kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
  » Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Bilgi ve Yaşam
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
    Kampüs
Bizimcity
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Avrupa Yakası'nın yakışıklısı
Avrupa Yakası'nın yakışıklısı
Evli ve 16 aylık oğlu var

Avrupa Yakası'nın yakışıklısı

atv'nin başarılı sitcom'u Avrupa Yakası ile hayatımıza giren Levent Üzümcü, yıllardır tiyatro yapıyor. Televizyonla birlikte artık daha fazla tanınıyor olmasına ise hiç aldırmıyor; "Bir yerden para çıksa, oyunculuğu hemen bırakırım" diyor.

Obir oyuncu. Kuralları yok. Dizilerde para kazanmak için oynuyor. "Çok iyi oynuyorsun, süpersin!" gazlarına gelmiyor. "Öyle olsaydım sinema teklifi alırdım. 32 yaşımdayım, bir tane 35 mm'lik teklifi almadım" diyor. Levent Üzümcü, her şeyin ve en önemlisi de kendisinin çok farkında. Üzümcü, Harper's Bazaar dergisinin son sayısında Dilara Pekel ile konuştu.

* Size, "Ben tiyatro yapmalıyım" dedirten şey neydi?
Latin Dili ve Edebiyatı okumak istiyordum aslında. Ama tiyatroyla da amatör olarak ilgileniyordum. Lise sondayken Maltepe Askeri Lisesi'ne, Haşmet Zeynep'in "Düğün ya da Davul" oyununu sergilemeye gitmiştik. O gün sahnede düştüm, dizlerim kitlendi. O sıralarda dizlerimde bir rahatsızlık varmış, bilmiyordum. Emekleyerek bitirdim oyunu. Yaklaşık iki bin kişilik bir askeri lise salonunda, çok ciddi bir şekilde oyunu izleyen askerler, bir anda çılgın gibi alkışlamaya başladılar. Eve gittim ve aileme, "Ben tiyatrocu olmak istiyorum" dedim. Eskişehir Konservatuvarı'nı kazandım, her şey böyle başladı.

* Tiyatro sanatçısısınız, ama dizilerde oynamaya başladıktan sonra tanınmaya başladınız.
Ben oyunculuğa oyunculuk olarak bakıyorum. Bu benim işim. Güzel bir şekilde ifade ettiğimi düşünüyorum kendimi kendime. Zaten bu yüzden yapıyorum oyunculuğu da. Çünkü, var olan enerjimi başka hiçbir yolla atamıyorum dışarıya. Bu ifade sürecini tiyatroda çok iyi yaşayabildiğim, ancak tiyatrodan kazandığım parayla yaşayamadığım için zorunlu olarak dizi yapıyorum.

* Uzun yıllar tiyatroya emek veren, ama tek bir diziyle şöhreti yakalayan birçok sanatçı var. Bu bana haksızlık gibi geliyor.
Bu bir sistem meselesi. Yıllarca tiyatro yapmış ağabeylerimiz var, yıllarca bu işe emek verdiler, oyun yönettiler, oyunlarda oynadılar, yurt çapında tanındılar. Ama bir tiyatro salonunun maksimum kapasitesi, Türkiye'de dört ya da beş yüzdür. Bu kadar kişinin gittiği bir oyunu üç yüz kere de oynasanız, üç bin kere de oynasanız, sizi izleyecek insan sayısı potansiyel televizyon izleyicisiyle karşılaştırılamaz. İnsanların tiyatroya gelip senin misafirin olmasıyla, senin her akşam onların evlerine gidip salonlarına misafir olman arasında fazla bir fark yok.

* Avrupa Yakası'ndan sonra eminim daha pek çok proje olacaktır.
Loto çıkarsa beni göremezsiniz. Çok ciddiyim, bir yerlerden piyango filan vurursa hiç göremezsiniz beni televizyonda.

* Ama bir şekilde ünlü olacaksınız, zaten olmaya da başladınız. Ünlü olmaya karşı bir alerjiniz mi var?
Yok, öyle marjinal şeyler hissetmiyorum ünlü olmaya karşı. Mesela, bir oto tamircisini düşünün. Onu sadece müşterileri, akrabaları ve dostları tanıyor. Bir doktor ya da çöpçü, herkes emeğiyle para kazanıyor. Bir insanın ne kadar fazla tanındığı o kadar önemli değil. Sonuçta hepimiz emeğimizle iş yapıyoruz. Benim yaptığım işin diğerlerinden tek farkı, insanlar beni tanıyorlar. Bazen kendilerini hayran olarak adlandıran insanlar yanıma gelip, sanki insan üstü bir varlıkla ya da ne bileyim bir uzaylıyla konuşuyor gibi davranıyorlar. Bu benim hoşuma gitmiyor. "Ben de sizin gibiyim, etim var, kanım var, ailem var, hayatım var; bu kadar abartmanıza gerek yok" diyorum. Ama her defasında aynı enerjiyle "Ben de sizin gibiyim" demekten yoruluyorsunuz artık.

