kapat
17.11.2003
YAZARLAR
ATV
EKONOMİ
limasollu
TÜRKİYE
DÜNYA
POLİTİKA
SPOR
MEDYA
SERİ İLANLAR
METEO
TRAFİK
ŞANS&OYUN
ACİL TEL



GREENCARD

Ömer'i aldılar yetim kaldık

Kör saldırı, elektrikçi Ömer Yazar'ın adını da ölenler listesine yazmasaydı, çalıştığı dükkânın malzeme siparişini tedarik edip evine dönecekti...

Sözü vardı eşine; erken gelip iftarı birlikte yapacaklardı. Üç aylık Ezgi'sini kucağına alıp 'pış pış'layacaktı

Beşyüzevler'de bir apartman dairesi. Ateş yine düştüğü yeri yakmıştı. Birbirine sarılıp hıçkırarak ağlayanlar, "Niye?.." diye feryat ediyordu. 'Kanlı cumartesi'de canlarını kaybeden onlarca aile gibi Yazarlar da umutsuzca aynı sorunun yanıtını arıyordu "Niye bunlar oluyor?.. Ömer'imiz neden öldürüldü?.."

Ömer Yazar'ın 13 yıl önce Ankara'dan İstanbul'a gelirken tek bir hayali vardı. Mutlu bir yuva ve onları namerde muhtaç etmeden yaşatacak bir iş. Ve çalışkanlığıyla kendisini çevresine sevdirdi. Bir elektrikçinin yanında iş buldu.

YEDİ YIL ÖNCE EVLENDİLER
Yıllar birbirini kovaladı. Ömer ve ailesi için her şey yolundaydı. Yedi çocuklu Yazar ailesinin beşinci çocuğu olan Ömer, 22 yaşına geldiğinde eşi Naime'yle tanıştı. Çift 1996'da bir düğün töreniyle dünya evine girdi. Çift, Beşyüzevler'deki mütevazı evlerinde 1998'de ilk kızları Aleyna'yı kucaklarına aldı. Ömer ve Naime hayata ve birbirlerine daha sıkı bağlandı. Yazar çiftinin hayatı üç ay önce aralarına katılan Ezgi'leriyle daha da renklendi.

'AKŞAMA ERKEN GELİRİM'
Ömer, her sabah 09.30'da çıkardı evinden. Beşyüzevler'deki çalıştığı dükkanın yolunu tutardı. Ancak o gün, evden daha erken çıktı. Çünkü bir gece önce patronu, dükkanın ihtiyacı olan malzemeleri Kuledibi'ndeki toptancılardan temin etmesini istemişti. Ömer, her zaman olduğu gibi kendisini yolcu eden eşiyle vedalaştı. Uykuda olan iki küçük kızını ise öperek evden ayrıldı. Eşine erken geleceğini ve birlikte iftar yapacaklarını söyledi. Ama dönemedi. Vahşet izin vermedi bekleyenleriyle kucaklaşmasına...

Kuledibi'ndeki patlamayı televizyondan duyan Naime'nin ilk aklına gelen Ömer'in de orada olduğuydu. Yaralıların Taksim İlkyardım Hastanesi'ne kaldırıldığını öğrenen Naime soluğu hastanede aldı. Oradan oraya koşturarak sevdiği adamın akıbetini öğrenmeye çalışıyordu. Mesela başı sargılı kapıda karşılaşsalar, dünyalar onun olacaktı. "Ucuz atlattık, buna da şükür" deyip, üç aylık bebeklerinin yanına koşacaklardı.

'HEPİMİZİ ÖPÜYORDU'
Ama olmadı... Acı haberi almakta gecikmedi. Ömer artık yoktu. Yıkıldı. Ağlamaktan adeta göz pınarları kuruyan genç kadın o sabahı şöyle anlatıyor "Ömer her zamankinden farklıydı. Kapıdan birkaç kez geri dönerek, uyuyan kızlarımızın başına gitti, onları yanaklardan öptü, saçlarını okşadı. 'Erken geleceğim, iftarı birlikte yapalım' dedi. O masumdu. Tek suçu o sırada Kuledibi'nde bulunmasıydı. Çocuklarımı yetim bırakanlar bunun hesabını nasıl verecek?"

Bu arada, Ömer'in Ankara'daki annesi ve kardeşlerine acı haber öğle saatlerinde ulaştı. Hemen İstanbul'a gelen anne Şefika Yazar, ağıtlar yakarak oğlunu elinden alanları lanetliyor. Oğlunun cenazesini görmek isteyen anne Yazar'ın cenaze evinde sadece "Ömer'im, sensizliğe nasıl dayanırım?" feryatları yükseliyordu. Yaktığı ağıtlarla yere göğe sevgili oğlunu anlatıyordu...

Pınar ŞENGÜL - Pervin KAPLAN


Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya tıklayın

<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
hibe destekler

Sarı Sayfalar
GreenCard
TEMA

Copyright © 2003, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır