|
 |
|
CHP'nin rakibi CHP
Divan Başkanı Abdullah Emre İleri "söz isteyen bir delegenin" adını okudu Eski milletvekili, partimizin onur üyesi, Kayseri delegesi Gani Aşık'ı kürsüye davet ediyorum.
Konuşmacının "ünvanı" uzun olunca, salondaki alkışın "dozu" da hayli yüksekti. Gani bey "Kur'an kursu mezunuyum... Müftülük yaptım... Laikim... CHP'nin ilkelerine yürekten bağlıyım" dedi ve devam etti
- CHP kimsenin babasının çiftliği değildir... Sayın Genel Başkan'ın da çiftliği değildir.
Az önce alkışlayanlar, bu kez "homurdanmaya" başladılar
- Yahu ne diyor bu adam?
Gani Aşık konuşmasını sürdürdü
- Bu partide perdenin arkasında olanlar ile perdenin önünde gösterilenler birbirinden farklı.
"Arkalardan" bir partili bağırdı
- Yeter... Sus... İn aşağı.
Gani Aşık "susmadı, inmedi" ve konuştu
- Ey 1972 kurultayında İsmet Paşa'ya bile kafa tutan delegelerin torunları... Size ne oldu böyle?.. Partinin ne halde olduğunu görmüyor musunuz?
Bu defa "yuh" sesleri gelmeye başladı. Gani bey, konuşmasını bitirip, kürsüden indi. Baktık, çok kişi "kendisini kutluyor." Ama kutlayanların "bir gözü, Deniz Baykal'da." Eğer Baykal görüyorsa "kutlamayacaklar... Belki de yuh çekecekler."
Görmüyorsa...
- Gani bey ne kadar da güzel konuştunuz.
Önceki akşam tanığı olduğumuz bu sahne "gözlerimizin önünden hiç gitmiyor."
****
Çalışma raporu üzerinde görüşmeler sürerken... "Yedinci konuşmacı" olarak, gözlüklü bir delege kürsüye çıktı... Adını not edemedik. "75 yaşındayım" diye söze başladı.
"Salondakileri sevgiyle, saygıyla selamladı."
Bir alkış koptu.
"75'lik delege" devam etti
- Kurultayın gidişatını beğenmiyorum... Söyleyin bana elinizi, kolunuzu bağlayan nedir?.. CHP neden bu haldedir?
"Alkışçılar" bir anda tavır değiştirdi
- Yuh... İn aşağı ihtiyar.
"Bu sahneyi de" unutamıyoruz.
****
Çalışma ve hesap raporları üzerinde "konuşmak isteyenler" hayli fazlaydı.
Ama "sekiz kişi" konuştuktan sonra...
Bir "önerge" geldi
- Bu kadar konuşma yeter.
Tabii "yetmez" diyenler de oldu ama...
Önerge oya konuldu.
Oylamanın sonucunu Başkan Abdullah Emre İleri "aynen şu sözlerle" açıkladı
- Büyük bir farkla, oy çokluğu ile önerge kabul edilmiştir.
İşte "unutamadığımız bir sahne" daha.
Delegeler "dışarıda" farklı konuşuyorlar.
"Demokrasi" diyorlar, "bize kulak verilsin" diyorlar.
Ama "içeri" girince.
"Sus, pus" oluveriyorlar.
****
Kurultay salonunda bir delege bizi durdurdu.
"Ben Necati Aktaş... Erzincan delegesiyim... Antalya-Kemer'de otel işletiyorum" dedi.
- Sayın yazar bey, iyi gitmiyor, iyi gitmiyor.
- İyi gitmeyen nedir Necati bey?
- Türkiye'nin pek çok sorunu var... Ama biz bu sorunların hiçbirini konuşmuyoruz... Burada birbirimizi yiyoruz... Altı defadır kurultaya geliyorum... Hiç böyle kurultay görmedim... Siz gördünüz mü?
Necati Aktaş'ın "ağlamaklı yüz ifadesini" de unutamıyoruz.
****
Bir ara Mardin Milletvekili Muharrem Doğan'la karşılaştık.
O da bize bir soru sordu
- Siz hiç genel başkanını bu kadar eleştiren bir parti, genel başkanın bu kadar eleştirildiği bir kurultay gördünüz mü? Cevap vermedik.
Muharrem beyin "cevap verin" diye kolumuzu tutuşunu da "unutamıyoruz."
****
"Dışarıda" partililerle konuştuk.
"İçeride" delegeleri dinledik.
Birkaç bayan delege etrafımızı çevirdi
- Yorumunuzu öğrenmek istiyoruz.
"Yorumunuzu gazetede yazıyoruz" diyerek, yürümek istedik.
Bırakmadılar.
Biz de "mecburen" bir yorum yaptık
- AK Parti'nin rakibi CHP... CHP'nin rakibi ise, yine CHP.
Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya
tıklayın
|
|
|
|
