|
|
|
|
Bugünkü aklı olsaydı Aliye'ye kuma getirmezdi
Bugünkü aklım olsaydı kuma almazdım" diyen İsmail Alsa yaşadığı çok eşliliğin, çok çocuklu olmanın yüreğine yüklediği ağır yükü tek cümle ile özetliyor: Sürekli herkesi memnun etmeye çalışıyorsun. Bu mümkün mü?.
Şanlıurfa'nın Suriye sınırına yakın yerleşim alanlarında gül üstüne gül koklayan binlerce insan var. Komşu ülkeden kuma getirmenin bedeli en az 4000 bin dolar. Şanslıysan, akraba kızını ucuza da alabilirsin. Harran'ın Tahılalan köyünden İsmail Alsa gibi... İsmail Alsa 41 yaşında bir çiftçi. Ağır vasıta ehliyeti de var. Toprağın verdiği yetmiyor olsa gerek, uzun yol şoförlüğü yapıyor. 1976'da sıcak yuvasının temelini kendinden üç yaş büyük Aliye Hanım'la attı... Bereketli kadın Aliye, eşine tam sekiz çocuk verdi. En büyüğü 25'inde, en küçüğü de kucağında. Kuma onun da kaderi olmuş, eşi İsmail 1998'de Suriye'den Muna Musa'yı getirmiş. Muna Musa İsmail'le aynı aşiretten. Her ikisi de Bin Yusuf aşiretinin üyesi. Tabi Aliye kadın da... İsmail Alsa, kapıları tek bahçeye açılan yan yana 2 ayrı evde, 2 eşi ve 10 çocuğu ile birlikte yaşıyor. Eşler aynı çatı altında değiller ve İsmail'in gözdesi, Suriyelisi. En çok onun evinde kalıyor. Aliye kadın kumasına alışmadığı gibi alışmayı da düşünmüyor. O geldiğinden beri suratı asık, yüzü gülmüyor. Kaderin suratına indirdiği tokadın izlerini bedeninden çok yüreğinde hissediyor. Bir yanı hep yıkık, kalbi kırık dökük. Gidecek yeri yok değil ama töre ve kaderine boyun eğecek kadar çaresiz.
KUMA MODASINA UYDUM İsmail Alsa, "Bugünkü aklım olsaydı kuma almazdım" derken, neden aldığı sorusuna verdiği yanıtla da aslında kendiyle çelişiyor: "Modaya uydum." Bir daha evlilik ve çocuk düşünmediğini söylerken geçmişte yaptığı hatanın üzerini mi örtmeye çalışıyor anlamadık. "Bu kadarı yeter. Barajı aştık zaten" cümlesini de evlilik için mi kullandı, yoksa çocuklar için mi, o da tam bir muamma olarak kaldı. Ve İsmail Alsa çok eşliliğin, çok çocuklu olmanın bedenine ve yüreğine yüklediği ağır yükü tek cümleyle özetledi: "Bir kişi sürekli herkesi memnun etmeye çalışıyorsun, bu mümkün mü?" Aliye kadın ve kocası İsmail, amca çocukları. Bunun yanlışlığını o zaman belki anlatan ya da dinleten olmamış ama yüzde 100 zihinsel özürlü 2 çocuk ibret vesikası gibi gerçeği ana ve babalarının yüzüne vurmuş. Bir çocuğunu da astım hastalığından kaybeden İsmail Alsa, şimdi 2 özürlü çocuğunu devlete vermek istiyor: "Ben bunlara bakamıyorum, alsın devlet baksın. Devlet bize yardım etsin." Ve çocuklar her şeyden habersiz ve bilinçsiz sefalet içinde yaşamayı sürdürüyor. Ekonomik gücü olsa belki de halinden hiç şikayet etmeyecek İsmail Alsa. Zaten içindeki bu gerçeği ve asıl niyetini, "Tek sorun ikinci eşe nikah kıyılmıyor" sözleriyle ortaya koyuyor. Nikah Suriyeli eşte olursa büyük bir sorun daha aşılmış oluyor. Çünkü nikahsız Suriyeli kumalar kendi yuvalarında misafir gibiler. Her ay Suriye'ye giriş-çıkış yapmak zorundalar. Bunun da bedeli 70 milyon lira. Seyahate eş ve çocuklar da dahil olursa fatura kabarıyor, kişi başına 70 milyon ödeniyor. Bir de geç giriş ve çıkışın cezası var, o da 500 dolar kadar.
İKİNCİ EŞİ TAVSİYE ETMİYORUM İsmail Alsa ilk eşine de, ikinci eşine de başlık parası ödemiş. Bu yüzden olsa gerek o da kızlarını isteyenlerden başlık parası alacağını söylüyor. Bahanesi de hazır: "Kızların çeyizlerini düzmek zorundayım. Alacağım parayı çeyize harcayacağım." Bunun üzerine soruyoruz: "Kızlarını kuma verir misin?" Zeki adam İsmail Alsa, hem kendi hatasının üzerine örtecek hem de kim bilir, kızlarının kuma gitmesinin önünü açacak bir yanıt veriyor: "Evlilik kader ama kuma insanların alın yazısı değil. Kaderini bir anlamda kendin çiziyorsun. Fakat ikinci evliliği ben hiç kimseye tavsiye etmiyorum."
ALİYE HİÇ GÜLMÜYOR Aliye kadını İsmail Alsa'nın bahçesindeki çeşme başında bulaşık yıkarken gördük. Karnında var mı bilmeyiz ama sırtındaki bebesiyle iki büklüm olmuş, nasırlı elleri bulaşık ovuyor. Sonra öğrendik onun İsmail Alsa'nın gülmeyi unutan ilk karısı olduğunu. Yüzündeki derin çizgilerin her birinde bin dram yattığına konuştukça tanıklık ettik. Onu bu hale getiren kuma mıydı, yoksa kaderin kendisiyle oynadığı ve hep kazandığı kumar mıydı? Biz karar veremedik...
EŞLER ZORLA ÖPÜŞTÜ İsmail Alsa, her iki eşinin birbiriyle çok iyi anlaştığını söylese de gerçekte öyle değildi. Ne 8 çocuklu Aliye kadın ne de kuma Muna Musa birbirine bakmıyordu. Aliye'nin başı hep yerde, kuma Muna ise gençliği ve güzelliğinin gücüyle daha mağrurdu ama her iki kadın arasında bir kırgınlık vardı. Bu küslüğü fark edip, muhtar Mustafa Akkurt ile barıştırmak istedik. Zor oldu fakat başardık. Aliye kadın kumasının yüzünü öptü de, kuma Muna büyüğünün elini öpmeye yanaşmadı.
Kemal KÜÇÜK Mehmet YILDIRIM MERKEZ
|
|
|
|
|
|
|
|
|