kapat
13.11.2003
YAZARLAR
ATV
EKONOMÄ°
limasollu
TÃœRKÄ°YE
DÃœNYA
POLÄ°TÄ°KA
SPOR
MEDYA
SERÄ° Ä°LANLAR
METEO
TRAFÄ°K
ÅžANS&OYUN
ACÄ°L TEL



GREENCARD

Kıbrıs'tan başka bir engel yok

AB Genişlemeden Sorumlu Komiseri Verheugen Türkiye'nin üyeliği konusunda görüşlerini anlattı. Kıbrıs sorununun çözümü halinde Türkiye'ye başka engel çıkarılmayacağını söyledi

Avrupa Birliği'nin Genişlemeden Sorumlu Komiseri Günter Verheugen, Avrupa Birliği Dönem Başkanlığı ile yaptığı toplantılarda, Başkanlığa Kıbrıs'la ilgili şartlarını söyledi. SABAH gazetesi Roma muhabiri Yasemin Taşkın'a Roma'da Avrupa Birliği Komisyonu merkezinde bir mülakat veren Verheugen, Kıbrıs konusunda Türkiye'nin reaksiyonunun kendisi için bir sürpriz olduğunu belirtti. Kıbrıs probleminin çözümünde Türkiye'den yardım isteyen Verheugen, bunun AB'nin Türkiye hakkındaki kararını etkileyeceğini de açık biçimde ifade etti. Genişlemeden sorumlu AB komiseri Verheugen, KKTC'deki seçimlerle ilgili olarak da kuşkularını dile getirdi. Verheugen, Kıbrıs'tan sonra Türkiye'nin önüne başka bir engel çıkarılmayacağı konusunda garanti verirken, Avrupa'nın Türkiye'ye evet demeden önce kendi dış politika ve güvenlik problemlerini çözmesi gerektiğini de vurguladı.

ALFABEYE MÃœDAHALE YOK
* AB ile Türkiye arasında bir alfabe krizi olması söz konusu mu?

Bu çok teknik bir sorun, ilerleme raporunda bürokratik bir engele örnek olarak gösterildi. Ama politik bir problem değil. Bildiğim kadarı ile de bu harflerin yazımı için bir çözüm bulundu. Burada problem, Kürtler'in kültürel hakları sorunu, isimlerin yazımı için eğer bu harfler kullanılmazsa isimler de kaydedilemez. Bu yüzden bir çözüm bulmak gerekir, bulundu da. Yoksa Komisyonun Türk diline ya da alfabesine müdahale etmek gibi bir niyeti yok.

* Komisyonunuzun hazırladığı raporda Kıbrıs'ın Türkiye için ciddi bir engel olarak gösterilmesi Ankara'da bir deprem etkisi yarattı. Kıbrıs bir Kopenhag kriteri değil. Ankara'nın tepkisine ne diyorsunuz?

DÃœRÃœST DAVRANDIK
Kıbrıs konusunda Türkiye'nin reaksiyonu benim için bir sürpriz oldu. Ben Türk yetkilileri ile bütün toplantılarımda bunu gündeme getirdim. Herkesin komisyonun nihai kararını vermeden önce, Türkiye, Kopenhag kriterlerine uysa da uymasa da, Kıbrıs probleminin çözülmezse ciddi bir engel olabileceğini bilmesini istedim. Tek fark, bunu ilk kez kağıda döktük. Bunu ilk kez belgelemek kararını kuvvetle savunuyorum. Türkiye'ye engellerin neler olabileceğini söylemek namuslu bir tavır. Aksine bunu beyaz kağıda yazmamak ve önümüzdeki yıl 'kriterleri yerine getirdiniz ama Kıbrıs problemini çözmediniz' demek Türkiye'ye karşı dürüst bir tavır olmazdı. Biz açık, saydam ve dürüst davrandık. Bu sorunu 2004 sonundan önce ortaya koymamız özellikle Kıbrıslı Türkler'in lehine oldu. Kıbrıs'ın (Güney kesiminin) AB'ye girmesinden sonra Kıbrıslı Türkler'in daha iyi anlaşma koşulları bulacağına inanmak çok yanlış olur. Annan planı, Kıbrıslı Türkler'in lehine ve Kıbrıslı Türkler'in isteklerini karşılayabilecek bir plan. Çünkü güçlerin reel bölüşümüne dayanıyor. Kıbrıs Türkleri'nin elde edebileceği en iyi çözüm. Biz buna kuvvetle inanıyoruz. Kıbrıs'ın AB'ye girişinden önce bir çözüme ulaşmak girişinden sonra ulaşmaktan çok daha kolay.

SEÇİMLERİ TANIMIYORUZ
* Türkiye'den beklentileriniz nedir?

Türkiye'nin göstereceği artı bir çaba bize Kıbrıs probleminin çözümünde yardımcı olabilir, öte yandan o anda bütün politik iklim bundan etkilenecektir ve bu iklim içinde Türkiye için önemli bir karar verilecektir.

* Size göre Kıbrıs probleminin çözümündeki "ciddi engel" nedir?

Kıbrıs bir şart değil, bununla bir bağ yok, sadece politik bir sorun, 'de facto' bir sorun. Çok sayıda AB üyesi ülke, kendi üyesini tanımayan bir aday ülke ile görüşmeleri başlatmaya hazır değil. Bu gerçek bir engel.

