kapat
13.11.2003
YAZARLAR
ATV
EKONOMÄ°
limasollu
TÃœRKÄ°YE
DÃœNYA
POLÄ°TÄ°KA
SPOR
MEDYA
SERÄ° Ä°LANLAR
METEO
TRAFÄ°K
ÅžANS&OYUN
ACÄ°L TEL



GREENCARD

MEHMET BARLAS


Temcit pilavı sevenlere biz de onu ikram ederiz!..

Toplumsal genlerimizde "Devletçilik" bilgisi var.

Bunu bazen demokrasiye, bazen özelleştirmeye, bazen Avrupa Birliği'ne karşı, belleğimizden çıkarıp, saldırı amacı ile kullanıyoruz.

Örneğin gündemde TEKEL'in, Telekom'un özelleştirilmeleri mi var.

Bunların piyasa değeri ne ise, özelleştirmeden almak isteyenler teklif veriyor. Bu rakamlar da, genellikle beklenenin altında oluyor.

Ondan sonra, kamuoyu oluşturan odaklar, tepki göstermeye, öfkelenmeye, bağırmaya çağırmaya başlıyorlar.

- Vay efendim. Bizim ulusal servetimizi oluşturan bu değerli varlıklar, nasıl böyle ucuza elden çıkarılır?

Bu vaveyla, giderek milli haysiyetin zedelendiği şeklindeki yakınmalara dönüşüyor.

Bütün dünyada kansere sebep olduğu için aşağılanan sigara, neredeyse bizim Orta Asya'dan Anadolu'ya taşıdığımız milli mefahirin en kıymetli öğesi oluyor.

Hatırlarsınız. Zamanında satılsaydı en az 20-30 milyar dolar edecek PTT'nin "T"si, yani telefon, şimdi "Telekom" olarak 5 milyar dolar etmeyecek belki.

O zaman PTT özelleştirilmek istendiğinde, birileri şöyle yazmıştı

- PTT'yi satamazsınız. Kurtuluş Savaşı'nda İstanbul'un işgalini, Manastırlı Hamdi Bey, telgrafla Ankara'daki Atatürk'e bildirmişti. PTT'yi satarsanız, Manastırlı Hamdi'nin ruhu muazzep olur.

Biliyorsunuz PTT'nin "Telgraf"ı buharlaştı. Şimdi evlerde bile faks makineleri var.

PTT'nin "Posta"sını da, özel şirketler, hem yerel, hem uluslararası alanda, adeta sildiler. Motosikletli kuryeleri hep görmüyor musunuz?

Hatlı telefonları da, GSM telefonları ikinci plana itti.

Aslında "Telekom"un değerini yükseltmek mümkün.

Faksı, internet'i, özel ulaştırma hizmetlerini, GSM cep telefonlarını yasak edersiniz. Telekom tek başına kalır, değeri artar.

TEKEL'i değerlendirmek için de, tüm özel sigara üretimini, özel bira ve şarap üretimini yasaklarsınız. İçki (viski, konyak, v.b.) ithalatı da yine TEKEL'in tekeline alınır.

O zaman, TEKEL'in deÄŸeri de, kat kat artar.

Mümkün olsa, birileri bunu da önerecek.

Çünkü devletçilik kanımıza işlemiş.

Bunun siyasete yansımasını da, "Kamusal Alan" tartışmalarında görmüyor muyuz?

Bakın sonunda "Yargı" da devreye girdi ve "Mahkeme salonları kamusal alan olduğu için, başı örtülü olanlar savunma haklarını kullanamaz" şeklinde bir görüş, adeta içtihat haline getirilmek isteniyor.

Biz "Demokratikleşelim ve özelleştirelim" derken, sonunda özel hayatları ve inançları bile kamusallaştırmak veya devletleştirmek istemiyor muyuz?

Ya Avrupa BirliÄŸi konusundaki direniÅŸe ne demeli?

Bu, ulusal egemenliklerin bir bölümünün ortak bir sepete atıldığı, devletler ve hükümetler üstü bir oluşum.

Avrupa Birliği asla, Birleşmiş Milletler veya NATO gibi uluslararası bir kurum değil.

Bunu 1957 Roma Antlaşması ile başlayan süreç boyunca, herkes anladı, öğrendi.

Siz Fransızlar'ın "Frank"tan, Almanlar'ın "Mark"tan vazgeçip, "Euro"da birleşeceklerini hayal edebilir miydiniz?

Ama oldu iÅŸte!

Ve nihai hedefimize ulaşırsak, yani AB'ye üye olursak, Çankaya da, YÖK de, Yargıtay da, Brüksel'in kamusal alanına girecekler.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne bireysel başvuru hakkı kabul edildiğinden beri, zaten Türk yargısı, daha üst bir yargı tarafından her gün yargılanmıyor mu?

Bütün bunları yazmak can sıkıcı..

Ama ne yapalım ki? Bizimkiler, temcit pilavı yemekten çok hoşlanıyor.

AÅžKIN "MR"I

En hakiki mürşit ilimdir!..
Beyin ve sinir sistemi araştırmaları ile ünlü "Society for Neuroscience" merkezi (http/m/web.sfn.org/), "Aşk"ın beyindeki yansımalarını saptamış.

Buna göre aşık kadınların beyninde duygusal, aşık erkeklerin beyninde cinsel oluşumlar gözleniyormuş.

"MR" taramaları ile saptanan bu oluşumlara göre, aşıklarda yüksek oranda "Dopamine" salgılanıyormuş. Ancak aynı salgı, kadınlarda duygusallığa, erkeklerde ise görselliğe yönlendiriyormuş kişiyi.

Şimdi araştırmacılar, "Tek taraflı aşk" konusunu incelemeye başlamışlar.

Buna göre, aşık olan ama reddedilen kişinin, beyninde neler olduğu da anlaşılabilecekmiş.

Temel ilkemiz "Hayatta en hakiki mürşit ilimdir" olduğuna göre, her sosyal ve bireysel olguyu, bu tür araştırmalara konu etmeliyiz.

Acaba, değişim karşısında köşeye sıkışan ve statükoyu korumaya çalışırken, anti-Batı olan "Batıcı"ların beyinlerinde, neler salgılanıyor?

Bu, bir cinsel reaksiyon mu, yoksa duygusal bir tepki mi oluyor?

ÅžAKA

Enayiler tatil yapmaz!
Bakanlar Kurulu kararı ile Ramazan Bayramı tatili dokuz güne çıkarıldı ya..

Osman Ulagay'ın yazısından öğrendik.

Meğer, kişi başına düşen ulusal gelir rakamları düştükçe, tatil günlerinin sayısı artarmış. Mesela bizde 18 gün yasal tatil varken, Finlandiya, İsviçre, İngiltere'de bu rakam 9'muş..

Mesajlarınız için: mbarlas@sabah.com.tr


Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya tıklayın

<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
hibe destekler

Sarı Sayfalar
GreenCard
TEMA

Copyright © 2003, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır