kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Yaşama Dair
    Sinema
    Hobi
    Çizerler
Günaydın
ATV
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Umur Talu @ SABAH
Tel:
0537 660 71 21
Fax:
0212 280 05 51
 

Kusura bakmayın, dilim tutuldu!

Başka şeyler yazmış olsam da haftayı duygulanarak geçirdim. Medyadaki bağımsızlık tutkusuna duygulandım. Gözlerim doldu mu, söyleyemem, ama içim bir tuhaf oldu.
Sonra, kendime baktım; mesleki tepkide ne kadar yaya kalıyordum.
Üzüldüm!
ooo
Başbakan'ın "Kıbrıs'la ilgili haberler ve yazılarda özdenetim ricası" diye tashih ettiği ve genellikle "sansür, otosansür" isteği şeklinde anlaşılan sözlerine verilen, "basın hürdür" tepkisi vesilesiyle oldu bunlar.
Ne kadar hür ve ne kadar gürdü o sesler.
Başka zaman olsa, öfke seline katılmaz mıydım? Bir saniye duraklar mıydım?
Ne olmuştu bana, neden atalete gömülmüştüm?
Ahmet Çakar'ın vuruluşuna da çok üzülmüş, zorbalığın cüretine öfkelenmiştim.
Ama bir dipnotla olsun gıkım çıkmadı.
Neden böylesine sessiz, tepkisiz oluvermiştim birden; her yandan çok kişi esip gürlerken.
Utandım!
ooo
"Metal yorgunluğu" gibi bir şey olmalı bu: "Mental" yorgunluk, akıl tutulması, dil tutulması. Yürek yorgunluğu. Vicdan tutukluğu.
Neden, ama neden?
Önemsememek değil, söyleyecek laf bulamamak ve umursamazlık değil. Bir yorgunluk, bir tutukluk işte!
Galiba şundandı:
Yazacak, ses verecek, en azından kelimelerle müdahale edecek bir imkanınız olmasına rağmen, birden hayretten ağzı açık seyirci pozisyonuna düşüyordunuz.
Bildikleriniz, hatırladıklarınız, unutmadıklarınız, huysuzluklarınız, huzursuzluklarınız; önünüzdeki kıpır kıpır bağımsızlık, özgürlük, hak-hukuk humması karşısında apışıp kalıyor, küçük dilinizi yutturuyordu.
"Basın özgürlüğü, demokrasi, çok seslilik" gibi değerler açısından olgunlaşmamış olduğunu düşünsem de, sanki Tayyip Erdoğan'dan şöyle, delikanlıca bir karşı cevap bekledim:
"Yahu hiç mi sansür yapmadınız, hiç mi otosansür uygulamadınız!"
O bunu söylemedi; ben daha da bitkin düştüm, mesleğim adına artan duyarlılığın yarattığı sevince rağmen, hafızanın, arşivlerin tutsaklığından çıkamadım.
Hepsi, yıllardır hangi haberlerin konulmadığını, hangi ricalarla ya da isteklerle hangi haberlerin verilip hangi manşetlerin atıldığını bilen, nelerin gizlendiğini unutmaması gerekenlerin "basın özgürlüğü" tutkusu karşısında, içim almadı kolektif tepki seline kapılmayı.
Sanki hepimiz bir ikiyüzlülük, bir riyakarlık ordusunun neferleriydik de, oradan sessizce firar etmeye çalışıyordum!
Tam da bir "28 Şubat" haftasında.
Gözümün önümden, çalıştığım çalışmadığım gazetelerde, kimisi şimdi "basın özgürlüğü"ne aşırı titizlenen heyetlerin de marifetiyle, bazen başbakan ricası, bazen asker talebi, bazen reklamveren korkusu, bazen "devletin bekası", bazen menfaat icabı, bazen halkın eğilimleri, inançları, tepkisi endişesiyle sansürlenen, otosansürlenen yahut gazlanan haberler uzun bir filmin hızlı gösterimi gibi geçip gitti.
Başbakan yardımcıları, genelkurmay ikinci başkanları, işadamları, grup şirketleri, cezaevi baskınları, yasaklanan ya da bazı bölgelere sokulmayan küçük gazeteler, gazetecilik yapmaya çalışırken vurulan şöhretsiz gençler, tank ihaleleri, kayınvalideler, içinden isim silinmiş yolsuzluk listeleri, koyulmayan yazılar, kovulan gazeteciler, brifingler, sorulmayan sorular, tek tip manşetler, ele tutuşturulmuş haberler, elden teslim başlıklar, genç muhabirlerin boşlukta kaybolan "Yazdım, ama yayınlamıyorlar" hüsünleri, hasıraltı banka dosyaları vesaire vesaire, birbirine karıştı.
Geçip gitti ve "sansür, otosansür ricası"na öfke selinde dondum kaldım.
Aptallaşmış ve yorulmuş!

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Bir başka kökten dincilik (2)   / 05-03-2004
 Bir başka kökten dincilik   / 04-03-2004
 Töre, linç ve utanmazlık   / 03-03-2004
 Sıradan bir iç tutarlılık meselesi   / 02-03-2004
 Pastoral senfoni   / 01-03-2004
 Kusura bakmayın, dilim tutuldu!   / 29-02-2004
 Bush'un parasıyla demokratlık (2)   / 27-02-2004
 Bush'un parasıyla demokratlık (1)   / 26-02-2004
 Büyük Ortadoğu'da aslan Türkiye   / 25-02-2004
 Sosyal ile Hıristiyan Demokrat   / 24-02-2004
MEHMET TEZKAN
Liseler resmen iki yıla indi..
Medyaya küçük bir...
EMRE AKÖZ
'O bizim neşemizdi'
Şanlıurfa Havaalanı'nda Ankara...
UMUR TALU
"Adamım" meselesi biraz tuhaf!
Başbakan'ın,...
Kayıp kız Peggy Türkiye'de mi?
Almanya'da iki yıl önce okula gitmek için evinden çıkan ve bir daha...
Bush-Kerry yarışında "3 yanlış 1 doğru" hesabı
Türkiye'yi de yakından ilgilendiren diğer bir seçim de Amerika'da...
Yıldızların efendisi: 1-0
Yıldızların efendisi: 1-0
G.Birliği, F.Bahçe'yi futbol olarak ezdi ama Hooijdonk'a takıldı.
 
    Ana Sayfa | Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon
Spor | Hava Durumu | Sarı Sayfalar | Günaydın | Bizimcity | Çizerler | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Cumartesi | Aktüel Pazar | Yaşama Dair | Sinema | Hobi
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.