kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Bilgi ve Yaşam
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
    Kampüs
Bizimcity
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Asli Aydintasbas @ SABAH
 

Kıbrıs başlarken

Kofi Annan'ın Kıbrıslı Türk liderleri New York'a davet eden mektubu, BM Genel Sekreteri tarafından buradaki Türk makamlarına Çarşamba akşamı verildi. Bu Ankara'nın istediği, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın bizzat Davos ve Washington temaslarında bastırdığı bir noktaydı. Ama gelişinden 24 saat sonra mektup bir anda Ankara dilinde bir diplomatik zaferden ziyade 'dayatma'ya dönüştü. Başbakan, ABD Başkanı George Bush'u, Abdullah Gül de Colin Powell'ı aradı. Daha önce görüşmeleri başlatmak için Annan'ın koşullarına evet diyen Ankara, pişman mı oldu? Aslında tam değil...
Talepler mantıklı bulundu
Öncelikle Bush-Erdoğan görüşmesine bakalım. İki lider Beyaz Saray'da buluştuklarında, Erdoğan'ın Kıbrıs'ta cesur adımlar atma konusundaki tavrından etkilenmiş, karşılıklı olarak birbirlerini 'açık sözlü' bulmuşlardı. Erdoğan'ın Bush'tan aldığı siyasi destek, yalnız 'Türkiye, Kıbrıs konusunda üzerine düşeni yapıyor' imajının uluslararası camiada tescil edilmesi açısından değil, bir diğer konuda da son derece kritikti. O da Kıbrıs görüşmelerinde Türkiye'nin Annan planına yapmak istediği değişikler. Zira Ankara, daha önceden Washington'a aktardığı bu değişikliklerin kabulu için, müzakereler sırasında Amerikalılar'ın Annan ve Rum kesimi üzerindeki ağırlığını kullanmasını istiyor. Ankara bu konuda destek sözü almış durumda.
Gerçekten de üst düzey bir Amerikalı yetkili, Türkiye'nin masaya koyduğu değişiklik önerilerini 'son derece makul' diye tanımlıyor. Özetle Ankara, daha az Rum'un Türk tarafına gelmesi, aradaki çizginin daha düz olması ve Türk askerinin adadan çekilmesinin daha geniş bir takvime yayılmasını istiyor. Bunun karşılığında da daha çok toprak vermeye razı. Bir diğer ABD'li yetkili "Mantıklı. Papadopulos'a bastıracağız" diyor.
Geçen gün de Bush-Erdoğan telefon görüşmesinde bunlar konuşuldu. İçgüdülerine güvenen bir lider olmakla övünen Bush, yakın çevresine göre Erdoğan'ın gerçekten çözüm istediğine bir kez daha kanaat getirdi. Görüşmede Başbakan, sanıldığının aksine daha önce kabul ettiği "Annan koşullarından" geri adım atmış değil. Medyada (belki de iç dengeler amacıyla) anlatıldığı gibi itiraz ve şikayet dolu bir muhabbet de yaşanmadı.
Ankara'nın isteği, netlik
Özetle Erdoğan, Annan planının referanduma gitmesi, müzakereler sonucunda uzlaşılamayan yerlerde 'boşlukların Annan tarafından doldurulması'nı hala kabul ediyor. Siyaseten doğru olan da daha önce kabul ettiklerini reddetmemesi. Burada hükümetin istediği, boşluklar doldurulurken ABD'nin tüm gücüyle asılması, itilaflı konularda Annan'ın Türk tarafının iki kesimliliğin güçlendirilmesi yolundaki talebini göze alması. Annan davet mektubunda 'boşlukları' nasıl doldurulacağı konusunda net değil. Ankara netlik istiyor. Bir de Annan "Temel değişikler değil ufak rötuşları kabul ederim" diyor. Ankara zaten bir süredir kendi değişiklik paketinin böyle tanımlıyor. Haftasonu alelacele yapılan Bush ve Powell görüşmeleri de bunu bir kez daha teyit ettirmeye yönelik.
İşte Denktaş'ın New York'a uçtuğu saatlerde Türk-Amerikan ilişkilerinde tablo bu. Ortada Erdoğan'ın, Denktaş'ın görüşmeleri 'gömme' kapasitesini hafife aldığı ya da askeri kesimin Annan Planı'nın güvenlik bölümünden hala tatmin olmadığı fısıltıları dolaşsa da, ABD başkenti şu aşamada bunlara kulaklarını kapatmış durumda. Beyaz Saray, karşısında Erdoğan ve kararlı bir hükümet görüyor. Onun yanında ise gerektiğinde bileği bükülmesi, ikna edilmesi gereken ve Erdoğan aksine çözüm istemeyen bir Papadopulos. Görüşmelerin içinde yer alan üst düzey bir Türk yetkiliye 'umutlu' olup olmadığını soruyorum. "Eğer hükümet (Denktaş nezdinde) şu ana kadar gösterdiği kararlılığı müzakereler sürerken de her gün yineleyebilirse, olur" diyor. Bakalım...

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Bağdat günleri   / 12-04-2004
 B Planı   / 05-04-2004
 Seçimin yansımaları   / 29-03-2004
 Hamlet Serdar Denktaş   / 22-03-2004
 Şiddetin adı   / 15-03-2004
 Kıbrıs'tan Bağdat'a   / 08-03-2004
 Dev komplo   / 01-03-2004
 Irak'ı unutmamak   / 23-02-2004
 New York ötesi   / 16-02-2004
 Kıbrıs başlarken   / 09-02-2004
ASLI AYDINTAŞBAŞ
Tel Aviv gerçeği
Irak'ta demokrasi...
Aslan gün sayıyor: 2-2
Aslan gün sayıyor: 2-2
Balili'nin golüyle yenik duruma düşen, Ayhan ve Necati'nin...
Lale devri
Lale devri
Geldiğinde yaşı nedeniyle maliyeti soru işaretleri yaratmıştı. Ama o,...
Kriz Meclis kapısında
Kriz Meclis kapısında
İmam hatiplilere üniversiteye girişte düşük katsayı uygulaması 28...
Teziç: Çözümü gelecek seneye bırakalım
Teziç: Çözümü gelecek seneye bırakalım
Rektörler Komitesi olağanüstü toplanarak, bu hafta Meclis'e...
Vatandaşlık haklarınız
Vatandaşlık haklarınız
AB uyum yasaları polis karşısında vatandaşın lehine bir yığın...
30 yeni işkence iddiası
30 yeni işkence iddiası
İngiliz Sunday Mail gazetesi, Amerikan ve İngiliz askerlerinin...
Polisi kandıramadı
Borçlarını ödememek için kendi kendini vuran gencin oyununu polis...
Attıkları her basket milyarlar değerinde
Kırık dökük bir potada çalışıp Türkiye Şampiyonu olan Vanlı kız...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Bilgi ve Yaşam | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.