Masal gibi bir ev..
Bodrum çok keyifli. Tatilden midir, havasından mıdır yoksa ben buraları çok mu özlemişim bilinmez ama keyifli işte. Bir de Bodrum'a bakmasını bileceksiniz
Bodrum Torba'da bir ev. Yeşillikler içinde. Hani şu masal evlerden. Kapısında mor çiçekler asılı. Sizi ilk karşılayan kangal kurt kırması güzel mi güzel bir köpek. İsmi Köfte. Bodrum Torba'da bir evin kapısını çaldım iki-üç gün önce. Masal evin masal sahipleri karşıladı beni. Yüzlerinden hiçbir zaman gülücükleri eksik olmayan, pozitif enerji saçan sahipleri... Akşamüstü terasta oturduk beraberce, neler konuşuldu neler, ne Bab-ı Ali dedikoduları yapıldı sormayın. Güneşi batırdık dümdüz denizin üzerine, sanki ilk kez görüyormuşçasına seyrettik. Gözlerimiz doldu adeta. Bodrum bu, başka bir şeye benzemez, aşkın başka bir adı. Bodrum Torba'daki masal evin sahibi yakından bildiğiniz bir isim, usta çizer Bedri Koraman. Yıllardır geldiği, adeta hayatının bir parçası olarak kabul ettiği Bodrum'da ne mi yapıyor? Sakın aklınıza tatil gelmesin yanılırsınız. Koraman hummalı bir çalışma içerisinde. Eşi Nil Hanım, oturduğumuz terasın üst katındaki odayı ustanın çalışma odası haline getirmiş. Bedri Koraman gülüyor anlatırken "Yerin dibinde bir yerde çalışıyordum, hanım bize burayı uygun gördü." Bir masa, üstünde bir bilgisayar, bir tarayıcı, bir de gazete ile renk ve çizim uyumunu sağlayan başka bir alet. Tam karşısında asistanı Mesut Yavuz'un masası. Ortada kağıtlar, karikatürler, esprili yazışmalar, kocaman memeli güzel kadın çizgileri..." Aman Bedri Bey, sakın bana bilgisayarda çizdiğinizi söylemeyin" diye takılıyor ve anında pişman oluyorum. Çiziyormuş sevgili okurlar. 77 yaşından sonra Bedri Koraman photoshop öğrenmiş. Ve pazar günü elinize aldığınız o tam sayfa karikatürlerin hepsi yeni teknolojiyle bilgisayarda çiziliyormuş meğer... Mükemmellik buradan gelmiyor mu? Elde çizse ne olur? Koskoca Bedri Koraman, verir bir uçağa gönderir, üç-dört haftalık stok yapar. Hiç öyle değil işte. Kağıt üzerinde 10 dakikada çizdiği figürler için bilgisayar başında en az 1 saat uğraşıyor. Uğraşıyor yeni bir şeyler ekleyebilmek, eğer varsa photoshop'un bilmediği yönlerini de keşfedebilmek için Nil Hanım "Gece yarısı, sabaha karşı ne zaman uyanıp kalksam Bedri çalışma odasında" diyor. Niye? Aklına bir detay takılmış, boyama belki iyi olmamış. Çalışmak için bahane çok... Bodrum Torba'da masal gibi bir akşamüstü geçirdim. Mor çiçekli kapıdan çıkarken, yine Köfte uğurladı beni, şöyle bir kontrol etti başını eğerek hangi arabaya biniyorum diye. Meğer kontrol adetiymiş. Bedri Koraman ile denize giderlermiş her sabah. Usta yüzmeye başladığında Köfte sahilde beklermiş. Olur da bir süre sahibini göremezse ya da hoşuna gitmeyen bir şeyler hissederse suya atlarmış havlayarak. Yapışırmış Koraman'a "Gel" dermiş "Gel, sana bir şey olmasın ben ne yaparım sonra?"
***
Bodrum çok keyifli. Tatilden midir, havasından mıdır yoksa ben buraları çok mu özlemişim bilinmez ama keyifli işte. Bir de Bodrum'a bakmasını bileceksiniz. Öyle "Çok bozuldu vallahi, aman İstanbul'daki Laila, Reina gibi oldu" sözlerine takılmayın. Ne görmek isterseniz o var Bodrum'da. Önemli olan bakmasını bilmek. Masal gibi bir akşamüstünden sonra masal gibi bir gece Fuga'da. (Aslında Fuga'yı size yarın anlatacağım, niye Saint-Tropez'de bir otelde değil de Bodrum'da Fuga'da olmalısınız diye ama bugün yerim dar.) Bir tepenin üzerinden bakıyorum Bodrum'a. Işıl ışıl ortalık, bütün renkler denizin üzerine yansımış. Arkadan bir yerden belli belirsiz Yalın çalıyor. Buraların favorisi. Ne yalan söyleyeyim ben bu şarkıyı yeni keşfettim. Ya o sözler? Ah o sözler? "Dün sabah erken uyandım, gittim sana güller aldım, Mutlu ol diye mutlu ol diye Bu sabah gittiğini anladım, ağladım sana şarkı yazdım Sonsuz ol diye sonsuz ol diye..."
|