kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Bilgi ve Yaşam
    Otomobil
    Sinema
    Hobi
    Çizerler
Günaydın
ATV
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Omer Celik @ SABAH
 

Merkezi ele geçirmek mi, merkezi inşa etmek mi? (3)

Seçimleri niye yaparız?
Siyasi aktörler arasında bir görev değişikliği olsun ya da daha çok siyasetçiye istihdam yaratmak için değil kuşkusuz.
Her demokratik toplum seçimlerden siyasi değerlerin daha çok gelişmesi için rekabet yaratılmasını, daha çok refah üretmek için yeni imkanların üretilmesini ve toplumsal yaşamın diğer alanlarında da kalitenin yükselmesi için alternatiflerin geliştirilmesini bekler...
Toplum iyi giden işlerin daha iyiye gitmesi, aksayan işlerin ise düzletilmesi için, kendini yönetmeye talip olanların yarışmasına "hakemlik" eder.
Böylece toplumsal yaşamın sürdürülmesi ve kalitesinin artırılması mümkün olur...
Türkiye koşullarında, halkın siyasetten beklentisi fazla yoruma yer bırakmayacak kadar açıktır.
Siyasi alanın gelişmiş ülkelerdeki değerlerle donanmasını ve refah üretme mekanizmalarının geliştirilmesini talep etmektedir toplum.
Bu noktada aslında siyasetçinin işi kolaydır. Çünkü yapması gereken ödev zaten yıllardan beri söylenegelen, zorunlu görülen reformların gerçekleştirilmesi ve yapısal düzenlemelerin yapılmasıdır.
Bunu gerçekleştirmek üzere değişimci bir siyaset çizgisi izlenmesi gerekmektedir.
3 Kasım seçimleriyle içine girilen süreç budur: Siyasi alanın genişletilmesi için modern siyasi değerlerle donatılması, rasyonel bir ekonomi politikası uygulanması ve yerli değerlerle evrensel değerler arasında uyumlu bir reform politikasının izlenmesi...
Bu siyasi anlayış ve uygulama iktidar tarafından üretildiği ve temsil edildiği için iktidar halk desteğini artırmaktadır. Bunun artışının sadece merkezin tek bir parti tarafından doldurulması olarak tanımlanması tek başına doğru değildir.
"Çoğulculuk" açısından kuşkusuz çok partinin rekabeti önemlidir ama bunun yanında esas olan tekelci siyasi değerlerin değil, çoğulcu demokratik değerlerin siyasi alana hakim olmasıdır.
İktidarın demokratik değerleri yerleşikleştiren bir reform süreci izlemesine ve bunun somut hedefi olan AB'ye tam üyeliği esas almasına karşı, çok sayıdaki muhalefet partisi çeşitli şekillerde reform sürecine itiraz etmektedir.
Bu noktada "çoğulculuk" ve "çoğulluk" arasındaki farka dikkat etmek durumundayız. Partilerin sayısı ortada bir "çoğulculuk" olduğu izlenimini verse de, birbirine zıt görüşlerdeki çok sayıdaki partinin değişime karşı çıkmakta birleşmesi, ortada bir "çoğulculuk" değil, sadece "çoğulluk" hali olduğunu göstermektedir.
Bu tutumun elde ettiği oy oranı "toplumsal merkez"in bu siyaset anlayışına destek vermediğini göstermektedir.
"Toplumsal merkez", çoğulcu demokratik düzene uygun değerlerin "siyasal merkez"i tanımlamasını talep etmektedir. Bunu yapan parti bir tane ve iktidarda olmasına rağmen büyümektedir. Buna zıt konum alan partiler ise çok sayıda ve muhalefet olmanın avantajlarına sahip olmalarına rağmen yeterli halk desteği elde edememektedirler.
Bu tabloyu sadece bir partinin açık ara öne geçmesine indirgeyerek "merkezin tek bir parti tarafından ele geçirilmesi" şeklinde değerlendirmek eksik olur: Toplumsal merkezle siyasal merkez arasındaki iletişimden ortaya çıkan gücün, Türkiye'nin her alanda standartlarını artıran bir ivme yaratmasını dikkate almak ve rant siyaseti tarafından buharlaştırılmış merkezin, "iyi siyaset" tarafından "yeniden inşası" süreci olarak değerlendirmeyi ihmal etmemek gerekir.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Süpermarket ülkeler   / 19-04-2004
 Güçlü demokrasi   / 18-04-2004
 İstikamet bellidir...   / 11-04-2004
 Dünya düzeninin düğümü...   / 09-04-2004
 En stratejik beşeri kaynak: Siyasi irade   / 05-04-2004
 Yalın bir tablo   / 02-04-2004
 Hangi parti değil, hangi siyaset kazandı?   / 31-03-2004
 Merkezi ele geçirmek mi, merkezi inşa etmek mi? (3)   / 24-03-2004
 Merkezi ele geçirmek mi, merkezi inşa etmek mi? (2)   / 22-03-2004
 Merkezi ele geçirmek mi, merkezi inşa etmek mi? (1)   / 21-03-2004
ERGUN BABAHAN
DGM'lere veda.
Devlet Güvenlik Mahkemesi, hukuk...
ERDAL ŞAFAK
Türkiye'de iki Fransız
İslam, modern devletin yapılarına...
MANSUR FORUTAN
Ercan'sız maç saati düşünülemez
Son düzlüğe girildi ve...
MEHMET BARLAS
"Turmepa"nın balosu deniz semineri gibiydi!
Önceki...
ÖMER ÇELİK
Büyük Ortadoğu'nun karekökü
Küresel terörün Büyük...
REFİK DURBAŞ
Gürdal Duyar'ın vedası...
İki gün önce, 19 Nisan 2004'te...
SAVAŞ AY
Güneydoğu'nun bel kemeri Diyarbakır...
SAİT GÜRSOY
Meslek liseli mutsuz
Meslek liselerine yönelik yapılan...
HINCAL ULUÇ
RTÜK üyeleri televizyon seyretmiyorlar mı?..
Geçen hafta...
Ya Dereli ya Çulcu
Ya Dereli ya Çulcu
Belki de şampiyonu belirleyecek Beşiktaş-F.Bahçe maçının yarın...
Derbileri severim
Derbileri severim
Fenerbahçe'nin Beşiktaş'a karşı aldığı son galibiyette maçın iki...
Baykal'dan destek yok
Baykal'dan destek yok
Dokunulmazlığı dışlayan teklife destek vermeyiz. Muhalefetin...
'CHP Atatürk'ün partisi değil'
'CHP Atatürk'ün partisi değil'
Deniz Baykal'ı ağır bir dille eleştirerek CHP'den istifa eden Yaşar...
Boğaziçi'nde fayans skandalı
Boğaziçi'nde fayans skandalı
Boğaziçi Üniversitesi'nin elektronik bölümünde bir türlü bitmeyen...
Şişmanları eritecek
Şişmanları eritecek
Obezite genini bulan Türk bilimadamı Gökhan Hotamışlıgil'in son...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Bilgi ve Yaşam | Sarı Sayfalar | Otomobil
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.