kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Ana Sayfa
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
  » Aktüel Pazar
    Yaşama Dair
    Sinema
    Hobi
Bizimcity
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Erivan'da yoksullar kültürle doyabiliyor
Erivan'da yoksullar kültürle doyabiliyor

Ermenistan liberal ekonomiye geçişin sancılarını derin bir yoksullukla yaşıyor. Ancak öyle bir eğitim ve kültür var ki neredeyse yoksulluğu kimse umursamıyor
Başkent Erivan sokaklarında görkemli binalar, tarihi heykeller ve lüks otomobillerin yarattığı tuhaf bir karmaşa var

Üç bin yıllık bir şehirde neden söz edilir? Ermenistan'ın başkenti Erivan'da her sabah neredeyse tek bir şeyden söz ediliyor: Şehre 60-70 kilometre mesafedeki Ararat. Yani Ağrı Dağı. Erivanlılar "Sis ve Masis" diye insan ismiyle andıkları Büyük ve Küçük Ağrı için "Ararat bu gün hüzünlü, yüzünü göstermedi" ya da "Ararat bugün çok neşeli" gibi eğretilemeleri birbirleriyle paylaşıyorlar. Havanın bulutsuz olduğu nadir günlerde bütün çıplaklığı ile görünen Ağrı, şarkılarda sık sık "Ararat'ı göreyim öyle öleyim"gibi nakaratlarla anılıyor. Bunu sorduğumuz 22 yaşındaki Erivanlı bir genç "Çünkü Ararat bizim geçmişimiz" diyor. Bu kısa yanıtta din, politika ve tarih birlikte gizleniyor. Geçmişte Paganların hüküm sürdüğü Erivan yani "Yeni Şehir" 20 kilometreye 10 kilometre büyüklüğünde bir şehir. Görkemli binalarla çevrelenmiş Cumhuriyet Meydanı'nın merkezini oluşturduğu büyük bir daire ve bu daireyi birbirine bağlayan dörder şeritli devasa caddeler Sovyet döneminin "planlı" düzenini yaşatıyor. Pembe renkli taş binalar ise Ermeniler'in sanata düşkünlüğünün kalıcı bir görüntüsü. Tıpkı şehrin hemen her meydanını süsleyen heykeller gibi. Yoksulluk ve zenginlik insanı hayrete düşürecek kadar iç içe. Alt üst olmuş ekonomide yeni zenginlik sokaklarda son model Hummer'lar, Mercedes'ler ve BMW'lerle birlikte gövde gösterisi yapıyor. Bunlara karşı Rolls Royce'u andıran hatlarıyla Rus Volga otomobilleri 60'lı yıllardan kalma "tüplü" yolcu otobüsleri ve muhtemelen Dünya Savaşı'nı görmüş kamyonlar komünizmin hayaletini gezdiriyor. En lüks caddelerden içeriye, sokaklara girdiğinizde, daha on metre bile yürümeden tuvaleti dışarıda bir gecekondu ya da yıkık dökük binalarla karşılaşmak mümkün. Dilenen kadınlar sık sık yolunuzu kesiyor. Ve bir sürpriz, adıyla sanıyla "çiğ börek" büfelerde taze taze kızarıyor. Başka sürprizler de var: "Boynuzları olan" eski bir dostla da göz göze geliyoruz; troleybüsler burada hala sokaklarda. Ancak emekliler dışında hiç kimse itibar etmiyor, herkes sokakları saran bildiğimiz minibüslerle seyahat etmeyi tercih ediyor.

PLAKA ÖNEMLİ
Ortalama aylık kazancın 50 dolar civarında olduğu, dereceli memurların bile ancak 100 dolar civarında maaş aldığı Ermenistan'da zenginlik "özelleştirmeyle" geliyor. Parası hayli istikrarlı, beş yıldan beri 1 dolar 565 Dram. Şimdiden Batılı markalar büyük dükkanlarla sokaklardaki yerini alırken lüks otomobillerin plakaları ekonomiyi anlamak için önemli bir anahtar. Hükümete yakın, deyim yerindeyse "torpilli" işadamları 22-2222, ya da 11-1111 gibi kolay plakalara sahip. Bu ilişki özelleştirmeyle yaratılan zenginliği de açıklıyor. Örneğin hala konuşulan bir özelleştirme hikayesi yüz yıldan daha fazla geçmişe sahip konyak fabrikası. Ne kadara satıldığı bilinmiyor, kulaklarda bir 30 milyon dolar sözü var ama fabrikanın bodrumunda ortaya çıkan 100 yıllık binlerce şişe ve paha biçilemeyen meşe fıçılar fabrikanın ucuza gittiğini düşündürüyor.

