kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Euro 2004
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Ali Kirca @ SABAH
 

Avrupalılar'ın bayramı

Hiç kuşkusuz bundan yirmi yıl, hatta on yıl önce kimse inanmazdı pazar akşamı yaşananların olabileceğine... Avrupa'nın "en doğu"sundan küçük bir ülke çıkacak; devlerin ve şöhretlerin kupasında herkesi ipe dizerek Avrupa'nın en büyük kupasına ulaşacaktı.
(Avrupa'nın en doğusu evet; Türkiye gelene kadar böyle!)
Yunanistan "Euro-2004"ü kazandı. Hem de hiç tartışılmayacak sonuçlarla...
Kadrosunda futbolseverlerin hemen aklına gelebilecek "tek bir" şöhretli oyuncusu yokken!..
Artık tüm futbol "otorite"lerinin de kabul ettiği gibi bu şampiyonluğun "tek bir" açıklaması vardı:
Futbol bir takım oyunuydu...
Pahalı yıldızların "ışık saçma" yarışına girdiği "sirk gösterileri"nin başarı getirmediğini "ülke" bazında Real Madrid kanıtlamıştı.
"Ülkeler" bazında da Yunanistan noktayı koydu:
Takım olabilen, takım ruhunu yakalayan kazanırdı.
Bir de kazanmak isteyen...
Yunanistan bu kupayı kazanmak isteyen taraftı. Hatta bütün takımlar arasında en çok kazanmak isteyen taraftı. Futbolcularından önce, tribünleri ve sokakları dolduran taraftarları yüksek sesle dile getirdiler kazanma istek ve iradelerini.
İstemek ve "kafaya koymak" değil miydi bu dünyada her şeyin başı...
Yıllar önce, Avrupa'nın kapısını ısrarla ve inatla çalan bir "Türk takımı" da aynı şeyi yapmamış mıydı?
Kazanmayı herkesten çok istememiş miydi?
"Zafer"i çok önceden kafasına koymamış mıydı?
Ve bu satırların yazarı önceden "beyinde ve yürekte" kazanılan o "unutulmaz" zafer için şu halk beyitini hatırlatmamış mıydı?
"Ben atıma bindiğimde
Ben pazara girdiğimde
Alıyorum dediğimde

Bütün pazar alınmıştır!.."

***


Pazar akşamı Lizbon'da "Estadio da Luz"un tribünlerini dolduran 62 bin 500 kişinin ancak dörtte biri Yunan taraftarlardı.
Ama tribünlere hakim olan onlardı. Kazanan da onlar oldu. Evet; bundan yirmi yıl, hatta on yıl önce kimse inanamazdı pazar akşamı yaşananların olabileceğine...
İnanılması güç olan Yunanistan'ın şampiyonluğu değildi yalnızca.
Asıl inanılması güç olan, maçtan sonra Lizbon sokaklarında tanık olunanlardı.
Maçtan hemen sonra on binlerce kişi sokaklara döküldü ellerinde bayraklarıyla.
Manzara şaşırtıcıydı:
Portekiz ve Yunanistan bayrakları yan yana dalgalanıyordu.
Portekizliler ve Yunanlar kol kola; birlikte eğleniyorlar, birlikte şarkı söylüyor, birlikte dans ediyorlardı.
Hatta, maçın sonucunu bilmeyen biri, bu manzaraya bakarak şampiyonluğu Portekiz'in kazandığını bile düşünebilirdi.
Kaybetmenin hüznü, yarışmanın sevincine yenik düşmüştü... Son "an"a kadar yarışmanın.
Bu satırları pazartesi öğleden sonra kaleme alıyorum.
Hala korna çalarak geçiyor yollardan Portekizliler... Ve hala Portekiz bayrakları dalgalanıyor bütün evlerin pencerelerinde...
Çok şeyler anlatıyor bu "renkli" fotoğraflar anlamak isteyenlere:
Futbolda "ölmeye, ölmeye geldik" sloganlarının artık "mutlu futbol bayramları"nın karnaval bandolarının gürültüsünde yok olup gittiğini...
Bir de...
Yan yana dalgalanan Portekiz ve Yunan bayraklarına bakarken; "komşuluk" denen şeyin "coğrafi" bir olgu olmadığını...
Yüzyıllardır birbiriyle "kıyı kıyıya" yaşarken bir türlü "iki komşu" olamayanlara inat; Avrupa'nın en doğusunda ve en batısında yaşayanlar "en sahici" komşu olabiliyorlardı işte...
Hem de yenip yenildikleri bir maçtan sonra. Asıl komşuluk "ortak değer"leri paylaştığınız ve "ortak değerler bayrağı" altında toplandığınızda yaşanıyordu.
Lizbon sokaklarında önceki gece tanık olunan "Avrupalı komşu"ların futbol bayramıydı!..

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Avrupalılar'ın bayramı   / 06-07-2004
 Her pazar ihanet   / 03-07-2004
 Portakallı baklava!   / 01-07-2004
 NATO mermer...   / 29-06-2004
 Başka işgal yok!..   / 26-06-2004
 Ardıç kuşu...   / 24-06-2004
 NATO düşmanını arıyor!   / 22-06-2004
 Ey dedemin oğlu, oğlumun dedesi...   / 19-06-2004
 Hoşça kal kardeşim!..   / 17-06-2004
 Avrupai durumlar!...   / 15-06-2004
ERGUN BABAHAN
Yine Türk Ceza Yasası
Yıllarca her türlü değişime ayak...
ERDAL ŞAFAK
Kıbrıslılar'a pes
Galiba Kıbrıs'ta bir terslik var.
AHMET HAKAN COŞKUN
Yasayı destekliyorum
Hükümet, sinema yasasını Meclis'e...
MEHMET BARLAS
Ahirette iman ve Bodrum'da mekân mı?
Her yaz olduğu gibi...
ALİ KIRCA
Yanlış sorulara yanlış cevaplar
Önce 11 Eylül, ardından...
ÖMER LÜTFİ METE
Sezer'in rektör fetihleri
Rektör atamaları ile...
REFİK DURBAŞ
Modernlik, düşüncede saklıdır
SABAH Posta Kutusu'nda...
SAVAŞ AY
Merkez Haber Ajansı üzerine...
Hepsi geleceğin sıkı...
HINCAL ULUÇ
Türkiye hâlâ birinci torbada..
Gündemdeki konu,...
Yeni bir heyecan: 2-0
Yeni bir heyecan: 2-0
Siyah-beyazlı ekip, teknik direktörü Del Bosque yönetimindeki ilk...
Sergen'i Bile Gönderirim
Sergen'i Bile Gönderirim
"Şartlarımıza uymayanı göndeririz. Bu Sergen bile olsa, değişmez"...
Porno seyretmeyen milletvekili var mı?
Porno seyretmeyen milletvekili var mı?
TCK Tasarısı'nın mühtehcenlik maddesi görüşmeleri ilginç diyaloglara...
Baykal'a çifte dava açılıyor
Baykal'a çifte dava açılıyor
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın başı tazminat davalarıyla...
Olimpiyat nine şimdi Atina yollarına düştü
Olimpiyat nine şimdi Atina yollarına düştü
Mefaret Işık, 1936 Berlin oyunlarından beri tüm olimpiyatları izledi.
NATO'dan sonra nikâh zirvesi
NATO'dan sonra nikâh zirvesi
İstanbul Emniyeti, Başbakan'ın kızı Esra ile Berat Albayrak'ın nikâhı...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.