* Sheraton'ın dünyadaki tek franchise'ı sizsiniz. Hiç otelcilik deneyimi olmadan nasıl ikna ettiniz? Sheraton'un yöneticilerine, 'Biz kendimize güveniyoruz' dedim. Otelin bulunduğu konuma güvendik. Bu oteli bizden başka kimse pazarlayamaz dedik.
* İyi de ortada referans göstereceğiniz bir başka oteliniz dahi yokmuş. Nasıl inandılar? Evet hiç bir şey yoktu. Sanırım amatör ruh ve profesyonel yaklaşım. 14 yıl İngiltere'de bulundum. Kendimi kanıtladım. Sıradan Türkiye'den gelen bir yatırımcı olarak karşılarına çıkmadım. İngiltere'de World Travel Market isimli fuara gittim ama görüşmeyi hedeflediğim Sheraton'un Türkiye'nin de içinde bulunduğu bölgenin sorumlu müdürünün yarım saat önce çıktığını söylediler. Telefonunu aldım, otelden aradım. Randevuyu aldım. Ertesi gün projemizle karşısına dikildim. Tarihlerinde yok zaten. Altı ay gibi kısa bir sürede anlaşma imzaladık. Biliyorsunuz, normalde oteli teslim ediyorsunuz.
* Peki başarılı oldunuz mu? Para kazanıyor musunuz? 2001'in şubat'ın da faaliyete geçtik. İlk yıl yüzde 47 dolulukla bitirdik. Geçen yıl yüzde 65, bu yıl ise yüzde 72 doluluk var. Kültür turizmine, SPA'ya yani termale gelenler var. Bu yatırım Çeşme'ye yaptığımız zaman herkes 'deli misiniz böyle bir yatırım buraya yapılır mı' dedi. Kışın bir tane uçak olmuyordu. Ama şimdi bize İsviçre'den de Hollanda'dan da uçaklar gelir oldu.
* Bu oteli yenileri izleyecek mi? Planımız var. Biz dedik ki bu oteli getirebileceğimiz en iyi seviyesine getirip ondan sonra yapalım dedik. Şimdi İstanbul'da yer arıyoruz. Aynı anda Sheraton da kendine yer arıyor.
* Yani hanginiz önce yer bulursa, Sheraton'ı o mu açacak? Onlar da biz de arıyoruz. İstanbul'da yer bulmak zor. Levent'te birkaç yer gösterdiler ama daha önce Taksim'de olan bir otel Levent'e gitmek istemedi. Normalde şehir otellerine franchise vermek istemiyorlar ama siz kendinizi ispat edince, orta bir yol bulunur. İstanbul'da zincire ait otel açmaya talibiz. Belki aynı gruptan bir başka otel de açabiliriz.