Öncekigece bir yerel Türkmen cephesi yetkilisinin öldürülmesi ardından Erbil'de KDP ve KYP merkezlerine yapılan intihar saldırıları muhakkak ki önemli gelişmelerdir. Başbakan Erdoğan'ın Amerika ziyaretinin hemen ardından gelmesi nedeniyle özellikle Türkmen cephesi yöneticisinin ölümüne spekülatif bir şekilde bakmak mümkün olabilir.
Washington'a yapılan ziyarette Türkiye'nin Bush yönetiminden Kürtlerin bazı siyasi isteklerine ve özellikle Kerkük'le ilgili taleplerine karşılık verilmeyeceği mesajı alınmıştı. Dolayısıyla böylesi bir öldürmeyle Kürtler'in Türkiye'ye ve Amerika'ya kendilerince bir uyarıda bulunmak istedikleri düşünülebilir.
Ancak olayla ilgili detaylar bilinmeden bu tür bir spekülasyonu çok fazla derinleştirmenin de bir anlamı yok. KDP ve KYP merkezlerine yapılan ve yüzden fazla insanın ölümüne sebep olan intihar saldırılarına gelince bunların belli bir modele uygun olduğu görülüyor.
Eylemler eş anlı olarak düzenlenmiş. İntihar saldırısı olduğu biliniyor, bunlar genelde İslamcı ya da değil Araplar tarafından yapılmış bir eylem ihtimalini gündeme getiriyor. Böyle bir durumda Irak'taki istikrarsızlığın Kuzeye doğru kaymakta olduğunu Türkmenler ve Türkiye bir yana Araplar ve Kürtler arasında sert bir mücadelenin başlamakta olduğunu söylemek mümkün.
Elde yeterince bilgi olmadığı için bu yapılan eylemlerde tıpkı Aralık sonundaki gösterilerde olduğu gibi Mukteda El Sadr'ın bir parmağı olup olmadığı belli değil. Benzer şekilde laik yönetime sahip Kürtler'e karşı İslamcı bir saldırı niteliği taşıyıp taşımadığı da açık değil. Bu aşamada belki söylenebilecek tek şey Irak'ta direnişin değilse bile iç savaş koşullarının yaygınlaştığıdır.