* Avrupa Kıbrıs'taki seçimlere nasıl bakıyor?

Her şeyden önce biz bu seçimleri tanımıyoruz. Bunu özellikle yayınlamanızı istiyorum. Aksi takdirde Sayın Denktaş benim sözlerimi bir tanıma olarak kullanabilir, dolayısıyla bu seçimleri tanımadığımızı söylemem lazım. Bu Avrupa Birliği'nin tanıdığı bir parlamentonun seçimleri olmamakla birlikte bu, bu seçimlerin önem ve anlamını azaltmıyor. Eğer bu seçimler, son 12 ayda Kıbrıs Türk halkının kamuoyunda gördüklerimizi önümüzdeki Parlamento'ya yansıtacak ise, o zaman hem anlaşmanın (Annan) hem de AB'ye girişin lehinde geniş bir çoğunluk göreceğiz. Bu iki konu da birbiri ile ilintili. Bugün Kıbrıs Türk tarafı mağlup taraf ama kazanan taraf da olabilirler. AB'ye girişi kazanabilirler. Bunu Türkiye'deki dostlarından çok çok önce yapabilirler. Bu şekilde Kıbrıslı Türkler bize ve Türkiye'ye görüşmelerin başlatılması için yardımcı olabilirler.

TÜRKÇE RESMİ DİL OLUR
* KKTC'de yapılacak seçimler konusunda kuşkularınız mı var?

Seçim öncesi dönemde bazı faktörler listeler, seçmenlere baskı yapıldığını gösteriyor. Bu seçimlere gölge düşmemesine, dürüst ve özgür biçimde yapılmasına yardım etmek ve bunu gözetmek Türkiye'nin çıkarına olduğuna inanıyorum. Birleşmiş bir Kıbrıs'ın AB'ye girmesinden elde edilecek ilk olumlu sonuç Türkçe'nin AB'nin resmi dili haline gelmesi olacaktır.

'Türkiye bize yeni komşular kazandıracak'
* 2004 sonunda Türkiye'ye evet ya da hayır diyecek misiniz? Yoksa gri bir bölge olacak mı?

Bu çok zor bir soru. Üye ülkeler kesinlikle açık bir evet ya da kesin bir hayır demeyi bekliyorlar ama komisyonun nasıl karar vereceğini öngörmek mümkün değil. Yapacağımız analizlere bağlı. Basit bir evet ya da hayırdan çok daha fazlasının söyleneceğine inanıyorum. Bizim kendimizle ilgili birtakım şeyleri de söylememiz lazım. Avrupa'nın ihtiyaçları ile ilgili bir çift laf etmemiz de gerekecek. Biz hep bu sorunu, 'Türkiye AB tarafından kabul edilmek için ne yapmalı' diye tartışıyoruz. Avrupalılar için diğer önemli soru 'Türkiye'yi üye olarak kabul etmek için biz ne yapmalıyız?' olmalı, Türkiye üye olduğunda bunun bizim kurumlarımız, politikalarımız üzerine doğrudan etkisi olacak. Size bir örnek vereyim, Türkiye'nin üyeliğinden önce Avrupa Birliği güvenlik politikasına bir açıklık getirmeli. AB güvenlik problemlerini bu tarihten önce çözmeli. Türkiye AB'ye yeni komşular getirecek. Türkiye ile çatışmaların olduğu büyük bir bölgenin merkezinde olacağız. AB'nin Avrupa için inanılır, ortak bir dış politika ve güvenlik politikası saptamadan önce bu durumun içine kendini atmasının mümkün olduğuna inanmıyorum. Biz kendimizi savunmak için bu politikaları önce saptamalıyız. Avrupa kamuoyuna kendi savunmamızı sağlamak için ne yapmamız gerektiğini söylemek konusunda komisyonun çok büyük sorumluluğu var.

Bir gün düşman oluyorum bir gün kahraman
* 2004 yılı sonunda olumlu bir yanıt olup olmayacağı da bir bilinmeyen mi?

Türk kamuoyu son derece değişken. Bir ara Türkiye'nin bir numaralı düşmanı idim sonra ulusal kahraman oldum, bu böyle, benim imajım bir tavana, bir tabana vuruyor. Komisyon açısından Türkiye'nin karşısına bugün masada olmayan yeni talep ve koşulların getirilmeyeceğini garanti edebilirim. Bizim yapmamız gereken Türkiye'nin siyasi kriterlere uymasını sağlamaktır. Kıbrıs problemini de bu kapsamda görmek gerekir. Türkiye'nin AB'nin üyesi olabileceği yolundaki temel sorun aşılmıştır. Helsinki'de (1999) Türkiye'nin üye olabileceğine prosedür ve şartların aynı olacağına karar verildi. 2004 sonuna kadar kriterler yerine getirilirse Türkiye'nin üye olabileceğine karar verildi. Bu gerçekleşirse görüşmeler başlayacaktır. Türkiye'ye yeni kriter çıkartmayacağız ki..

Yasemin TAÅžKIN


Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya tıklayın

<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
hibe destekler

Sarı Sayfalar
GreenCard
TEMA

Copyright © 2003, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır