kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Ana Sayfa
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Yaşama Dair
    Sinema
    Hobi
Günaydın
ATV
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Omer Lutfi Mete @ SABAH
 

Yeni Vizontele'lere yerel gasp

SİYASİ hay-huy içinde ış' olmaktan sakındığım bir vukuatı var: Yılmaz Erdoğan'ın Tuuba' ile yakaladığı gişe başarısı..
Henüz göremediğim için film üstüne fikir beyan etmeye kalkışacak değilim.
Şimdilik yankıları izliyorum. Özellikle de gişe başarısının yaratabileceği rüzgarı değerlendirmeye çalışıyorum.
Muhakkak ki Erdoğan'ı kıskananlar, çekemeyenler, taklit etmeyi hayal edenler, onunla gurur' duyanlar, ona ideolojik olarak sinirlenenler var.. Ama öyle veya böyle; adamı' olup da bu başarıda kendisi için de bir niteliği görmeyen yok. Yerli bir yapımın seyirciyi coşturması, hangi düşüncede olursa olsun bu ülkedeki her sinema adamına yarar sağlayacak bir gelişmedir. Kaldı ki, sanatta kıskançlık da yaratıcılığı kamçılayabilecek bir etken olabilir.
Erdoğan'ın bu gişe başarısının ardındaki dinamikleri doğru okumak ünyaya bir şeyler anlatabilen' bir yerli sinema sektörü oluşturmak açısından önemli.
Bu örnekte Yılmaz Erdoğan'ın müthiş bir yetenek olduğu biliniyor.
Özellikle yazar ve oyuncu yanı ile defalarca şarı'yı yakalamış, bu açıdan fazlasıyla tatmin olmuş bir sanat adamıdır. Ama sinemada gişe başarısı için bu müthiş yetenek her zaman yeterli olmaz. Bu başarının ardında, birinci sınıf bir ımcı' kimliği ile de Erdoğan'ı görmemiz gerekir.
Esasen, altını çizmek istediğim de budur.
Lafla film gemisi yürümüyor
Erdoğan önce bu iş için hatırı sayılır bir sermayeyi ortaya koymuş, nasıl harcayacağını planlamış, mesai arkadaşlarının emeklerine hak ettiği karşılığı öngörmüş; bir filmin üretim sürecinde halk tarafından merakla beklenir hale gelmesini sağlayacak her türlü tanıtım çabasını sergilemiş, kısacası sektörün gerektirdiği bütün unsurları hakkıyla gözeten parlak bir girişimci örneği oluşturmuştur.
Benzeri gişe başarılarını yakalamak isteyenler, Erdoğan'ı önce buradan örnek almalı, yeterli sermayeyi oluşturarak işe koyulmalıdır.
Bu ülkede Yılmaz Erdoğan gibi başka yetenekli insanlar da elbette vardır.
Belki birçok sinema adamının elinde hazır sıkı projeler de bulunmaktadır.
Kağıt üzerindeki böyle tasarıları ürk ordusu seferde düzülür' mantığı ile gerçekleştirmeye çalışmak yerine önce Yılmaz Erdoğan gibi sermayeyi denkleştirmek şart.
Oysa her yetenekli sinema adamının, Erdoğan gibi bu sanat'a harcayacak birikime ulaşması beklenemez. Ayrıca Türkiye, sinema yapmak için kredi kullanmayı mümkün kılan bir ekonomik istikrara ve kültüre sahip de değil.
Böyle olduğu için çağın sanatı sinema adına devlet eliyle adil ve makul bir teşvik mekanizmasının geliştirilmesi, zorunlu bir kültür yatırımıdır. Aksi halde tek tük sinema eseri ile mevsimler dolanır, özellikle yeni yeteneklerin yeni deneyleri için elverişli bir zemin oluşmaz.
ve ınma' için
Aslında bu niyetle oluşturulmuş bir düzenek var.
Sektördeki insanların iyi bildiği üzere, Türkiye sinemalarında gösterilen yerli yabancı bütün filmlerin sinema biletlerine %10 oranında vergi (rüsum) uygulanmaktadır. Bu vergi yerel yönetimler tarafından toplanmakta ve %25'i belediye geliri olarak kullanılmaktadır. 2464 Sayılı Belediye Gelirleri Kanununa eklenen bir madde ile Belediyeler 2002 yılından başlayarak film gösterimlerinden alınan vergi gelirlerinin %75'ini bir ay sonra Kültür Bakanlığı Merkez Saymanlığı'na yatırmakla sorumlu tutulmuşlardır.
Bakanlık tarafından Türk Sinemasının desteklenmesi amacıyla kullanılan bu vergi gelirleri -Beyoğlu ve Şişli hariç- belediyeler tarafından resmen gasp edilmektedir.
İki yıldır yapılan uygulama başarısızlıkla sonuçlanmıştır.
Belediyeler yasadaki sorumluluklarını ihmal edip ellerine geçen ıcak para'yı başka yatırımlarında kullanmaktadırlar.
Oysa bu para Türk sinemasının üretim, tanıtım, eğitim ve diğer sosyal destek politikaları için gereklidir.
Söz konusu verginin yüzde 75'ini, doğrudan Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın tahsil etmesi sağlanmalıdır.
Sorun; Adalet ve Kalkınma Partisi'nin, ismini oluşturan kavramlar açısından samimiyetini sergileyebileceği bir alan..
Sinemanın kalkınması için adalet lütfen.
Bu gasp belediyeleri ihya etmeye yetmez ama sinemayı canlandırabilir.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Karaca; imparatorluk çocuğu   / 09-02-2004
 Parti ve cemaat kibri   / 07-02-2004
 'Üniforma ile namaz'   / 06-02-2004
 Şeytan'a Taşlanmak   / 05-02-2004
 Büyüklere bayram hediyesi   / 02-02-2004
 Yeni Vizontele'lere yerel gasp   / 31-01-2004
 Abdülhamit'lik bir zaman   / 30-01-2004
 CHP mi daha 'ulusçu', SHP mi?   / 29-01-2004
 Türk'ün Türk'e -aleyhte- propagandası   / 26-01-2004
 Türkiye AB'ye ne kadar yakın?   / 24-01-2004
ERDAL ŞAFAK
Güzel haber
Soğuk Savaş sonrası dünyaya iki süper güç...
SAVAŞ AY
Edip Akbayram'a tokat gibi!..
CEM Karaca'nın peşi sıra...
ÖMER LÜTFİ METE
Aslan ile borazan
KIBRIS'IN satıldığını (!) haykırıp...
MEHMET TEZKAN
Zirveyi biz istedik biz kaytarıyoruz..
Senaryo...
UMUR TALU
Bir parçan, bir parçan daha kopar
Hala yaşıyorsak, ölümü...
United States of Cyprus için büyük gün
Diplomatik kaynaklar, Denktaş'ın "Birleşik Kıbrıs Devleti"nde...
Rumlar'ın AB üyeliği "askıya alınabilir"
AVRUPA Birliği de Kıbrıs müzakerelerine kilitlendi. New...
Gurbet öyle acı ki
Gurbet öyle acı ki
Özel hayatları hep eleştirilen G.Saraylı Ümit Karan ve Volkan, yine...
 
    Ana Sayfa | Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon
Spor | Hava Durumu | Günaydın | Bizimcity | Sizinkiler | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin Sağlık | Cumartesi | Aktüel Pazar | Yaşama Dair | Sinema | Hobi
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.