kapat
25.10.2003
YAZARLAR
ATV
EKONOMİ
limasollu
TÜRKİYE
DÜNYA
POLİTİKA
SPOR
MEDYA
SERİ İLANLAR
METEO
TRAFİK
ŞANS&OYUN
ACİL TEL



GREENCARD

MEHMET TEZKAN


Yönetenlerin susma hakkı olur mu?

Bu ülkeyi yönetenler aldıkları kararların, yaptıkları eylemlerin gerekçelerini bu topraklarda yaşayan insanlara anlatmak zorunda değil mi?

Bu ülkede yaşayanların, kendini yönetenlerin ne düşündüğünü bilmeye hakları yok mu?

Seçilmiş bir yöneticinin işine geldiği zaman konuşma, işine gelmediği zaman konuşmama gibi bir lüksü olabilir mi?

Türkiye'nin gündeminde iki önemli konu var..

Bu iki önemli konunun da iki önemli aktörü var..

Biri Cumhurbaşkanı Sezer, diğeri Meclis Başkanı Arınç..

Cumhurbaşkanı 29 Ekim resepsiyonuna bazı AKP milletvekillerinin eşlerini çağırmadı.

Gerekçe türban takmaları..

Cumhuriyet'in 80. yılında Türkiye ilk kez böyle bir olaya tanık oldu..

CHP'liler Köşk'e eşli, AKP'liler eşsiz gidecek..

Anlaşılan Sezer, Meclis Başkanı, Başbakan ve Dışişleri Bakanı'nın Çankaya'ya eşleri ile gelmesini laikliğe aykırı eylem olarak görüyor..

Anlaşılan diyorum çünkü Cumhurbaşkanı bu konuda doyurucu bir açıklama yapmadı..

Çok eleştirildi..

Ayrımcılık yapmakla suçlandı..

Davranışının 'ayıp' olduğu söylendi..

Sezer sesini çıkarmadı..

Cumhurbaşkanı basın toplantısı düzenlese.. Başbakan'ı neden eşiyle davet etmediğini anlatsa..

Kars'ta oturan da, Bodrum'da yaşayan da anlasa.. Türban takan da, başı açık gezen de öğrense.. Fena mı olur?

Sezer'in iki ayrı davetiye düzenlemesinin gerekçesini öğrenmek hakkımız değil mi?

Geçelim ikinci konuya..

Meclis Başkanı Arınç önceki gün NTV'de Mithat Bereket'in sorularını yanıtladı..

Bereket soruyor "Irak konusunda ilk tezkerede siz açıkça tahdit koydunuz. İkinci tezkerede biraz görüş bildirmekten geri durdunuz gibi geldi (..) AKP içinde Bülent Bey görüş bildirseydi tezkere farklı çıkabilirdi denildi. Neden böyle davrandınız?"

Arınç'ın yanıtı özetle şöyle

"1 Mart tezkeresinin kabul edilmemesi noktasında, hem kamuoyunda hem parlamento içinde büyük bir hassasiyet meydana geldi. Ben o hassasiyet içinde düşüncelerimi, belki biraz da görevimi aşarak ortaya koydum.(..) 7 Ekim'e geldiğimizde şartların çok farklı olduğunu, çok değiştiğini ben kendi açımdan gördüm. Milletvekillerimizin de aynı noktada olduğunu tespit ettim. Zaten çıkan sonuç da bunu gösteriyor."

1 Mart öncesini hatırlayın.. Arınç, tezkerenin reddedilmesi için elinden geleni yaptı.. Büyük çaba harcadı.. Sonuç da aldı..

Zaten kendisi de 'Düşüncelerimi, biraz da görevimi aşarak ortaya koydum" diyerek bunu kabul ediyor..

Aynı Arınç, tezkere 7 Ekim'de bir kez daha Meclis'e gelince sessiz kalmayı tercih etti..

Neden?

Yukarıdaki sözlerinde net bir ifade yok..

Mithat Bereket de röportaj sırasında bunu hemen anladı..

Bu kez net ifadelerle sordu "Asker sizce gitmeli mi gitmemeli mi?"

Arınç'ın yanıtına bakın

"Oy hakkım yok, bu konuda bir şey söylemedim."

Hoppala!.

Oy hakkı yoksa görüşü de mi yok?

1 Mart'ta da oy hakkı yoktu.. Ama o günlerde görüşünü söyledi.. Bugün söylemiyor..

Neden?

Meclis Başkanı ne düşünüyor, bilmek hakkımız değil mi?

Soru basit Asker gitmeli mi gitmemeli mi?

Yanıtı da basit..

Evet veya hayır..

'Oy hakkım yok' ne demek?

'Görevim gereği ben tarafsızım' mı demek? 'Meclis başkanları görüşünü açıklamaz' mı demek?

O zaman 1 Mart'ta niye açıkladı?

Arınç'ın 1 Mart'taki tavrı mı doğruydu, 7 Ekim'deki mi?

Taban tabana zıt iki tutum..

Hangisi doğruydu, asker konusunda ne düşünüyor, bilmek hakkımız değil mi?


Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya tıklayın

<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
hibe destekler

sizinkiler
Sarı Sayfalar
GreenCard
TEMA

Copyright © 2003, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır