kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Euro 2004
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Muharrem Sarikaya @ SABAH
 

Eski DEP'liler ve Dülger'e gönderme

Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un aylık basın bilgilendirme toplantısında dile getirdiği, ancak açıklık kazandırmadığı iki konu vardı.
Bunların başında "mahkumiyetlerini henüz tamamlamamış" eski DEP milletvekillerinin tahliyeleri sonrasındaki eylem ve söylemleri yer aldı.
Org. Başbuğ, eski DEP milletvekillerinin, DEHAP Genel Başkanı ile birlikte Diyarbakır'da gerçekleştirdikleri mitingde "bölücü terör örgütünün eylemlerini altı ay daha durdurması" önerisine dikkat çekti ve şöyle devam etti:
"Bir anlamda bürokrasideki tereddütlerden yararlanmışlardır. Bu konulara ilişkin hukuki mevzuatın idare tarafından uygulanmasında bazı eksikliklerin olduğu düşünülmektedir..."
Org. Başbuğ, sorular üzerine "bürokratik tereddüt" sözünü hangi anlamda söylediği konusunda bir açıklama getirmekten önce kaçındı.
"Olayları yorumlarsanız değerlendirirsiniz" demekle yetindi.
Soru birkaç kez tekrarlanınca da şu yanıtı verdi:
"Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 31'inci maddesi incelenirse, bu tereddütten ne kast ettiğimizi anlarsınız..."
Gazeteye dönünce ilk işimiz, Türk Ceza Kanunu'nun 31'inci maddesine bakmak oldu.
TCK 31'inci madde, "Ceza mahkumiyetlerinin neticeleri ve tarzı icraları" başlığını taşıyor.
Osmanlıca dili yıllardır değişmemiş olan madde ise aynen şöyle:
"Beş seneden fazla ağır hapse mahkumiyet müebbeden ve üç seneden beş seneye kadar ağır hapse mahkumiyet hükmolunan cezaya müsavi bir müddetle, hidematı ammeden memnuiyeti müstelzimdir."
Özetle, bir kişi beş yıldan fazla bir süreyle ceza almışsa, bu kişi ömür boyu medeni ehliyetlerini kullanmaktan kısıtlı olması gerekiyor.
Eğer ki, üç yıl ile beş yıl arasında bir ceza almışsa, cezaevinden çıktıktan sonra aldığı ceza süresi kadar medeni haklarını kullanması yasaklanıyor.
Hatta, mahkemelerin de bu kişilerin işlemlerini yürütebilmeleri için bir "vasi" tayin etme zorunluluğu da bulunuyor.
Dolayısıyla, bugüne kadar eski DEP milletvekilleri hakkında böyle bir işleme gidilmiş değil.
Bırakın medeni haklarından mahrum bırakılmayı, yerlerine işlem yapabilecek bir vasileri dahi bulunmuyor.

Yeni kanun da yasaklıyor

Her ne kadar yeniden yargılanma süreci başlamış olsa bile eski DEP milletvekillerinin şu anki durumunu şu şekilde tanımlamak olası: "Mahkemesi henüz tamamlanmamış tutuklu iken tahliye edilmiş kişiler..."
TBMM'de Adalet Komisyonu'nda görüşülmesi süren TCK'nın madde ile ilgili yeni şekline bakıldığında da aslında durum değişmiyor.
Görüşülmesi devam eden TCK tasarısına göre de ceza alan kişilerin hükümlülük veya tutukluluk hali devam ederken esnaflık dahi yapmasına olanak tanınmıyor.
Ancak bu kişiler, mahkumiyetleri bittiği anda tekrar medeni haklarına kavuşabiliyor.
Eğer ki bu süre içinde hakkı kötüye kullanması söz konusu olursa, o durumda yeni yasa, medeni hakların mahkumiyetini aldığı cezanın yarısından bir katına kadar artırılmasını öngörüyor.
Yeniden yargılanmalarının sonucu belli değilken eski DEP milletvekillerinin siyasi bir parti ile birlikte miting düzenlemesinin söz
konusu dahi olmaması gerekiyor.
Org. Başbuğ'un söylediği büyükelçiler ve devlet yöneticileri tarafından kabul gören eski DEP milletvekilleri hakkındaki "bürokratik tereddüt" de bu aşamada ortaya çıkıyor.

Dülger'e yanıt

Org. Başbuğ'un basın bilgilendirme toplantısına katılan meslektaşlarımızın "kimi kast ediyor?" sorusuna neden olan bir bölüm daha vardı.
Org. Başbuğ, Milli Savunma Bütçesi ile ilgili olarak son dönemde yapılan bazı yorumlara dikkat çekti.
TSK'nın harcamalarının her aşamada denetim altında olduğunu belirterek şu sitemde bulundu:
"Durum böyle iken 'Türk Silahlı Kuvvetleri üzerinde yasama, yürütme ve yargı bağlamında hiçbir organın denetimi ve yetkisi yoktur' benzeri sözlerin; mesnetsiz, talihsiz bir ifade olduğunu düşünmekteyiz..."
Soruşturunca öğrendik ki, yukarıdaki sözler TBMM Dışişleri Komisyonu'nun AKP'li Başkanı Mehmet Dülger'e ait.
Dülger bu sözleri de bir süre önce Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı'nın (TESEV) bir toplantısındaki konuşmasında dile getirmiş.
Bu da Genelkurmay'da kayıtlara girmiş.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 AB'nin orantılı kuvvet kullanımı   / 20-07-2004
 Türel'in Antalya rüyası...   / 18-07-2004
 Turizmin siyaseti   / 16-07-2004
 Transferin getirdiği mesaj   / 14-07-2004
 TCK'nın getirdikleri   / 13-07-2004
 Devletin akordu bozuk   / 11-07-2004
 Eski DEP'liler ve Dülger'e gönderme   / 09-07-2004
 Tarama mı, müzakere mi?   / 07-07-2004
 Her genel af, öğrencilerle geliyor   / 06-07-2004
 CHP'de her şey eskisi gibi olacak   / 04-07-2004
REFİK DURBAŞ
Yüreğin sesi: Joan Baez
Tam 15 yıl önce, "Yürekten...
SAİT GÜRSOY
Doğru tercihin püf noktaları
İstediğiniz yükseköğretim...
EMRE AKÖZ
Kadınları işe karıştırmazdı
Seksen yıldan beri...
ERGUN BABAHAN
Gerçek pazarlık...
Avrupa'da Türkiye ile ilgili olumlu...
UMUR TALU
Bilgi çağında vicdani bilginin kaybı
Yüzyıllarca,...
Askere el sallamak gözlerine bakmak yasak!
Kuzey Kore'ye adım atar atmaz uyarılıyoruz: Askerleri elle göstermek,...
Rapor olumlu çıkarsa Paris "bizden yana"
Chirac-Erdoğan zirvesinin perde arkası: Elysee, Schröder'in "şartlı...
En zengin Türk
En zengin Türk
Akılcı bir pazarlama stratejisiyle ürün, bilet satışı, forma reklamı,...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.