kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Bilgi ve Yaşam
    Otomobil
    Sinema
    Hobi
    Çizerler
Günaydın
ATV
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Ergun Babahan @ SABAH
 

Ver-kurtul etiketi

Türkiye ilk kez önemli bir dış politika sorununu açıkça tartışıp çözüme kavuşturma şansı elde etti. Ancak geçmişin alışkanlıkları yakamızı kolay bırakmıyor. Kıbrıs'ta çözüme karşı olanlar, çözüm isteyenlere "Ver-kurtulcu" suçlaması yönelterek etiketleme geleneğini sürdürüyor.

Türkiye yakın tarihinin en kritik dönemeçlerinden birine girerken, yine soğukkanlı tartışma yerine ağır suçlamalara yöneliyoruz.
Bu ülkenin bütün tarihinde, derin iktidar odaklarıyla aynı şekilde düşünmeyen insanlar çeşitli biçimde etiketlenmiştir. Özellikle dış politikada devletten farklı düşünen, düşüncesini ifade etmeye çalışan insanlar kolaylıkla vatan hainliğiyle suçlanabilmiştir.
Böyle bir tablo karşısında, geniş bir tartışmanın konusu olan dış politika, partilerin hemen hiç farklı tavır göstermediği bir alan haline gelmiştir. Açıkçası sivil siyasetçi, devletin kritik gördüğü alanları gönüllü bir biçimde bürokratlara terk etmiştir.
Yakın döneme kadar, üzerinde büyük bir uzlaşma olan Avrupa Birliği konusunda bile bürokratların izin verdiği ölçüde adım atılmıştır.
Tartışmadan, konuşmadan, sorunlara farklı bir boyut getirmeden bürokrasinin ortaya koyduğu her görüş doğru kabul edilmiştir. Böyle bir tavır aslında bürokrasi içinde de farklı görüşlerin öne sürülmesinin önünü kesmiştir.
Oysa siyasetin kendisi bir risktir. Bir dünya görüşü, bir eylem planıyla seçmenin karşısına çıkar, fikirlerinizi dile getirirsiniz. Halk sizi beğenir iktidara getirirse, attığınız her adımın bir bedeli vardır. Bu bedel de ilk seçimde koltuğu kaybetmektir.
Türkiye ilk kez önemli bir dış politika sorununu açıkça tartışıp çözüme kavuşturma şansı elde etti.
Toplumun çeşitli kesimleri, Ticaret ve Sanayi Odaları, esnaflar, üniversiteler, emekli ve aktif siyasetçiler Kıbrıs konusunda görüşlerini dile getiriyor.
Ancak geçmişin alışkanlıkları yakamızı kolay bırakmıyor. Kıbrıs'ta çözüme karşı olanlar, çözüm isteyenlere "Ver-kurtulcu" suçlaması yönelterek etiketleme geleneğini sürdürüyor.
Bir kısım insanlar, görüşlerini suçlama yöntemiyle dile getirmeyi sürdürüyor.
Oysa, dış politikada eldeki bütün unsurlar, artısıyla eksisiyle birlikte değerlendirilerek yapılır.
Çözümsüzlüğü savunan insanlar, Kıbrıs'ta bugünkü durumun devam etmesinin sonuçlarının ne olabileceği konusunda bir fikir beyan etmiyor.
Türkiye'nin işgalci göründüğü bir statünün devam etmesinin, dünyanın hiçbir ülkesi tarafından tanınmayan Kıbrıs'ın genç nüfusunun nasıl Kuzey'de tutulabileceği veya çözümsüzlüğün Türkiye'ye nasıl bedel ödetebileceğinden hiç bahsetmiyorlar.
Hamasi konuşmalarla bu gerçeğin üstünü örtmek istiyorlar.
Başbakan Erdoğan da Meclis kürsüsünden açıkça söyledi. Bu planın Türkiye'yi tatmin etmeyen yönleri vardır. Peki hangi pazarlıkta iki taraf birden memnun olabilir ki! Bu planın Rumlar'ı da tatmin etmeyen yönleri olduğu kuşku götürmez.
Ancak iki taraf için de artı ve eksilerle dolu olan bu plan, Ada'da çözümü gerçekten yakınlaştırmıştır.
Kıbrıs'ta çözüm Ada'daki özellikle genç nüfusa umut verecek, Türkiye'yi de Avrupa Birliği hedefine bir adım daha yaklaştıracaktır.
Bu nedenle bu süreçte KKTC'den çıkacak bir evet oyu bizler için de büyük önem taşımaktadır.
Annan Planı'na karşı olanların, çözümsüzlük durumunda nasıl bir B planına sahip olduklarını çıkıp topluma anlatmaları, insanları etiketlemekten bir an önce vazgeçmeleri gerekiyor.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Otomobil uçar gider   / 20-04-2004
 Yeni çağın köleleri   / 19-04-2004
 İstanbul'a acil eylem planı   / 16-04-2004
 Bir tanık aranıyor   / 15-04-2004
 Orgeneral Özkök'ün verdiği ders   / 14-04-2004
 Denktaş'ın tehlikeli oyunu   / 13-04-2004
 Salih Memecan'la çalışma şansı   / 12-04-2004
 Futbol ve adalet   / 09-04-2004
 Kapıdaki tehlike   / 08-04-2004
 Ver-kurtul etiketi   / 07-04-2004
ERGUN BABAHAN
DGM'lere veda.
Devlet Güvenlik Mahkemesi, hukuk...
ERDAL ŞAFAK
Türkiye'de iki Fransız
İslam, modern devletin yapılarına...
MANSUR FORUTAN
Ercan'sız maç saati düşünülemez
Son düzlüğe girildi ve...
MEHMET BARLAS
"Turmepa"nın balosu deniz semineri gibiydi!
Önceki...
ÖMER ÇELİK
Büyük Ortadoğu'nun karekökü
Küresel terörün Büyük...
REFİK DURBAŞ
Gürdal Duyar'ın vedası...
İki gün önce, 19 Nisan 2004'te...
SAVAŞ AY
Güneydoğu'nun bel kemeri Diyarbakır...
SAİT GÜRSOY
Meslek liseli mutsuz
Meslek liselerine yönelik yapılan...
HINCAL ULUÇ
RTÜK üyeleri televizyon seyretmiyorlar mı?..
Geçen hafta...
Ya Dereli ya Çulcu
Ya Dereli ya Çulcu
Belki de şampiyonu belirleyecek Beşiktaş-F.Bahçe maçının yarın...
Derbileri severim
Derbileri severim
Fenerbahçe'nin Beşiktaş'a karşı aldığı son galibiyette maçın iki...
Baykal'dan destek yok
Baykal'dan destek yok
Dokunulmazlığı dışlayan teklife destek vermeyiz. Muhalefetin...
'CHP Atatürk'ün partisi değil'
'CHP Atatürk'ün partisi değil'
Deniz Baykal'ı ağır bir dille eleştirerek CHP'den istifa eden Yaşar...
Boğaziçi'nde fayans skandalı
Boğaziçi'nde fayans skandalı
Boğaziçi Üniversitesi'nin elektronik bölümünde bir türlü bitmeyen...
Şişmanları eritecek
Şişmanları eritecek
Obezite genini bulan Türk bilimadamı Gökhan Hotamışlıgil'in son...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Bilgi ve Yaşam | Sarı Sayfalar | Otomobil
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.