Demirbank'ın 5 milyar dolarlık bono riskini "hesapsız, kitapsız" olarak değerlendiren Engin Akçakoca, "Pembe bir dünya yaratılmış" dedi.
6 Aralık 2000 tarihinde TMSF'ye geçen Demirbank'ın nasıl ve neden el konulduğu derin tartışmalara yol açtı. Bunlar arasındaki en ilginç yorum "Demirbank'a göğüs göğüse girdik" değerlendirmesinde bulunan dönemin Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu Başkanı Engin Akçakoca'ya ait. Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu'na süreç ile ilgili bilgi veren Akçakoca'nın açıklamaları o tarihlerde basına yansımadı. Akçakoca'nın Demirbank ile ilgili sözleri alınan riskin boyutlarını göstermesi bakımından ilginç. Akçakoca, "Bana soracaksınız mesala, 'Engin, sen 5 milyar dolarlık böyle açık pozisyon taşır mıydın?' Zinhar! O gün taşır mıydın? Hiç. Kur fiksesi (sabit kur) olmasına rağmen taşır mıydın? Kesinlikle..." diyor
SWAP İLE KAPATILDI Engin Akçakoca'nın komisyona anlattıkları, 2001 yılı Haziran ayında tartışmalara neden olan swap işleminin neden yapıldığını da ortaya koyuyor. İşte Akçakoca'nın komisyonda verdiği ifadeden çarpıcı başlıklar:
* Demirbank'a el koyan kişi bendim. Bankanın o günkü açık pozisyonu 5 milyar dolardı ve o gün itibariyle iç borcun yüzde 10'uydu.
* Demirbank için söylüyorum, 5 milyar dolarlık açık pozisyonun kapatılması, ne aralık ayı için, ne ocak ayı için ne şubat ayı için mümkün değildi. Nitekim, haziran ayında swap yapılana kadar da mümkün olmadı. Düşünebiliyor musunuz, 5 Aralık'ta bir özel bankaya giriyorsunuz, 5 milyar dolarlık bir açık pozisyon var ve 5 milyar dolarlık açık pozisyonu piyasadan kapatmaya çalışsanız, ortalık perişan olacak, swap yapılana kadar da bu işin çözülmesi mümkün olmadı.. Swapa kadar da böyle devam etti.
HERKESE EL ÖPTÜRECEKTİ
*5 milyar dolar yüzde 100 devalüasyon yese, bir 5 milyar dolar daha zarar yapar; ama, 5 milyar dolar yüzde 100 devalüasyon yemesin diye 5 milyar doları piyasadan almaya kalkarsanız yüzde 200 veya yüzde 300 de ilave maliyetiniz olurdu o gün.
* Bu kağıtların değeri düşmeseydi, o zaman herkes bu pembe dünyada yaşamaya devam edecekti. Yani, bu mutluluk zinciri de devam edecekti. Benim gördüğüm de şuydu: O faiz krizi çıkmasaydı, ardından da bu kur olayı çıkmasaydı, herhalde, bu kadar hesapsız kitapsız ve bankacılığa yakışmayacak derecede ve bütün kuralları da, uluslararası kuralları da hiçe sayarak açık pozisyon taşıyanlar, herhalde bu bankacılık sektöründe duayen olarak geçinen veyahut da bilinen kişilere ellerini kârlılık bakımından öptüreceklerdi diye düşünüyorum.
* Dolayısıyla, sonuçta şuna getireceğim: Bana soracak olsanız mesela "Engin, sen 5 milyar dolarlık böyle açık pozisyon taşır mıydın?" Zinhar! O gün taşır mıydın? Hiç. Kur fiksesi olmasına rağmen taşır mıydın? Kesinlikle...
* 5 milyarlık bir açık pozisyon taşıma filan, bunlar muhteşem rakamdır, yani o boyut için muhteşem rakamdı. Diyorum size, bütün bunlar, dedikleri yapılmış olsaydı, o banka kârlılık bakımından bütün rakiplerine elini öptürecekti o riski taşıyarak. Yani, riskin karşılığını biliyorsunuz, ona da katlanacaksınız.