kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Ana Sayfa
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
Günaydın
ATV
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Omer Lutfi Mete @ SABAH
 

Entel kavram jimnastiği

ADALET ve Kalkınma Patisi'nin 'muhafazakar demokrat' deyimine içerik kazandırma deneyleri gündemi belirler gibi olunca Kemal Derviş Radikal'de bir yazı ile 'sosyal demokrat'lığı anlatma ihtiyacı duydu: "... ... Evet, muhafazakar siyasal gelenek ve hareketler dünyada büyük ölçüde bu aidiyet duygularından, değişim ve çeşitlilik korkusundan güç almaktadır. Bunu ekonomide de mevcut düzeni 'muhafaza' etmek ve dolayısıyla mevcut düzende güçlü olanları temsil etmek boyutuyla birleştirdiğimiz zaman, politikada 'sağ' kanadı tanımlamış oluyoruz. Sadece ekonomik gücü temsil eden bir sağ, hiçbir ülkede seçim kazanamaz... ... ... Sol ise, özünde değişimcidir, değişimi sever, düne değil, yarına bakar, değişik ve daha güzel yarınları özler, özletmeye çalışır. Mevcut yapının dayatmaya çalıştığı sınırları tanımaz, insanoğlunun aklını ve bilimi kullanarak çok daha iyi bir dünyayı yaratabileceğine yürekten inanır... ... Hiç kuşkusuz tarihe baktığımızda, solun zaman zaman değişimi yönetemediğini görüyoruz. Bunu solun demokrasiden ayrıldığı anlarda görüyoruz. Aydınlanma değerleriyle yola çıkan Fransız ihtilalinin, birkaç yıl içinde değişim tutkusunu bir terör rejimine dönüştürdüğünü biliyoruz. Değişim her zaman ve her biçimiyle iyi değildir. Dolayısıyla toplumlarda muhafazakar içgüdünün tarihi dayanağı ve zaman zaman yararı vardır."

Jargon hayatın dışından
Derviş'in bu yazıya da yansıyan objektif olma gayretini ve CHP'yi çok aşan demokrat ilkeciliğini elbette saygıyla karşılıyorum. Aynı şekilde iktidar partisinin ideolojik temel edinmek üzere bir sentez yakalamaya çalışmasını da takdirle izliyorum. Lakin, ideolojik reçete ve siyasi yol haritası edinme çabalarının hiç kimseye, kalıcı, kuşatıcı, tutarlı, kaçınılmaz, her toplumda işleyebilir öncelik ve ilkeler sağlayabileceğine inanmıyorum. Hayatın karmaşık gerçeklikleri ideolojik kayıtları her an rafa kaldırtabilir. Gündelik engeller, insani sapmalar bütün ilke ve kayıtları kağıt üzerine hapsedebilir veya kıvırtıcı yorumlarla çarpıtabilir. Bu gibi fikri-siyasi deneylerin iki getirisi vardır: - Demokrasilerde iktidar ve muhalefet denen nöbet sistemini mantıklı bir ayrılık haline getirir. - Genel olarak siyasetçileri ve onlara yönelik yorum yapanları daha saygın göstermek üzere bilimsel görünümlü bir jargon geliştirir. Aşırı mı söyledim? Halep orda ise arşın burada: - Siyasi ve ideolojik aykırılıklar demokratik yarışın idmanında sivri, resmi müsabakada küttür. Örnek: KKTC seçimlerinden önce, konuyu siyah-beyaz zıtlığına indirmeyi eleştirirken Talat'ın kazanması halinde bile karşı tarafın korktuğu şeylerin olmayacağını, Rumları tatmin edecek bütün tavizlerin verilmeyeceğini yazmıştım.

Sayım suyum-sağım solum yok
Gördük ki, Talat genç Denktaş'la hükümet kurabiliyor, hatta en çok karşı çıktığı baba Denktaş'ın müzakereciliğine bile "boynum kıldan ince" diyebiliyor. Çünkü hem başbakanlık koltuğu fikir ve ilkelerden daha tatlıdır, hem de arzu edilen değişim adına kısmi iktidar tam muhalefetten daha umut vericidir. - Sağ ve sol sınırlar gündelik hayatta hiçbir zaman kağıt üzerindeki kadar geçerli değillerdir. Örnek: Sosyal demokratın daha anlayışla baktığı eşcinselliği nazari olarak dışlayan Batılı muhafazakar pek ala bu tercihe daha yatkın olabilir. - Gençlikte ölümüne kutsanan ideolojiler ileri yaşlarda, hele de yukarılara tırmananlar için beş para etmezler. İşin içine bir de can korkusu girdi mi akan sular durur. Örnek: Abdullah Öcalan kuklacı ABD'li, İsrail'li, Yunanlı ve Rus dostlarının ihanet sürecinde paketlenerek Türkiye'ye teslim edilince can korkusuyla "Ben aslında TC'nin ayaklarını yalarım abi" demeye getirip kutsal ideolojisini sümüklü mendil gibi buruşturup attı. Hasılı; parti felsefeleri ve ideolojileri, kimlikler, kimlikleri önemsemeler veya eşitlemeler vs üstüne ahkam kesip biçmek, zeka ve -bilimden çok- malumat gerektiren bir seçkinci eğlencesidir. Bu kavram cimnastiği salonlarında Kemal Derviş bile 'yeri geldiğinde muhafazakarlığın da yararlı olabileceği'ni söylüyorsa uzun söze hacet yok: Hiçbir özgür beyin sonuna kadar sadece solcu veya sadece sosyal demokrat olamaz, sadece sağcı veya sadece tutucu kalamaz.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Başbakan ve 'müşterek bahis'   / 16-01-2004
 Entel kavram jimnastiği   / 15-01-2004
 TOBB'u taca atmayalım   / 12-01-2004
 Eleştiriden yararlanmama teknik ve Terim'leri   / 09-01-2004
 Barutsuz YÖK savaşı   / 08-01-2004
 İki kere ikinin dünü-bugünü   / 05-01-2004
 Düşünce yapısında değişim   / 03-01-2004
 Sarık-cübbe-üniforma   / 02-01-2004
 Çağdaş 'Teslis' ve yılbaşı   / 01-01-2004
 Ya Ankara'da tarihin başı?   / 29-12-2003
SAVAŞ AY
MFÖ'den Ercan Saatçi'ye terbiyesizlik
MFÖ'den Fuat...
ÖMER LÜTFİ METE
Dinlerarası takiye
Geride bıraktığımız perşembe günü üç...
REFİK DURBAŞ
Araştırma proje ödenekleri...
Trakya Üniversitesi Bütçe...
HINCAL ULUÇ
Bir yıldız doğuyor!..
Film şöyle böyle.. Taylan...
MEHMET TEZKAN
Müsteşar AKP ile ters düşüyor..
Belki görüntüler...
EMRE AKÖZ
Yarasa büyüsü nasıl yapılır?
Uzan ile Salkım'ın büyü...
MEHMET ALTAN
Yargıyı yargıladıkça...
Türkiye'de toplumla devlet...
Bekle beni İstanbul
Ortadoğu'ya demokrasi gelmesi için hazırlattığı "Büyük Ortadoğu...
Halk onun yüzünden artık daha az TV izliyor
İtalyanlar, her gün TV kanallarında Başbakan Berlusconi’yi görmekten...
Bir beyin lazım
Bir beyin lazım
Rumen Menajer, "Felipe ile Lucescu'nun Lucescu olmasında payı olan...
 
    Ana Sayfa | Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon
Spor | Hava Durumu | Günaydın | Bizimcity | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.