ortak güvenlik örgütüne dönüşmesine yönelik kararların alındığı zirveydi. Örgüt dünyadaki tehditlerle mücadele edebilme yetisine sahip yegane kurum olarak bu sorumluluğu üstlendiğini ilan etti. Bu yeni hedefleri için gerekecek kurumsal yeniden yapılanma, finansal yenilenme ve askeri yeteneklerini geliştirme konularında da kararlar aldı.
NATO'nun bu yapmak istediğinde önündeki en önemli meselesi meşruiyet olacaktır. Yani düzen getirme misyonunun Batı'nın imtiyazlı konumunu korumanın ötesine geçtiğinin gösterilmesi gerekecek. Financial Times gazetesine tam da bu konuda derinlikli bir yazı yazan Kemal Derviş, aranan meşruiyetin BM tarafından sağlanabileceğini savunuyor. Derviş'e göre de zirve "NATO'nun liderlerini küresel boyutta düşünmeye ve Avrupa ile ABD'yi dünyayı zengin ve güçlü olanların yeni hakimiyeti temelinde değil, meşruiyet, adil olma ve hukukun üstünlüğü temelinde yönlendirecek bir vizyon geliştirmeye sevk etmelidir."
Hem Batı'nın hem de düzene intibak etmeleri beklenenlerin dilinden anlayan Türkiye'ye düşen görev de bu vizyonun geliştirilmesine katkıda bulunmak olmalıdır.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Kaza, suç ve insan   / 25-07-2004
 Aralık'a doğru   / 22-07-2004
 Dış politika nabzı   / 18-07-2004
 Siyaset ayarı   / 15-07-2004
 İlişkiler zayıflamış değil   / 13-07-2004
 Emperyal düşler   / 11-07-2004
 Seçime doğru   / 08-07-2004
 Öfke ve patlama   / 04-07-2004
 Arayış   / 01-07-2004
 Yeni yol kavşağı   / 27-06-2004
ALİ KIRCA
Lila adlı bir kadın ya da Fahrenheit 9/11
Bu bir sinema...
SOLİ ÖZEL
Terör, Irak ve ABD seçimleri
Türkiye kamuoyu önceki gün...
Sağ bek aranıyor: 2-1
Sağ bek aranıyor: 2-1
Teknik direktör Hagi, hazırlık maçlarında defansın sağında İbrahim,...
Bekle bizi Kiev:3-0
Bekle bizi Kiev:3-0
Trabzonspor, Şampiyonlar Ligi yolundaki ilk engeli Skonto'yu Yattara,...
İlişkiler de hızlandırılmış
İlişkiler de hızlandırılmış
TCDD'nin, kazadan sonra 'bilirkişi' olarak çağırdığı ve "Kaza nedeni...
Önce dövdüler sonra bizden kız istediler
Irak'ta katledilmesinin ardından, daha önce rehin alınan bir Türk...
' O ses, Habib Aktaş'a ait değil
Murat Yüce'nin katlini gösteren video kaydındaki Türkçe konuşmalar...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.