kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Ana Sayfa
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
Günaydın
ATV
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Ali Kirca @ SABAH
 

İyi haberler!

Başbakan Erdoğan'ın önceki gün grupta yaptığı konuşmanın satır aralarında gözlerden kaçan birkaç cümle vardı.. "Medya-Siyaset-Kitleler" ilişkisi üzerine kafa yoranların Başbakanın tesbitleri üzerinde durması gerekiyordu.. Özetle şöyle diyordu Başbakan: "AKP iktidarıyla Türkiye'de normalleşme süreci hızlandı.. Normalleşme başlayınca; hem gazeteler, hem de televizyonlar olumsuz haberler veremez oldular.. Haber bültenlerinde iyi haberler, toplumun yüzünü güldüren haberler çoğaldı.."

***

Başbakan Erdoğan'ın bu tesbiti gerçekten de ilginç ve tartışmayı hak eden bir yaklaşım içeriyordu.. Tartışmaya doğru yerden başlayabilmek için öncelikle Başbakanın tesbitinin, yani "televizyon haber bültenleriyle gazete sayfalarının -daha çok- iyi haberlere yer verdiği iddiası"nın gerçekliği üzerinde durulmalıydı.. Eğer bu tesbit ve bu iddia doğru olarak kabul edilirse... Birkaç şey söylenebilirdi: Ya işler gerçekten düzelmişti - da düzeliyordu-, o nedenle de medya "keskin bir muhalif" tavır ortaya koyma zeminini kaybetmişti.. Ya da medya; radikal ve sert bir muhalefetin kitleleri son "onyıllar" da yorduğunu fark etmiş, gerginlik politikalarının tiraj ve reyting kaybettirdiği sonucuna varmıştı.. Bir kez daha belirtmeliyiz ki; bütün bu tezler, elbette Başbakan Erdoğan" ın "iyi haber" iddiasını "veri" olarak kabul ederek tartışmaya açılabilirdi.. Ancak.. Tartışmayı açarken başka şeyler de vardı: Son "onyıllar"da Türkiye'yi ve dolayısıyla "medya iklimi" ni gereğinden fazla ısıtan "atmosfer" koşulları nelerdi? Üç temel iklim koşulundan rahatlıkla söz edilebilirdi: Güneydoğuda -düşük yoğunluklu- savaş.. İslamcı-laik çatışması (bu parantezin içinde zaman zaman su yüzüne çıkan Alevi-Sünni gerginliği..) Ve ekonomik krizin körüklediği sosyal ve siyasal gerilim.. Şimdi bu "atmosfer şartları" nın üçü de aynı şiddette sürdürmüyor hükmünü.. Bir.. Güneydoğuda terör ve savaş yok.. İki.. İslamcı-laik çatışmasının grafiği son otuz yılın en düşük düzeyinde.. Üç.. Toplum, ekonomik sıkıntılardan tümüyle kurtulmuş olmasa da, ekonomik krizin geride bırakıldığını görebiliyor; bu da, tepkiler yerine "mütevekkil beklentiler" i artırıyor.. Öyleyse... Geçmişin "flu siyahbeyaz" görüntüleriyle; bugünlerin "daha net dijital" görüntüleri kıyaslandığında... Bir dönem medyada etkili olduğu öne sürülen "gerginlik politikaları" nın tüm sorumlusunun sadece "medyanın kendisi" olduğunu söylemek mümkün olabilir mi? Ya da ülkenin ve dolayısıyla medyanın içine sürüklendiği gergin ve "anormal" ortamın sorumluluları arasında ilk sırayı "siyaset aktörleri" nin almadığını kim söyleyebilir? Medyanın yaşananların aynası olmaktan başka rolü olmadığını da!.. (Kabul etmek gerekir ki; medyanın aynası da hep "düz" bir ayna olmamıştır.. Özellikle "Güneydoğu ve İslamcı-laik" çatışmasını aktarırken; herkesin durduğu yere göre, topluma kimi zaman "bozuk ve çarpıtılmış" görüntüler yansıtılmıştır, tamam.. Lakin hiçbir zaman o görüntülerin ve o fotoğrafın "asıl" sebebi olmamıştır..) Dönelim başa.. Başbakan da geçmiş gerginliklerden "medya"yı suçlamıyor zaten.. Tersine, bugünkü "ılıman iklim" den kendi iktidarlarına kredi çıkarıyor.. (Lâkin, geçmiş gerginlikleri konuşurken; medyanın da, Başbakan'ın kendisi dahil tüm siyaset aktörlerinin de, kredileri kendi hanelerine yazmadan önce artılarıyla eksileriyle samimi bir muhasebe hesabı yapmaları gereği de ortada duruyor..) Bu yazı da iddiaların ve tezlerin hiçbirini "veri" olarak kabul etmiyor.. Ortada duruyor.. Ve başbakanın "tesbit"inden bir "analiz" çıkarmaya davet ediyor aklı erenleri.. Başbakanın; gazetelerin, televizyonların ve kitlelerin "iyi" haber ilişkisine dair tesbiti tartışılabilir elbette.. Lakin bu "yeni dönem"de toplumun en büyük ilgisinin "siyaset kavgaları"ndan çok daha fazla "popstar" yarışmalarına yönelik olduğu tartışılabilir mi?

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Altı kişi yeter!   / 15-01-2004
 Bayhan-tı   / 13-01-2004
 Ateşin küllerle dansı...   / 10-01-2004
 İyi haberler!   / 08-01-2004
 O fotoğraf...   / 06-01-2004
 Hayat bilgisi   / 01-01-2004
 Kırmızı porşe...   / 30-12-2003
 Cinayeti kör bir kayıkçı gördü (*)   / 27-12-2003
 Hatıralar   / 25-12-2003
 Bu kimin karnesi?   / 23-12-2003
SAVAŞ AY
MFÖ'den Ercan Saatçi'ye terbiyesizlik
MFÖ'den Fuat...
ÖMER LÜTFİ METE
Dinlerarası takiye
Geride bıraktığımız perşembe günü üç...
REFİK DURBAŞ
Araştırma proje ödenekleri...
Trakya Üniversitesi Bütçe...
HINCAL ULUÇ
Bir yıldız doğuyor!..
Film şöyle böyle.. Taylan...
MEHMET TEZKAN
Müsteşar AKP ile ters düşüyor..
Belki görüntüler...
EMRE AKÖZ
Yarasa büyüsü nasıl yapılır?
Uzan ile Salkım'ın büyü...
MEHMET ALTAN
Yargıyı yargıladıkça...
Türkiye'de toplumla devlet...
Bekle beni İstanbul
Ortadoğu'ya demokrasi gelmesi için hazırlattığı "Büyük Ortadoğu...
Halk onun yüzünden artık daha az TV izliyor
İtalyanlar, her gün TV kanallarında Başbakan Berlusconi’yi görmekten...
Bir beyin lazım
Bir beyin lazım
Rumen Menajer, "Felipe ile Lucescu'nun Lucescu olmasında payı olan...
 
    Ana Sayfa | Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon
Spor | Hava Durumu | Günaydın | Bizimcity | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.