kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Yazarlar
  » Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Ana Sayfa
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
Günaydın
ATV
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Devlet, hararet ve Ararat
Devlet, hararet ve Ararat


Atom Egoyan'ın filmine gösterdikleri tepki, Ülkücü Hareket'in ileri mi, geri mi gittiğine ilişkin merakım açısından yararlı oldu. İtiraf etmem gerekir ki, Ülkü Ocakları'nın başında şu an belki de bütün zamanların en kültürlü genel başkanlarından biri olan Alişan Satılmış varken böyle bir tavır alınmasından bir parça hayal kırıklığına uğradım. Ayrıca; MHP'nin başında, ilk seçildiği gün 'illegalite'nin nasıl bir manzara ürettiğini tecrübe etmiş bir genel başkan varken.. Tepkiler, işletmeci Sabahattin Çetin'e filmi gösterimden çekmesiyle kalmadı; adamcağızı MHP liderinin ağzından ihanet imalarına maruz bıraktı. Filmin serbestçe oynamasını isteyen benim gibiler de herhalde bu ihanet halkasının içindeyizdir! İşletmeci Çetin, babaannesini Ermeni vahşetinde yitirmiş bir Azeri ailenin çocuğu olarak Atom Egoyan'ın filmiyle Türkiye'de para kazanmayı düşünebilir mi?. Böyle bir yapım nasıl gişe yapar? Adamın derdi, bu filmi üç sinemada gösterip geçirmek.. Böylece Türkiye'nin Ermeni meselesinde kendisinden emin olduğunu, kendi tezlerinden kaygı duymadığını dosta-düşmana bir kere daha anlatmış olmaktı. Şimdi, Çetin'in filmi niye getirdiğinin arkasına bakma çağrısında bulunan Sayın Bahçeli'nin bu ima ile MHP'ye ve ülkücülere hangi siyasi getiriyi sağlayacağını, memleketi hangi tehlikeden koruyacağını anlamakta zorlanıyorum.

Ben da tanimayirum!
Yoksa taraflardan birileri için keşfedilmiş veya keşfedilmek üzere olan "aslen Ermeni idi" türünden bir kayıt mı söz konusu? Fesubhanellah! Hadi diyelim ki öyle bir kayıt var. Ne olacak sanki; bir başka teze göre de Ermeniler zaten Türk kökenli imiş!!! Peki filmi önlemenin gerekçeleri neler? -Efendim bir; adı niye 'Ararat' oluyor, orası Ağrı.. Maşallah! Bizim üniversitelerimiz bile yabancı dilde bilimsel yazılarda bu ismi kullanırken, ülkemizde bu isimde şirketler kurulurken, Ermeni Egoyan filmine 'Ağrı' diye mi afiş bastıracaktı?
- Efendim adam bize sövüyor, kendi ülkemizde ülkemizde bunu seyrettirmeyiz! Bilinçli ve verimli tepki bu mudur? Kendi ülkende bir avuç adamla "istemezük" diye nara at! Ama "istemezük" dediğin filmdeki Ermeni tezleri ve sövgüleri dünyada dolaşırken çaresiz ve sessiz kal! Bu, tam da Temel'in meşhur hikayesidir: Bizimki bir adamı mahkemeye vermiş.. Duruşma günü hakim davalıya soruyor:
- Temel senden alacaklı olduğunu söylüyor, ne diyorsun? Adam hiç tanımazmış gibi garip garip Temel'e bakıyor.
- Hakim bey vallahi ben bu adamı hiç tanımıyorum. Temel küplere biniyor: - Ne'h, ula sen beni tanimayi misun? Oleyisa ben da seni tanimayirum! Atom Egoyan'ın filmini oynattırmamak bu. Kim kaybediyor? Temel'ler..

Bütün taraflara yazık!
Hani biz büyük millettik? Büyük bir millet kendisine sövenlerin küfrü ile küçülür mü? Kaldı ki üç sinemada toplam kaç seyirciye ulaşılır? Halbuki keşke bütün Türkiye bu filmi seyretse! Keşke bütün Türkler, Asala kafalı Ermenilerin bize nasıl düşmanlık beslediklerini ve ne hayaller kurduklarını anlasalar da; işe yarar, üretken bir tepki dalgası gelişse! Belki o zaman, senaryosunu hazırlama aşamasına katıldığım yönetmen İsmail Güneş'in Çaresiz isimli film tasarısı, sayın Bahçeli'nin bir dahaki hükümet üyeliği döneminde reddedilmez!. Böylece Ermeni iddialarına karşı denk araçlarla mücadele hiç değilse başlamış olur.. (Ararat'ın önyargılı yaklaşımına taban tabana zıt bir tasarı olan Çaresiz'e sadece sayın Bahçeli değil, teknik sorumluluk taşıyan başka çok değerli milliyetçiler de "istemezük" demişlerdir.) Bu arada Egoyan'ın filmini estetik açıdan tartışmaya yeterince fırsat kalmaması da önemli bir eksiklik. Söz konusu yapım, birinci sınıf bir sanatçının kendi kalitesine ihanetidir. Oysa filmin ayrıntılarında yer yer öylesine etkili bir sanatçı mührü var ki, Atom Egoyan'ın derinliğini bize yansıtabiliyor.. Film, iç içe hikaye dinamiği ve Egoyan'ın farklı karakterleri derinlemesine işleme hüneri ile gerçek bir sanat eseri olabilecekken ırkçı saplantı yüzünden bayağı bir kurnazlık bulamacına dönüşmüş.. Böyle bir zavallılık belgesinden korkmak Türklüğün şanından mı oldu? Ah yiğitliğim, ah deli yüreğim benim!
DİĞER GÜNÜN İÇİNDEN HABERLERİ
 Roma Göktuğ'a ağlıyor...
 Kalbini İstanbul'a gönderdi
 Vahşetten önce meyve yemişler
 Liberal damat hızlı çıktı
 Ankara Belediyesi fark attı
 Yardıma koştuğu kazazede abisi çıktı
 Köprülü kavşak kış uykusunda
 Muhabirimize Çirkin Saldırı
ERDAL ŞAFAK
AK Parti yapıyor, sıra CHP'de
AK Parti kimi çevrelerin...
MANSUR FORUTAN
Ararat
Ararat'ın gösterime girmemesini, sanat adına...
MEHMET BARLAS
Küfür bir dilin zenginliği ise, beddua...
ALİ KIRCA
Ateşin küllerle dansı...
Bir yangının külünü yeniden...
SAVAŞ AY
Burçin'i canlı canlı ölüme terk ettiler
Adli Tıptan...
HINCAL ULUÇ
Kurumlar nasıl yok olur?..
RTÜK.. Radyo Televizyon...
GELECEĞİ ARIYORUZ
GELECEĞİ ARIYORUZ
"Eldekilerle başarının gelmediğini gördük. Sadece deliler, olmayacak...
VE İLİE İMZALADI
VE İLİE İMZALADI
2 yılı opsiyonlu 2.5 yıllık sözleşmeye imza atan Rumen golcü, "Bir...
Genç Parti'ye trilyonluk şok
Genç Parti'ye trilyonluk şok
MALİYE Bakanlığı, Anayasa Mahkemesi'ne başvurarak Genç...
Anket yasağı kaldırıldı
YSK'NIN aldığı kararla, seçim öncesi anketlere ilişkin yasak...
Ölümcül gerçek
Ölümcül gerçek
Cesedi mezarlığa atılmış halde bulunan Burçin'i eroinden ölüme...
Konya pazarlığı
Konya pazarlığı
Avrupa'daki üslerde bulunan 300 bin askerini aktif birlikler halinde...
 
    Ana Sayfa | Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon
Spor | Hava Durumu | Günaydın | Bizimcity | Astroloji | Magazin | Sağlık |
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.