kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Ana Sayfa
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
Günaydın
ATV
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Omer Lutfi Mete @ SABAH
 

Başbakan ve 'müşterek bahis'

Yılın 'müşterek bahis' vakası, iktidarın İstanbul'a kimi aday yapacağıdır. Nedendir bilinmez Başbakan, yükselişini sağlayan maceranın beşiği için böyle bir yarışın yaşanmasını istemiş bulunuyor.
Sadece parti içi demokrasi adına böyle uygun gördüğünü de düşünebilirsiniz, karmaşık bir deney peşinde olduğunu da.. Kanaatimce İstanbul için böyle bir müşterek bahis oluşması tek bir hesaba dayanmıyor. Öyle hissediyorum ki Başbakan 'sınav içinde sınav' açarak, epey uzun olacağına inandığı siyasi yolculuğunda, sadece ikbal demlerinin değil, zor zamanların da adamlarını arıyor.
Sanki şöyle diyor:
"Özgürce yarışın.. İstanbul'da öne çıkmak için tasarılarınız ve vizyonlarınızla vuruşun.. Bu arada birbirinizi geçmek için dilediğiniz araçları kullanın.. Partimiz zaten mutlak favori ve tek tek hiçbirinize mahkum değil!.. Ben nasılsa teşkilatımla beraber en uygun adayı seçebileceğimi biliyorum.. Bu da hiç zor olmayacak.. Zor olan, hanginize başka zamanlarda ve başka alanlarda güvenip güvenemeyeceğime karar vermemdir.. Asıl sınav da bu.. Birbirinizi geçmek için kullandığınız araçlar ve aracılar da, sizin uzun vadeli güvenilirliğiniz bakımından karar vermemi kolaylaştıracak turnusol kağıtları olacaktır. Hodri meydan!"
Böyle zannediyorum. Onun için de oynanan müşterek bahiste bir köşe yazarı olarak 'araç' durumuna düşmemenin yolunu bulmaya çalışıyorum..

Herkes eşit, kim daha emin?
Oysa bir İstanbullu olarak elbette ben de kentimden sorumluyum ve gönlümde bir aday var. Üstelik, kişisel çıkar hesabı gütmeden fikir beyan edebilecek biri olduğuma Başbakan'ın da inanacağından eminim. (Şüphesiz bundan 'emin' olan yazıp çizici sadece ben değilim. Bu müşterek bahiste adaylardan biri lehine veya aleyhine vaziyet alan herkesin kendini benim kadar emin sayması doğal ve geçerlidir.)
Öyleyse bu araç olma kaygısı neden?
Yoksa ben de, başbakanın açtığını sandığım bu 'sınav içinde sınav'dan yüzümün akıyla çıkıp onun yol arkadaşları arasına katılmak mı istiyorum?

Elbette hayır! Tek kaygım eleştirmenlik iffetimi korumak. Burada, başkalarının aynı iffeti gözetmediği yolunda bir gönderme yok. Hem zaten, tartıştığımız bu müşterek bahiste hangi zeki köşe yazarı başbakanı dolduruşa getirebileceğini düşünür de kendini özel amaçlı araç konumuna indirir? Tabii ki bu yarıştakilerden birine meylini veya itirazını belirten her yorumcu kendinden emindir. Hatta görüş beyan etmede fazlasıyla atak davrananlar herhalde benden daha emindirler.

Öyleyse, ben de kendimden emin olduğuma göre neden bu bahiste dilimi kızgın sac üstünde kelime toplar gibi kullanıyorum?

- Başbakanı etkileme hevesi içinde görünme ihtimalini kendime yediremediğim için mi? - Yoksa gönlümden geçen aday tarafından duygusal olarak etkilenmiş görünmekten sakındığım için mi? - Yahut, İstanbul adına iktidar partisi ile fazla içli dışlı görünmeyi konumum, durumum, yarınım ve benzeri kayıtlarım için mahzurlu saydığımdan mı?
Bu üç sorudan hiçbiri tamamen geçersiz değil.

Pul ya da İstanbul aşkı
Lakin asıl kaygı, eleştirmen olarak yaptığınıza inandığınız kamu hizmeti açısından iffetinizi koruyup koruyamamak, bu kutsal emeğe 'yandaş dürtüsü' bulaştırıp bulaştırmamaktır.

Elbette bütün titizliğinize rağmen kantarın topuzunu kaçırmaktan, duygusal yaklaşmaktan, ayrıca samimiyetinize rağmen eleştiride haksız olmaktan münezzeh değilsiniz.. Ama asıl olan hakkınızdaki genel kanaattir. Gerçekten titiz iseniz, gözettiğiniz duyarlılıktan şaştığınız anlar hoş görülür, hasbi bir kişilik sahibi olduğunuza ilişkin itimat sürer. Yok eğer eleştirmen olarak çok sık duygusal yaklaşırsanız bir müddet sonra tenkitleriniz sadece yergi, tavsiyeleriniz de tuzak haline gelir, artık en isabetli sözünüz bile hayra yorulmaz.

Ne var ki, bu müşterek bahiste çok kimseden daha talihliyim. Bir kere sınav içinde sınava ne hevesli, ne de muhatabım.
İkincisi ve daha da önemlisi gönlümdeki adayla ilgili hiçbir risk olmaması. Onun için tavrım açık:
Veysel Eroğlu..
Mevcutlar içinde eleştirilecek yanı en az olanı. Başbakan'ın da gönlünde onun olduğunu seziyorum. Gerçi sevgili Ahmet Hakan'ın haberciliğine çok güvenirim ama sezgilerimi daha bağlayıcı bulurum..
En doğrusunu Allah bilir..

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Yeni Vizontele'lere yerel gasp   / 31-01-2004
 Abdülhamit'lik bir zaman   / 30-01-2004
 CHP mi daha 'ulusçu', SHP mi?   / 29-01-2004
 Türk'ün Türk'e -aleyhte- propagandası   / 26-01-2004
 Türkiye AB'ye ne kadar yakın?   / 24-01-2004
 İktidarla içli-dışlı eleştiri   / 23-01-2004
 Erdoğan üstüne takiye   / 22-01-2004
 Bilgin ahlakı ve YÖK   / 19-01-2004
 Dinlerarası takiye   / 17-01-2004
 Başbakan ve 'müşterek bahis'   / 16-01-2004
SAVAŞ AY
Vizontele Tuuba kusursuz kadı kızı mı?
Vizontele Tuuba...
ÖMER LÜTFİ METE
Büyüklere bayram hediyesi
Bayramda sevinmek sadece...
REFİK DURBAŞ
Çocukların dostu medya
Günlük gazetelerde ve TV...
UMUR TALU
Tarlanızdaki filler!
İnci Döndaş, yanda bir dünya...
EMRE AKÖZ
'Bir ses var içimde: Pat!'
Psikolog David Rosenhan,...
İntihar bombacıları Kürt partilerini hedef aldı
Irak'taki intihar eylemleri ilk kez Kürt partilerini hedef aldı.
İran'da 117 vekil istifa etti
İRAN'DA bu ayın sonunda yapılacak yerel seçim öncesi...
Fener'de aşk meyvesi 3-1
Fener'de aşk meyvesi 3-1
Ümit Özat perdeyi açtı. Van Hooijdonk ikiledi. Fatih Trabzon'a ümit...
 
    Ana Sayfa | Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon
Spor | Hava Durumu | Günaydın | Bizimcity | Sizinkiler | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.