kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Bilgi ve Yaşam
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
    Kampüs
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Erdal Safak @ SABAH
 

Birkaç hatırlatma

Silahların eşitliği" ilkesi, çağdaş hukukun en önemli kuralları arasında yer alıyor. Özellikle "Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi" organlarının geliştirdiği adil yargılanma hakkıyla ilgili ilkelerin başında, "Silahların eşitliği" sayılıyor.
Bu, dar anlamda, yargılama sürecinde iddia ve savunmanın eşitliği olarak tanımlanıyor. Ancak geniş yorumuna baktığımızda, önümüzde yeni ufuklar açılıyor. Örneğin İzmir Barosu avukatlarından Güney Dinç, "Silahların eşitliği"ni bakın nasıl açıklıyor:
"Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve ek protokoller çevresinde oluşan hukukun belirgin özelliği, kamu otoritesinin üstünlüğüne dayanan geleneksel hukuk anlayışından uzaklaşarak, bireysel hakların önem kazandığı özgürlükçü bir kamu düzenine yöneliştir. Hukukun 'baskın taraf' egemenliği yerine 'denge' anlayışını öne çıkarması, yeni ve son derece heyecan verici bir gelişmedir.
Sav ve savunma arasında adil bir dengenin gerçekleştirilmesi için, 'Silahların eşitliği' kavramı, her somut olayda, uyuşmazlığın niteliğine göre değişimler göstermektedir. Örneğin yargılama sürecinde bir kamusal organdan da gelse, yargıçların kararını etkilemeyi amaçlayan her türlü görüş ve açıklama konusunda bilgilendirilip bunları yanıtlama olanağının taraflara tanınması, 'Silahların eşitliği' kapsamında değerlendirilen uygulamadır..."
Böyle uzun bir alıntı yapmamızın nedeni var. Demokrasilerde "Silahların eşitliği" ilkesi sadece yargıda değil, kamu düzeninin her alanında geçerli sayılıyor. Oyunun kurallarını bozmaya, değiştirmeye, doğal mecrayı saptırmaya yönelik girişimler, rejimin özüne yönelik tehditler olarak algılanıyor.
YÖK Tasarısı ile ilgili tartışmaları bu açıdan değerlendirdiğimizde, "Silahların eşitliği" ilkesinin paspas yapıldığını görüyoruz. Tartışmanın doğal aktörlerine hem içeriden, hem de dışarıdan doğal olmayan aktörlerin müdahalesiyle süreç tam anlamıyla çığırından çıkarıldı.
Peki halk ne diyor?
Hiç olmazsa bundan sonraki aşamalarda daha soğukkanlı ve sorumlu davranmaya çalışalım ve şu basit gerçekleri unutmayalım:
Rejimin çok sağlam sübapları var.
İktidarın girişimi Meclis'ten geçtikten sonra bile "tasarı" niteliğini taşıyor.
Yasalaşma sürecinin tamamlanması için Cumhurbaşkanı'nın onayı gerekiyor.
Cumhurbaşkanı geri çevirince, Meclis "aynen" kabul ederse Anayasa Mahkemesi yolu açık.
İktidar tüm bunları aşsa bile yasa "Allah emri" değil. Demokrasilerde azınlık bir sonraki seçimde çoğunluk olabilir, oluyor. O zaman iki satırlık bir yasayla iptal edilir.
Bizce bu tartışmalar demokrasimizin bir eksikliğini ortaya çıkardı: Halkın görüşüne başvurmak. Yani referandum.
Bugün yalnızca Anayasa değişiklikleri referanduma götürülebiliyor. Türkiye bu yola bir kez başvurdu: Özal Hükümeti döneminde "siyasi yasakların kaldırılıp kaldırılmaması halka bırakıldı. Az farkla yasaklar kalktı.
"Meclis çoğunluğu", "Millet çoğunluğu" tartışmaları yapacak yerde önemli konularda, egemenliğin ve milli iradenin asıl sahibi, meşruiyetin kaynağı halkın görüşünü sormak daha doğru olmaz mı?
Bakın, Avrupa'da halkların baskısıyla AB Anayasası için peş peşe referandum kararı alınmaya başlandı.
Türkiye de artık kurumsal mutabakatların sağlanmadığı konularda halkın hakemliğine başvurmayı, son sözü onun söylemesini sağlamayı ciddi olarak tartışmalı, affedersiniz düşünmeli...

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Paris'ten gelen imam   / 22-05-2004
 Osmanlı'nın müthiş mirası   / 21-05-2004
 Korkular, hazırlıklar   / 20-05-2004
 Cumhuriyetin çimentosu   / 19-05-2004
 Yapıyorlar, korkuyorlar   / 18-05-2004
 Yıldız geçidi   / 17-05-2004
 Sağlık emekçileri kızmasın   / 16-05-2004
 Siyasilere dersler   / 15-05-2004
 Ecevit'in misyonu   / 14-05-2004
 Birkaç hatırlatma   / 13-05-2004
ERDAL ŞAFAK
Bu da Araplar'ın BOP'u
Dünyanın, özellikle de içinde...
AHMET HAKAN COŞKUN
Kabineden çizgiler
En başta uyarayım: Bu bir "çok...
MEHMET BARLAS
Topluma sadece "Popüler Kültür" asla yetmez!
Popüler...
ÖMER ÇELİK
Değer siyaseti ve Irak...
Irak, bir diktatörü iş...
NEBİL ÖZGENTÜRK
Hayatı senaryo ve roman!
Bülent Abi'nin (Oran) hayatı...
REFİK DURBAŞ
Kurallara uymak uygarlıktır!
Biz Türkler, nedense...
SAVAŞ AY
Daha yazının mürekkebi kurumadı!..
16 yaşında ölen...
HINCAL ULUÇ
Yaz geldi.. Diyet ama hangisi Allahaşkına?..
Osmanlı...
Evladız bekleriz
Evladız bekleriz
"İmza sıkıntısı yok. G.Saraylı olduğumuz için büyüklerimiz bizi...
G.Saray'ya giderim
G.Saray'ya giderim
Daum ile takımda geleceğini görüşeceğini söyleyen yıldız futbolcu,...
Ecevit'in veliahtı Sezer
Ecevit'in veliahtı Sezer
DSP Genel Başkanlığı görevini bırakmaya hazırlanan Bülent Ecevit,...
Anayasa'ya DGM 'by-pass'ı
Anayasa'ya DGM 'by-pass'ı
DGM’leri kaldıran Anayasa değişikliği yürürlüğe girdi ama DGM’ler bir...
Altın Palmiye Bush muhalifi Moore'un
Altın Palmiye Bush muhalifi Moore'un
Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye Ödülü’nü Amerikalı yönetmen...
Bu yurtta kalan öğrenci, ileride kabineye giriyor
Bu yurtta kalan öğrenci, ileride kabineye giriyor
İngiltere'de eğitimini sürdürmek isteyen öğrencilere yardım için 1978...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Bilgi ve Yaşam | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.