kapat
13.11.2003
YAZARLAR
ATV
EKONOMÄ°
limasollu
TÃœRKÄ°YE
DÃœNYA
POLÄ°TÄ°KA
SPOR
MEDYA
SERÄ° Ä°LANLAR
METEO
TRAFÄ°K
ÅžANS&OYUN
ACÄ°L TEL



GREENCARD

ÖMER LÜTFİ METE


'Tarihi hafızanın hükmü'

Talabani'nin Ankara ziyaretini tartışırken Türkiye'nin Kerkük'te hastane yapması Kürt parmakları ile önleniyor. Otuz üyeli vilayet Meclis'inde yirmi üç kişinin katılımı ile yapılan oylamada altı üye evet, dokuz üye hayır diyor, sekizi de çekimser kalıyor.

Böyle bir iklimde Talabani'nin ziyaretini yorumlayanların çoğunda tepki aynı Bu, Ankara'nın kendi kırmızı çizgilerini çiğnemesi demektir.

Ziyareti savunmak için de, yerden yere vurmak için de bin türlü gerekçe söyleyebilecek durumda; soğukkanlı bakmaya çalışıyorum. Talabani'yi kabul etmenin gerçekçi bir devlet tavrı olduğuna ilişkin metin ısmarlansa hayli ikna edici satırlar döktürebilirim. Aksi için de öyle.

Ne anladık bundan?

Bir kere her oluşun "görece"lik içerebileceğini baştan hesaba katmak, sağlıklı bir tartışma için şart. Her fikir beyan eden kişi, bütün zihniyle ve kalbiyle tezinden emin olmasına rağmen site kapısını daima açık tutmalı. Yoksa yapılan fikir tartışması değil siyasi ve ideolojik polemikten ibarettir.

Hasılı, Talabani'yi kabul etmenin bir şeylere göre isabetli veya isabetsiz olarak değerlendirilmesi doğal.

Edilgin diplomasi
Eğer Hariciye'mizin kendine saygı, milli onur, tarihi duyarlılık gibi kişilik ilkelerinden emin olsak, tereddütsüz Talabani'nin de Barzani'nin de kabul edilmesini doğal ve gerekli bulabiliriz.

Bütün mesele bu.

Çöküş demlerindeki Babıali hükümetlerinin perişanlığını en güzel yansıtan hariciyeci kalıbını nasıl unutabiliriz "Aman Fransa'ya karşı ayıp olmasın."

Değişiklik sadece Fransa kelimesinin yerine ABD'nin gelmesinden ibaret iken bırakın Talabani'yi kabul etmeyi, hangi dış temastan "emin" olabilirsiniz.

Güvenilir Hariciye örgütünün nasıl bir bilinç ve duyarlılık düzeyine sahip bulunması gerektiğini en kestirmeden anlatacak bir örnek Tarihte Moğol barbarlığının korkunç kıyımını yaşayan ve bugün Kazakistan sınırları içinde bulunan -büyük Türk bilgini Farabi'nin kenti- Otrar'ın Sovyet günlerindeyiz. Kazak halkının yaşayan en büyük şairlerinden Muhtar Sahanov ile ilk Moğol astronotu Gurragça için bu şehirde bir buluşma düzenleniyor. Şairimize "Otrar fahri hemşehrisi" unvanı verilecek.

Sağlam ölçü sıkı denge
Sanatçımız, dostu Gurragça'nın yanında böyle bir ödülü tek başına almayı içine sindiremez. Kaymakam Muhammetkasım Şarenov'a başvurarak aynı unvanın Moğol astronota da verilmesini ister. Aldığı cevap 'büyüklere bir soralım' şeklindedir.

Bakalım Kazak ak sakallar Şarenov'a ne demişler "Moğol astronot senin değerli misafirin ve dostun; ona en güzel şekilde izzet-i ikramda bulunacağız ancak bu unvanı vermek ne kadar doğru olur? Dedeleri bunca zulmü yapmasaydı mukaddes Otrar minareleri ve kubbeleri ile uzaktan bakanların gözlerini kamaştırarak bugünlere gelmez miydi? Sadece Otrar değil, Sirderya etrafında yerle bir edilen kırk iki şehrin trajedisini de ekle.. Ha 'Bunda Gurragça'nın ne suçu var' dersin belki. Tabii onun şahsen zerre kadar suçu olmadığını biliriz. Ama yine de Gurragça atalarının zulmünden -belki de kan yakınlığıyla- az da olsa mesuldür. Buna 'Tarihi Hafızanın Hükmü' denir. Geçmişe kin beslemek ilkemize aykırıdır ama olan bitenleri tamamen hafızadan silemeyiz de.."

Sovyet esareti altında bile kökü kazınamayan bu bilinç keşke şimdiki Türk Hariciyecisinde var olsa da, değil Kürt'ün Talabani'sini, cehennemin zebanisini bile izzet-i ikram ile ağırlasa..


Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya tıklayın

<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
hibe destekler

Sarı Sayfalar
GreenCard
TEMA

Copyright © 2003, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır