kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Euro 2004
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
    Kampüs
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Emre Akoz @ SABAH
Fax:
0212 354 36 19
 
Kabloya dolanmak
Otizm ve kredi kartı

Kabloya dolanmak

Türkçe'de insanlar 'ipe dolanır'. Bu geleneksel, hep olagelmiş bir durumu anlatır bize. Örneğin denizde yüzerken ipe dolanabilirsiniz. Ya da "Yürürken ayağım ipe dolandı, tökezledim" dersiniz.
"Çağdaş" insan ise kabloya dolanıyor. Şöyle... Daha önce de yazmıştım: Diz üstü bilgisayarlar nedeniyle ('sayesinde' demiyorum) artık her dakika, her an çalışıyoruz. 'Laptop'lar adeta birer pranga.
Ama keşke ondan ibaret kalsa. Tatile çıkarken yanımıza aldığımız kablolara ve kablolu cihazlara bir bakın...
1) Diz üstü bilgisayarın kendi kablosu... 220 voltu 15 volta çeviren bir adaptör.
2) Ancak bu adaptör yetmiyor. Hem kablosu kısa kalıyor. Hem de aletin pili kâfi gelmiyor.
Dolayısıyla elektriğe bağlanmak gerekiyor. Ne olur, ne olmaz diye ben yanımda 3 metrelik bir bağlantı kablosu taşıyorum. Köylü usulü!
3) Tabii o da yetmiyor. Denize nazır bir masaya bilgisayarı kuruyorum. Arkadaşlar 15-20 metre öteden, uzun bir kabloyla elektriği yanı başıma getiriyorlar.
4) Bunlar doğrudan bilgisayarla ilgili kablolardı. Bir de diğer aletlerle ilgili olanları var: Mesela cep telefonunu doldurmak için kullandığımız şarj cihazı...
5) Bu kadar mı? Hayır. Gelelim dijital fotoğraf makinelerine... İki tane makine var. Bunlarla çekilen fotoğrafları bilgisayara aktarmak için 'USB' kablosu şart. Ne var ki her makinenin kablosu farklı. Minolta'yı bağlamak için bir kablo gerekiyor. Çaresiz yanımızda taşıyoruz.
6) Yine bitmedi. Bir de Nikon marka dijital makine var. Onun 'USB' kablosu da farklı. Dolayısıyla Nikon ile çekilen bir fotoğrafı, gazeteye, internet vasıtasıyla yollamak için de ayrı bir kablo gerekiyor.
7) Bazen internete bağlanmak mümkün olmuyor. Bu durumda yazıyı diskete yüklemek... Sonra da o disketi internet bağlantılı bir bilgisayara götürmek gerekiyor. İster istemez 'disket yükleyici'yi de yanınızda taşımanız şart. Ne olur, ne olmaz.
Sonuç: Bavullarımız kablo dolu. Yeni, temiz bir tişört almak için uzanıyorsun, anında eline bir kablo dolanıyor. Minik, zararsız yılanlar gibi...
Siz istediğiniz kadar modern hayattan uzakta kalmaya çalışın. Bu yılanlar sizi ona bağlıyor. Hem de sımsıkı!

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Kabloya dolanmak   / 02-07-2004
 'Size ölmeyi emrediyorum'   / 01-07-2004
 TATİL İZLENİMLERİ   / 30-06-2004
 Artık dikiş tutmaz   / 29-06-2004
 Değişmemek iyidir!   / 28-06-2004
 Ayıp oluyor beyler!   / 27-06-2004
 Efsanevi şişe raflara döndü   / 26-06-2004
 Karikatürcünün anlayışı   / 25-06-2004
 'Go Home' devri kapanmaz!   / 24-06-2004
 Reytingleri Medyum Memiş ölçsün   / 23-06-2004
MEHMET TEZKAN
AB'nin deprem kriteri yok mu?
5 büyüklüğündeki deprem...
EMRE AKÖZ
'Bari portakalımı yesem'
Bugün cumartesi. Hafta sonu.
Takım elbiseleri Türkiye'den gitti
Saddam ve 11 yandaşının mahkemeye çıkarken giydiği takım elbiselere...
Diktatör Saddam'a Hannibal muamelesi
Saddam Hüseyin Perşembe öğle saatlerinde yapılan duruşmaya elleri...
5-1'den finale
5-1'den finale
1994 Dünya Kupası sonrası dibe vuran Yunan futbolunun talihini...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.