kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Yaşama Dair
    Sinema
    Hobi
    Çizerler
Günaydın
ATV
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Nebil Ozgenturk @ SABAH
 

Haftanın notları...

Sabah Spor Ödülleri: Tören gecesinin şıklığı, görkemi, Sezen Aksu rüzgârı bir yana bizim gazetenin ilk kez düzenlediği "Spor Ödülleri"nin bence en heyecan verici tarafı neydi biliyor musunuz? Ki bunu hem geceye katılanlar hem de atv ekranından naklen izleyenler farketmiştir. Yani hakkını teslim edecektir..

Onlarca yıldır gazetelerin spor sayfalarında "öksüz evlat" muamelesi gören "amatör spor"un taçlandırılması.

(Futbolla yatıp futbolla kalktığımız bir ülkede, futbolun A'sından başlayıp, Z'siyle biten spor sayfalarının hakim olduğu bir basın ortamında bu çok ama önemliydi..)

Evet evet, iyi ki gittim ve o, genç ve başarılı yüzücümüz Emre'nin, "minik dev adam" namıyla maruf pehlivanımız Yavuz'un, "sahaların karıncası" hentbolcümüz Yeliz'in, voleybolcu Neslihan'ın, motokrosçu Kenan'ın, yelkenci Günaycan'ın, onlarca ödül ve başarının üstüne, hem yılın sporcusu hem de yılın atleti olan Süreyya Ayhan'ın ve Turgay Ciner Özel Ödülü ve maddi desteği alan liseli atletimiz Selahattin Çobanoğlu'nun gözlerindeki heyecanı gördüm. Mutluydular. Sevinçliydiler.. "Boşa kürek çekmedik, topları gelişigüzel ıskalamadık, kulaçlarımız tramplene toslamadı, motorumuz uçurumdan aşağı yuvarlanmadı!" der gibiydiler.

Bir de her kesimden, her dilden oluşturulan elli kişilik jüri vardı ortada. "Çivisi çıkmış ödüller" den biri değildi yani! Düşünenlerin, "evet" diyenlerin, hamur katanların eline, yüreğine sağlık.

Nerdesin Firuze:
Türk sineması dendiğinde hep "iyi şeyler" yazmaya niyetli biri olarak, "minik bir hayal kırıklığı" yaşadığımı söyleyerek başlamam lazım. Ve bunu biraz da açmam lazım! Devamında "iyi" ve "doğru" yanlarını eklerim!!

"İlk gösterimi"ne gittim Neredesin Firuze'nin. Giderken, tabii ki ( her zaman olduğu gibi bakir sinema ortamında film yapma cesareti gösterenleri yürekten alkışladığım gibi) başta yönetmeni Ezel Akay'a ve "Firuze" ekibine "içimdeki ses"le elinize sağlık, şansınız bol olsun dedim. Meğer, galanın yapıldığı salonda aksaklık ve acemiliklerle dolu kötü bir organizasyon bizi bekliyormuş!

Okumuş ya da izlemişsinizdir, uzun bekleyişleri, kavgası, gürültüsü, kaprisiyle ve tabii ki dağınıklığıyla tuhaf bir durum vardı ortada....

Neyse, oldukça geç bir saatte başlayıp, gecenin sabaha uzanan bir saatinde biten filmi nihayet izlemeye başladım.. (Kendi işimle ilgili "geç gösterim" lerden muzdarip(!) biri olarak bunu kayda geçirmem gerek.)

Ve hayatımda ilk defa bu kadar "gürültülü" bir filmi, ilk kez sonuna kadar izleme sabrı gösterdim!

Elbette iş, gürültüyle bitmiyordu! O güzelim, adeta "kaynak" niteliğindeki, plakçılar çarşısı ve çarşının küçük insan hallerini çıkış noktası alan Neredesin Firuze, çıktığı yere sadık kalmıyor, adeta "neredesin hikaye" sorusunu sorduruyordu bize. Sinema eleştirmenlerinin "anlatım" diye özetlediği durum. Elli yıllık geçmişinde onca ilginç öyküler, şöhretçikler, alavereler, dalavereler, sürprizler, hayaller, hayal kırıklıkları, eziklikler, özenmelere yataklık eden, yani ülke toplumunun aynası haline gelen çarşıya ilişkin..

Bu ikibuçuk saate yakın filmde, doğru dürüst, yani, başı sonu olan bir hikaye çıkmıyordu ne yazık ki..

Şatafatın şatafatı sahneler, kimileri muhteşem ama çoğu birbirinden kopuk ya da yarım bırakılmış ve sanki klip mantığıyla kurgulanmış onlarca anektod, kalabalığın kalabalığı bir kadro, eski sinemacıların deyimiyle, hiç bir masraftan kaçınmayan bir prodüktörlük başarısı.

