kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Euro 2004
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Savas Ay @ SABAH
Tel:
0212 354 40 22
Fax:
0212 274 83 81
 

NATO sendromunun kurbanı oldum

Yazarımız Savaş Ay, "barış anlaşması" süreci nedeniyle kırmızı alarma geçen Sudan'da başkanlık sarayını görüntüleyince gözaltına alındı. Savaş Ay 5 saat süren bir sorgu sonrası serbest bırakıldı....

Yıllar önce Kızıldeniz'de balık tutmaya gelip bin türlü sorunun içine düşen, bir kısmı reise isyan edip kaçarken teknesi, 15 yaşındaki oğlu ve bir de küçük maymunuyla Port Sudan'da önce esir sonra rehin kalan Lahanacı Recep Kaptan geldi aklıma. Onlarla röportajlar yapmaya ilkin Mısır'a, oradan Sudan'a gittikleri ortaya çıkınca da Port Sudan liman kentine gitmiştim. Ama dedim ya bin macera sonunda tayfalar kaçmış, reis ve oğlu kalmıştı geriye bir tek.
Üzerinde koca harflerle "lahanacı" yazan tekneyi görünce sevinmiş güvertede nöbet bekleyen silahlı askeri görünce irkilmiştim. Meğer tekneyi bağlamışlar başına nöbetçi koymuşlar, reisi de tutsak etmişler.
Neymiş; memleketten para gelsin, kaçak balıkçılığın cezasını ödesin, kendilerine güya koltuk çıkan Mısırlı ortaklarına olan borçlar eda edilsin. Uzatmayayım, dönüp rahmetli Adnan Kahveci'nin de yardımlarını alarak 1 ay sonra kurtarılmasını sağlamıştım Recep Reis'in. Bu yüzden yazı işleri "Haydi yallah Sudan'a gidiyorsun" dediğinde çocuk gibi sevindim. Oh ne güzel. Hem nostalji yapacağım, hem o kimselerin girmeye yanaşmadığı mıntıkalarda tozumu pasımı silkeleyeceğim.

POLİS KESTİ ÖNÜMÜZÜ!

Vize işlemlerinin 1 ay kadar sürdüğünü geçiyorum. Yeşilköy'den yola koyulup Kahire durağında 5 saatlik haybeden bekleyişi, sabah karanlığı uykusuz gözlerle Hartum'a inişimi söylüyorum yalnızca.
Gümrüktü, bagajdı, pasaporttu derken işlemleri de yiyip bitirip besmeleyle ayak bastım havaalanından dışarıya.
Taksi tutmak müşkül iş. Bir kolundan biri, diğerinden ikisi çekiyor şoförlerin, aynı anda da pazarlık yürüyor. Lakin Sudan ahalisi inanılmaz şirin, sevimli, sıcak ve dost canlısı. Sonunda birine evet diyor, atıyorum kendimi taksiden içeri.
Yorgunsun be adam. Otelin adını da söylemişsin. Yol boyunca acuk kestirsene. Bak zaten hoşafsın az biraz dinlensene... Ama ne gezer? Ben kendime ne zaman laf dinletebildim ki? Neymiş yol üstünden başlayacakmışım çekime.
Eh peki yolu, yol üstü binaları, adamları, kadınları, arabaları otobosları dükkanları çeke çeke gidiyoruz. Tam bir ana kavşağa geliyoruz ki, o ne? Önümüzü polisler kesiyor. "Durun, amanın etmen eylemen!" filan diyemeden karga ve tulumba hallerde derdest edip önce dışarı, sonra tekrar taksiye çıkarıp tıkıyorlar beni. Fotoğraf çekmek zinhar yasakmış meğer.. Elimde koca belge var. Sudan'ın Ankara Büyükelçiliği yazmış belgeyi. Ne iş yaptığımı, adımı sanımı, oraya gelince zaten fotoğraflar çekeceğimi yazıyor kağıt. Ama "Hayır!" diyorlar başka demiyorlar.

FİLM GİBİ BİR KARAKOL

Krokodil Dandi filmlerinden alıştığımız görüntülerin cirit attığı bir karakola geliyoruz. Tam 5 saat derdimi anlatabilmek, bir eş dost akrabaya ulaşabilmek için ter döküyorum. Sonra gazeteden Emre arıyor. Dış Haber Müdürümüz olaraktan elçiliği, dış işlerini, bütün bura Bakanlıklarını haberdar etmiş. Daha doğrusu ayağa kaldırmış.
Sevgili okurlar; karakol ve göz altı meselesini tatlı tatlı anlatmayı, diğer detayları dönüşe bırakıp o arayı atlıyorum. Dün akşam üstü itibariyle yeniden özgürüm. Elime ilaveten bir başka izin belgesi, yanıma da kapı gibi bir Sudanlı mihmandar verdiler. Defalarca özür de dilediler. Barış Andlaşması süreci diye her an porovokasyon olabilir endişeleri varmış. Kırmızı alarm vaziyetlerindeymişler. Bizdeki NATO sendromunun ikiz kardeş duygularındalar yani. Ben de bilmeden tam da başkanlık sarayı önünde çekim yapınca, James Bond avlar gibi atılmışlar üstüme. Neyse burada keseyim, tekrar çekimime döneyim. Annem ararsa iyi olduğumu söyleyin. Eyvallah...

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Profesörün üniversiteli oğlu sanatçıyı öldürdü!..   / 15-07-2004
 Kızıldeniz'de tükenen umutlar   / 14-07-2004
 Kızıldeniz'de bir garip Laz   / 13-07-2004
 Dertleri zevk edindim!..   / 12-07-2004
 Vatandaş nelere fena takmış?..   / 11-07-2004
 Bu işe siz el koyun Sayın Valim!..   / 10-07-2004
 Çocuğunuz ne iş tutsun istersiniz?..   / 09-07-2004
 Merkez Haber Ajansı üzerine...   / 08-07-2004
 NATO sendromunun kurbanı oldum   / 07-07-2004
 Adanalılar, orkestranıza sahip çıkın!..   / 07-07-2004
Zafer Digiturk & TRT'nin
Zafer Digiturk & TRT'nin
Her hafta Digiturk 3, TRT 1 maç naklen yayınlayacak. İlk yıl için 136...
Sınav zamanı
Sınav zamanı
Erkekler 800'de Selahattin Çobanoğlu ve bayanlar 800'de Binnaz Uslu...
Ağar çiftçiye sahip çıktı
Ağar çiftçiye sahip çıktı
Çıktığı Trakya gezisinin Edirne durağında çiftçilerin şikâyetlerini...
Bakan Çelik: Bayram için aracı olmadım
Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, "İkinci Susurluk Olayı" olarak...
Vekiller, '2. Afganistan sünnet seferine' çıkıyor
AK Partili 4 milletvekili sağlık taraması yapmak ve 2000...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.