kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Ana Sayfa
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
Günaydın
ATV
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Ergun Babahan @ SABAH
 

Terör, ekonomi ve Kur’an kursları

Türkiye bu coğrafyanın bir parçası olarak topraklarında köktendinci militan yetişmesini önlemekle yükümlüdür. Bunun bir ayağı polisiye önlemlerdir ve nisbeten mücadelesi daha kolaydır. İkinci ayağı ise ekonomi ve eğitimle ilgilidir. Ekonomide canlanma yaratıp yeni iş alanları açamadığınız sürece, bu toprakların da mutsuzluk, öfke ve terör üretmesi kaçınılmazdır.

Bush'un Irak takıntısı, terörü sonunda Türkiye topraklarına kadar taşıdı. İslami coğrafyadan kaynaklanan şiddet hareketlerini, nedenlerini araştırıp tartışmadan, askeri güçle bastırmak amacıyla yola çıkan Başkan Bush, kısa sürede tam bir demokrasi havarisi kesildi. Bush şimdi, Ortadoğu'da demokrasinin yerleşip yeşermesiyle dünyanın huzura ereceğini savunuyor. Başkan Bush, Amerika'nın Soğuk Savaş döneminde kayıtsız şartsız destek olduğu yönetimleri dönüştürmeyi amaçlıyor. Bu yetecek mi derseniz, zor görünüyor. Çünkü bu coğrafyadan kaynaklanan terör hareketleri, kendi yönetimlerinden çok Batı rejimini hedef alıyor. Batı'nın bu coğrafya karşısındaki tavrı değişmeden, Filistin sorununa vicdanları tatmin edici bir çözüm bulunmadan terörü besleyen öfkenin önlenmesi çok mümkün görülmüyor. Çevreye karşı hiçbir duyarlılığı bulunmayan, dünyada kendi başına hareket etmeyi tercih eden bir yönetimin Ortadoğu'ya demokrasi getirme iddiası elbette çok inandırıcı gelmiyor. Bölgeye demokrasi getireceğini söyleyen bir yönetimin Irak kasabalarını İsrail işgali altındaki Filistin topraklarına çevirmesi, amacının daha fazla sorgulanır hale gelmesine yol açıyor. Ama burası bizim coğrafyamız. Amerika'nın burada başarılı olması, bizim geleceğimizi daha yakından ilgilendiriyor. Sonuçta bombalar artık gelip İstanbul sokaklarında patlıyor. Burada Türkiye'ye özel bir görev düşüyor. İlk yapılması gereken, bu terörü doğru tanımlamaktır. Bu terör dinci terördür tanımı doğru ama eksik bir tanımdır. Bu köktendinci bir terördür ve İslam coğrafyasından beslenmektedir. Türkiye bu coğrafyanın bir parçası olarak topraklarında köktendinci militan yetişmesini önlemekle yükümlüdür. Bunun bir ayağı polisiye önlemlerdir ve nisbeten mücadelesi daha kolaydır. Afganistan, Çeçenistan, Bosna gibi yerlerde savaşmış, bu bölgede eğitim almış kişileri yakın takibe alarak, istihbarat ağını güçlendirerek muhtemel eylemleri önleme şansını yükseltebilirsiniz. İkinci ayağı ise ekonomi ve eğitimle ilgili. Ekonomide canlanma yaratıp yeni iş alanları açamadığınız sürece, bu toprakların da mutsuzluk, öfke ve terör üretmesi kaçınılmazdır. Bu topraklarda doğan herkese insanca yaşam koşulları sağlamazsanız, çocuklarınız İstanbul sokaklarında mendil satıp araba camı temizlerse terörün önüne kolaylıkla geçemezsiniz. Çünkü böylesi bir ortam bugün köktendinci teröre, yarın faşist teröre, bir başka gün komünist teröre tarla olur. Uzun vadede terörün önüne geçmenin yolu, ekonomik başarıdan geçer. Burada önem kazanan diğer konu ise eğitimdir. Bütün çocuklara ve gençlere eğitim hizmeti sağlayarak, okulları insan yığını binalar halinden çıkararak, herkese dil öğreterek, onları dünya topluluğunun bir üyesi olarak hazırlayarak terörün belini kırabiliriz. Bu eğitimin diğer ayağı ise temel din eğitimi olarak görünüyor. Çünkü belli ki, Türkiye'de insanlar, çocukları İslam'ın temel ilkelerini, Kur'an-ı Kerim'i öğrensin istiyor. Bunu ya Taliban kafasında insanlar kaçak merkezlerde yapacak ya da çocuklar, gençler bu eğitimi devlet denetimindeki okullarda alacak. Bu nedenle Diyanet İşleri'nin Kur'an kursları ile ilgili kararının çok yerinde olduğunu düşünüyorum. Çocukların din eğitimi ailelerin bir tercihidir. Bu eğitimin doğru mecrada verilmesi ise çok önemlidir. Aydınlık bir kişiliği olduğu ağzından çıkan her sözden anlaşılan Diyanet İşleri Başkanı yerinde bir kararla sağlıklı bir yönteme başvurmuştur. Bu kararın altında başka saikler aramak yanlıştır. Çünkü laiklik aynı zamanda ailelerin inançları ne olursa olsun, çocuklarına dinlerini öğretme hakkını da içerir. Bu yapılırken çocukların sapık ideolojili insanların eline emanet edilmemesi önemlidir. Diyanet İşleri Başkanı da bunu yapmıştır.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Kahramanlar adaleti gerçekleri karartıyor   / 20-01-2004
 CHP'ye düşen görev   / 12-01-2004
 SABAH'a güven   / 05-01-2004
 AK Parti'nin eksiği   / 22-12-2003
 Terör, ekonomi ve Kur’an kursları   / 08-12-2003
ERGUN BABAHAN
Washington gezisi Avrupa vizyonu
Erdoğan'ın...
ERDAL ŞAFAK
Kubbede bir hoş seda
Davos'taki Dünya Ekonomik Forumu...
AHMET HAKAN COŞKUN
Tezer Özlü'nün beğenmediği insan tipleri
İlk gençlik...
UMUR TALU
Bir kavganın anatomisi
21'inci yüzyılı idrak ederken,...
ASLI AYDINTAŞBAŞ
Frekans tutturmak
Başbakan Tayyip Erdoğan bundan...
Hiç şık olmadı
Hiç şık olmadı
Zago, İbrahim, A.Yıldırım, Pancu ve İlhan atılınca lig tarihinde ilk...
Kale skandalı
Kale skandalı
F.Bahçe'nin Hollandalı yıldızı Van Hooijdonk, maçtan önce kalenin...
Baskentte Denktaş krizi
Baskentte Denktaş krizi
Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Erdoğan’ın arabulucu önerisine de,...
Türkiye, arabulucu
ANKARA'NIN, İsrail ve Suriye arasında arabuluculuk yapma...
'Maviş'in rüyaları hâlâ rengarenk'
'Maviş'in rüyaları hâlâ rengarenk'
İKİ ay önce boncuk mavisi gözleri vardı. İngiliz Konsolosluğu...
Kar gitti izi kaldı
Kar gitti izi kaldı
İSTANBUL'DA hayatı felç eden kar yağışı nedeniyle kapanan...
 
    Ana Sayfa | Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon
Spor | Hava Durumu | Günaydın | Bizimcity | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.