Görüntü var ses yok demek acımasız olacak belki ama.. Sahiden bu denli emek yoğun bir çalışmanın, eli öpülesice ayrıntı zenginliğinin, muhteşem kamera arkası harikalarının ve çuvalla öykünün gezindiği... (Ve şimdi sadede gelmek gerek,) muhteşem ötesi bir oyuncu zenginliğinin içiçe harmanlandığı filmde, masal(!) değil de çok ama çok isterdim daha sade, daha gerçeğe yakın, daha derin daha serin ve daha kolay anlaşılır bir hikaye dinlemeyi ve seyretmeyi.

Evet, bu hikâyesiz masalda(!) muhteşem ötesi bir oyuncu zenginliği vardı gerçektende.

Filmin aralarına serpiştirilmiş genç ya da usta yorumcuların görevleri, zaman zaman bir görünüp kaybolan, minik roller üstlenen sürpriz ya da konuk oyuncular bir yana.. Filmin, temel direkleri olan, başrolleri üstlenenler bir "harikalar geçidi" nden geçtiler..

Mesela, Haluk Bilginer.. Ne demeli bilmem ki ülkemizin "özel aktörler albümü"nün bir şansı bence, Firuze'de, "çarşının uyanık ama kadersiz (!)yapımcısı Hayri "rolünde zirveye çıkıyor.

Mesela, Demet Akbağ... Az ama öz göründüğü ve filme adını veren Firuze rolüyle, o kadar usta o kadar Firuze ki..

Mesela, Ata Demirer. Filmde göründüğü her an, çıta yükseldi, kahkaha dozu arttı, rolüne rol kattı harikalar yarattı.. Hem de çifte rolle, "popstar heveslisi" aday şarkıcı olarak da, Bülent Ersoy'dan mülhem Tanju Gürsoy olarak da.. (yeri gelmişken söylemeliyim, Ata, atv'deki Avrupa Yakası dizisinde de sıkı gidiyor..)

Mesela, Ezel Akay.. "Tetikçi rolünde o kadar başarılı ki seyirciyi koltuğunda hop oturup hop kaldıracak kadar.. Zaten tiyatro geçmişi olan bir aktörün rahatlığıyla oynuyor..

Mesela... Cem Özer. Eline gözüne, rolüne sağlık Cem Özer..

Ve filme hikayesini anlatan Özcan Deniz.. Filmin önemli kahramanlarından Ferhat Can rolünde başarıyla izliyoruz Özcan'ı ama.. Ben, gırtlağına ve film için yapılan şarkıları yorumlamasına şapka çıkarıyorum.

***

Evet.. Tekrar etmekte fayda var.. Bu ülkede sinema filmi yapanların, sinemaya cesaret edenlerin kalplerine çiçekler yağsın elbette ve hem yapımcısı hem yönetmeni hem de oyuncusu olduğu Neredesin Firuze için de Ezel Akay, gönlümüzün kahramanı olsun.

Ama... Sıklıkla "kuru gürültü"ye kaçan senaryo için Aşk olsun..

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Yol öyküleri, Siirt notları.. (1)   / 06-03-2004
 Eski kuruşlarınızı çıkarın!   / 29-02-2004
 Bahtı kara Erol Büyükburç!   / 28-02-2004
 Çizgi filmin gücü...   / 22-02-2004
 Haftanın notları...   / 21-02-2004
 Söz Memduh Ün'de!   / 15-02-2004
 Ve Süreyya... Ve Yücel...   / 14-02-2004
 Malta'daki İstanbul!   / 08-02-2004
 Kurban... Ve Abdi Bey...   / 01-02-2004
 Yargıdan kaçılamaz...   / 21-12-2003
MEHMET TEZKAN
Liseler resmen iki yıla indi..
Medyaya küçük bir...
EMRE AKÖZ
'O bizim neşemizdi'
Şanlıurfa Havaalanı'nda Ankara...
UMUR TALU
"Adamım" meselesi biraz tuhaf!
Başbakan'ın,...
Kayıp kız Peggy Türkiye'de mi?
Almanya'da iki yıl önce okula gitmek için evinden çıkan ve bir daha...
Bush-Kerry yarışında "3 yanlış 1 doğru" hesabı
Türkiye'yi de yakından ilgilendiren diğer bir seçim de Amerika'da...
Yıldızların efendisi: 1-0
Yıldızların efendisi: 1-0
G.Birliği, F.Bahçe'yi futbol olarak ezdi ama Hooijdonk'a takıldı.
 
    Ana Sayfa | Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon
Spor | Hava Durumu | Sarı Sayfalar | Günaydın | Bizimcity | Çizerler | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Cumartesi | Aktüel Pazar | Yaşama Dair | Sinema | Hobi
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.