kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Ana Sayfa
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Yaşama Dair
    Sinema
    Hobi
Günaydın
ATV
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Omer Lutfi Mete @ SABAH
 

Türkiye AB'ye ne kadar yakın?

Birkaç aydan beri AB derinliklerinde Türkiye'nin üyeliği açısından farklı bir akımın dolaşmaya başladığını kestirebiliyorum. Bu, dışımızdaki ilgililerin bize yönelik iyimser beyanlarından çok daha anlamlı ama henüz -en azından benim için- şaşırtıcı bir gelişme! AB'nin bizi on yıldan önce almayı aklından geçirmediğine ve en çok 'özel konum'lu bir ortak olarak benimseyebileceğine inandığım için bu 'sıcak akım'ı çözümlemem zor. Eğer bu gelişme gerçekse, bir yorumcu olarak sadece iki şey yapabilirim: - Keyifli bir şekilde yanıldığımı itiraf etmek.. (Keyifli; çünkü hep, 'Keşke üyeliğe kabul etseler ama buna ihtimal vermiyorum' demiştim.) - Yine samimi bir kanaatle, bu iyimser havanın da yanıltıcı olduğunu kanıtlayan açıklamalar yapmak.. Ne var ki, okuyabildiğim 'derin sızıntı'lar, AB içindeki Türkiye lehine yeni eğilimin -hiç değilse şu an için- pek zayıf olmadığını gösteriyor. Öyleyse şu an için, düne kadarki kestirmelerimde yanıldığımı itiraf etmek durumundayım. Bu vadide rüzgarların her an değişebileceğini hesaba kattığım, sözgelimi Kıbrıs yüzünden AB derinliklerindeki 'sıcak akım'ın sönme ihtimalini hatırda tuttuğum halde 'yanılgı itirafı'ndan yüksünmüyorum.

Birliğin geleceği Türkiye
AB konusunda durduğum yer, hiçbir zaman 'karşıtlık' olmamıştı. Tam üyeliği; 'cennete girmek' saydığım için değil, aksi takdirde ABD'nin 'en stratejik eyaleti' olarak kalacağımız için benimsemekteyim. Bu arada ABD tarafından bizim AB üyeliğimize verildiği farz edilen desteğin beni nakzeder gibi görünmesi ise hiç sorun değil. Bir kere o destek samimi olmayabilir.. Samimi olsa bile, AB derinliklerini kızdıran ve ters tepen bir hesaba dayalı bulunabilir. Esasen AB'deki yeni 'sıcak akım'ın ifade edebileceği anlamlı değişimin gerekçesini de ABD şahinliğinin küresel tasarılarıyla açıklamak mümkün. Irak savaşı Avrupa'nın Türkiye'ye yaklaşımında yavaş ve derin bir farklılaşmanın temellerini atmış görünüyor. Küresel şahinliğin Irak'tan sonra Suriye ve İran'ı kotarma hesabını bozabilecek tek dinamiğin, AB üyesi bir Türkiye olacağını baştan beri kestirebilen Batı Avrupa'lı strateji uzmanları sözünü ettiğim 'sıcak akım'da önemli bir etken.. Nitekim, bazı 'gizli stratejik rapor'larla ilgili sızıntılar, Batı Avrupa Ordusu ile ilgili şartlanmaların da gevşediğini düşündürtüyor. Kendi 'savunma gücü'ne NATO üyesi Türkiye'nin katılmamasını önce reddeden, ille olacaksa ancak 'paralı asker' düzeyinde yer almasını isteyen ve nihayet karar mekanizmalarında simgesel varlığımıza rıza gösteren Avrupa şimdi farklı açılımları tartışabiliyor..

Top bizim ayağımızda değil
Açıkçası; ABD patronluğundaki NATO'yu - hiç değilse başlangıçta- 'terk etmeden dengelemek' için AB üyesi bir Türkiye'den daha kestirme yol yok. Onlar için sorun, Türkiye'nin askeri gücünden daha özel şartlarda yararlanmanın bedeli: "Bu, 70 milyonluk bir ülkeyi hazmetmenin maliyetine değer mi?" ABD'nin Avrasya'dan ve Ortadoğu'dan Avrupa'yı çembere almasını derin bir kaygıyla izleyenlere göre bu maliyet göze alınmalı.. Buna karşılık Türkiye muhaliflerinin eski gerekçelerini hala kararlılıkla savunmaya devam edeceklerinde de şüphe yok. Kimine göre bu gerekçelerin en önemlisi İslam'dır, kimine göre Türkiye'nin her durumda ABD adına bir 'Truva Atı' olarak AB içinde konuşlanacağıdır. Türkiye 'ev ödevleri'ni ne kadar başarıyla gerçekleştirirse gerçekleştirsin, üyelik hedefine ulaşması hala yaptıkları ve yapacaklarıyla ilgili değil.. İş, Avrupa'nın derinliklerindeki 'tek kutuplu dünya karşıtları'nın etkinliğine bağlı. AB maceramızda şu günü farklı kılan, bin kahırla yaşadığımız Irak savaşı.. Düne kadar 'AB üyesi Türkiye' ihtimalinden ürperen pek çok Avrupalı, ABD şahinliğinin yarattığı ürküntü ile Ankara'ya derin gülücükler yolluyor. Öyle iğrenç bir savaştan böyle bir barış.. Olur mu olur? Tarih cilveler okyanusu..

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Karaca; imparatorluk çocuğu   / 09-02-2004
 Parti ve cemaat kibri   / 07-02-2004
 'Üniforma ile namaz'   / 06-02-2004
 Şeytan'a Taşlanmak   / 05-02-2004
 Büyüklere bayram hediyesi   / 02-02-2004
 Yeni Vizontele'lere yerel gasp   / 31-01-2004
 Abdülhamit'lik bir zaman   / 30-01-2004
 CHP mi daha 'ulusçu', SHP mi?   / 29-01-2004
 Türk'ün Türk'e -aleyhte- propagandası   / 26-01-2004
 Türkiye AB'ye ne kadar yakın?   / 24-01-2004
ERDAL ŞAFAK
Güzel haber
Soğuk Savaş sonrası dünyaya iki süper güç...
SAVAŞ AY
Edip Akbayram'a tokat gibi!..
CEM Karaca'nın peşi sıra...
ÖMER LÜTFİ METE
Aslan ile borazan
KIBRIS'IN satıldığını (!) haykırıp...
MEHMET TEZKAN
Zirveyi biz istedik biz kaytarıyoruz..
Senaryo...
UMUR TALU
Bir parçan, bir parçan daha kopar
Hala yaşıyorsak, ölümü...
United States of Cyprus için büyük gün
Diplomatik kaynaklar, Denktaş'ın "Birleşik Kıbrıs Devleti"nde...
Rumlar'ın AB üyeliği "askıya alınabilir"
AVRUPA Birliği de Kıbrıs müzakerelerine kilitlendi. New...
Gurbet öyle acı ki
Gurbet öyle acı ki
Özel hayatları hep eleştirilen G.Saraylı Ümit Karan ve Volkan, yine...
 
    Ana Sayfa | Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon
Spor | Hava Durumu | Günaydın | Bizimcity | Sizinkiler | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin Sağlık | Cumartesi | Aktüel Pazar | Yaşama Dair | Sinema | Hobi
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.