* Avrupa Yakası içinize siniyor mu?
Bir iş yapıyorum, ahlakımla ve düzgün yapmalıyım bu işi. Çok da ahlakçı bir herif değilim aslında, ama işime karşı öyleyim. Elimden gelenin en iyisin yapmaya çalışıyorum. Senaryo çok önemli. Gülse (Birsel) çok iyi bir senarist. Etkisinde kaldığı insan, Türkiye'de belli bir kesimin bildiği bir insan; Jerry Stenfield. Onun sitcom'uyla sitcom izlemeye başladığını söyler her zaman, ve ondan aldığı ilhamla sitcom yazdığını anlatır. Özel bir durum bu aslında. Çünkü çok Amerikan bir durumdur sitcom, ama bunu Türkçe'ye uyarlayıp tutulabilir bir şey yapmak zordur. Hep bir şeylerin öncüleri olur, onlar bedeller öder, iyi ya da kötü reytingler alır ama Avrupa Yakası benim içime siniyor, yaptığım iş anlamında. Hoşuma gidiyor ve çok eğleniyorum.

* Aslı ile Cem'in durumu ne olacak peki? Bir türlü açılamadınız...
Valla sanıyorum onuncu bölümden sonra bir parça yakınlaşma olacak. Seyircinin de yoğun isteği var. Bu röportaj yayınlandığında, Aslı ile Cem'in yakınlaştığı bölüm de yayınlanmış olur büyük ihtimalle.

* Oyunculukla ilgili katı kurallarınız var mı?
Hiç yok, her rolü oynarım. Metnine inandığım, kendimi sağaltacağımı düşündüğüm, oyunculuk yaparak mutlu olacağım, kendimi içinde beğeneceğim her işi yaparım. Ben rahatlıkla soyunurum da, öpüşürüm de. Yeter ki işe inanayım.

* Şu aralar neler yapıyorsunuz?
7 Nisan'da, Orhan Asena'nın 'Candan Can Koparmak' oyununun prömiyerini yaptık. Bu, 1920-1921 arasındaki Türkiye'nin ve Çerkez Ethem'in bir hikayesi. Sonra, Macbeth'te oynuyorum. Eylülün ikinci haftasında da Viyana, Berlin, Frankfurt, Münih ve New York turnesine çıkıyoruz; 'Bir Adam Yaratmak' adlı oyun için. İşte böyle geçip gidiyor ömrümüz.

* Sinema projesi var mı?
32 yaşındayım, bugüne kadar bana gelmiş bir tane bile 35'lik teklifi yok. Onun için ben insanların gazına çok gelmiyorum. "Şöyle oynuyorsun, vay süpersin" söylemleri bir şeyin göstergesi değildir. Eğer gerçekten seninle konuşan insanların abarttığı kadar olsan, birileri gelir ve 35'lik teklifi yapar sana. Öyle olduğunu düşünmüyorum o yüzden. Kendi çapımda olduğumu düşünüyorum.
DİĞER GÜNAYDIN HABERLERİ
 Devlet Tiyatroları tatil yapmayacak
 Süper engelli ve babaanne uçuyor
 İstanbul'un bahçesi Polonezköy
 Gardıropla başa çıkmak sanıldığı kadar zor değil
 Saray ibriği
 Esma ve Selim aşka teslim
 Japonya'da "Türk Yılı" bir defile ile sona eriyor...
 Aşk için zayıflayın
HAKAN & UTKU
Berbat durum senaryoları
Bu ülkenin başbakanının...
AYŞE TÜTER
Patatesli balık
Patatesleri yarı yarıya haşlayıp, 0,5...
Şişmanlamak istiyorum
Şişmanlamak istiyorum
Herkes zayıflama mücadelesi verirken, kim şişmanlamak ister diye...
Kentli erkek iktidarı kırsal kesime kaptırdı
Kentli erkek iktidarı kırsal kesime kaptırdı
İstanbul Tıp Fakültesi Androloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ateş...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Bilgi ve Yaşam | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.