BANGLADEŞ GETTOSU
Şehrin kuzeyinde, tepeye kurulmuş büyük bir mahalle "Hollywood" diye anılıyor. Çünkü yan yana devasa villalar benzerlerine ancak Hollywood'a rastlanabilecek büyüklük ve zenginlikte. Tersi de söz konusu.. Erivan'ın 10 kilometre kadar dışındaki binlerce bloktan oluşan toplu konutların halk arasındaki adı "Bangladeş". Bunlar şehre uzak, yoksul ve harap apartman daireleri. Erivan'da yoksulluk sefalete dönüşmüyor, sadece gelip geçici bir sıkıntı olarak algılanıyor. Bunda 3 milyon nüfuslu şehrin sahip olduğu irili ufaklı 70 fakültenin payı büyük. İçlerinde çip üreten enstitüleri barındırıyor ve dünyaca ünlü Hintli yazılımcıları yetiştiriyorlar. En pahalısı yılda bin 200 dolar. Rusça, Ermenice ve sınırlı da olsa İngilizce eğitim veriliyor. Eğitim gerçekten şaşırtıcı; hemen her evde mutlaka bir piyano, ortalamanın üzerinde bir kitaplık var. Opera binasında hafta sonu konserlerine bilet bulmak güç. Operanın hemen yanındaki parkta ressamlar, her pazar sergi açıyor. Kültür her yerde; otelin lobisinde klasik parçalar çalan piyanistin yanına yaklaşıp "istek" yapan otel temizlikçisi ve isteği büyük bir zevkle çalan piyanist kimseyi şaşırtmıyor. Geleneksel müzikler çalan bir restoranda, arada "şiir" okunuyor. Hem de öyle harcıalem şiirler değil; 18. yüzyılın klasik şairi Sayat Nova'nın şiirleri. Alt üst olmuş ekonominin mucizeleri her yerde. Marketlerde 230 Drama yani 50 cent'e satılan bira lüks restoranlarda bile 500 Dramı aşmıyor. Mini etekli kızların servis yaptığı lüks bir restoranda karanlık gözlüklü işadamları ve bakanlara komşu olarak her çeşidin tadına bakıp "Dükkanı mı yedik?" duygusuna kapılmadan 10 dolarlık hesapla kalkmak mümkün. Gece alemleri de kaostan payını alıyor; striptiz kulübüne giriş 10 dolar, bağıra bağıra şarkı söylerken masanın üzerine dizdiği bir dolarlık banknotları Rus kızların külotlarına sıkıştıran adamlar hiç de garip karşılanmıyor. Bu ucuzluk karşısında "Birkaç bin dolara şehrin yarısını satın alırım" duygusu yanıltıcı. Şehir içinde küçük bir dairenin bile kirası 200 dolardan başlarken, evler için pazarlıklar 50 bin dolardan açılıyor.

MALUM MESELE!
Akıcı bir Azericeyle konuşan insanlarla karşılaşınca şaşırmamak gerekiyor. Bunlar Bakü'de doğup büyüyen ve Karabağ Savaşı'ndan sonra Erivan'a göçen Ermeniler. Türk olduğunuzu anladıklarında "Hoşgelmişsen" diyorlar. Türk olmanız hemen hiç de düşmanca karşılanmıyor. Tersine bir ilgi ve dostlukla konuşuyorlar. Sohbet malum "Jenosit" konusuna geldiğinde bu Ermeniler'in tamamı için "tartışılmaz" bir vaka. Türkler'in neden bunu kabul etmediklerini anlamıyorlar! Fakat bunu tarihe ait bir şey olarak görüyor ve Türkiye'nin sınırı kapamasını, ticareti yasaklamasını da anlamıyorlar. Ticaret kağıt üzerinde engellense de malların önemli bir bölümü Gürcistan üzerinden yine Türkiye'den geliyor. Haftada 4 kez Erivan-İstanbul arasında yapılan uçak seferleri de bu yoğun ticaretin bir başka göstergesi.

Cengiz Erdinç

DİĞER GÜNCEL HABERLERİ
 Ses Tiyatrosu konserlerle şenleniyor
 Piyanist'in şefi Türkiye'de
 Tezgah açmaya ciple gidiyor
 İstanbul canlı bir şenliktir
 Akdeniz mutfağından bir yıldız
 Birileri aforoz edilecekse bunlar porno tacirleri olmalı
 Annemin tepkisinden korktum
 İçinden kanallar geçen bir şehir
 Şehrin 'kalbi' bu fotoğraflarda atıyor
 Queen'le birlikte uzayın seslerini yorumlayacak
 Soğuk ama iklim değişmedi
 İtalyan menüleri 'pasta'sız olmaz
 Troya yapımcı arıyor
 Aşık olmak kendini cesur hissettirir
 Ah Linda ah...
 İtalyan yemekleri kursu
 Brezilya'nın son gözdesi
 Kısa...kısa...kısa...
 Lunapark gibi telefon
    Aktüel Pazar Yazarlar
  » Güncel
    Hobi
    Röportaj
    Gurme
    İyi Yaşa
BALÇİÇEK PAMİR
Sessizce eğleniyoruz.
Kazanmak, kaybetmek gibi bir...
MEHMET ALTAN
Tarihe cinsiyet açısından bakmak...
Devletleri uluslar...
ÖNCEL ÖZİÇER
Darılmaca yok
Aman, her şey bir tarafa, ortada...
TURGAY NOYAN
Karadeniz'de gemilerim battı
Çok üzgünüm. Çünkü...
MEHMET BARLAS
İstanbul böylesi bir felaket görmemişti
Güzel bir filmin...
REFİK DURBAŞ
Faydası vardı: Çıngırak
Paul Auster'in...
 
    Ana Sayfa | Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon
Spor | Hava Durumu | Günaydın | Bizimcity | Sizinkiler | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin Sağlık | Cumartesi | Aktüel Pazar | Yaşama Dair | Sinema | Hobi
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.