|
 |
|
ÖMER LÜTFİ METE
ABD PKK'yı satar mı?
Dışişleri Bakanı Gül, Irak'a asker göndermesek de AB'nin PKK'ya karşı üstüne düşeni yapması gerektiğini söylerken seleflerinden İsmail Cem de benzer bir beyanatta bulunuyordu. İlk bakışta romantik bir temenni gibi görünen bu ortak tavrı uluslararası ilişkilerin ana diline çevirelim "ABD, her halükarda PKK'yı kullanmaktan vazgeçmeli."
Demek ki Türkiye resmen temenni ediyor. Fakat temenninin resmi olması, romantikliğine engel değil. ABD PKK'yı kullanmaktan vazgeçmez! Üstelik Gül de, İpekçi de bunu bilirler. Peki, "laf ola torba dola" diye mi konuşuyorlar? Herhalde tamamen öyle değildir. Bu tür beyanlar "taktik" yararlar sağlayabilir ama arkalarında, ülke için, bölge için, dünya için geniş katılımla benimsenmiş tutarlı siyasi tasarılar varsa. Ankara gibi bu tarakta bezi olmayan başkentlerin bu tür beyanları, ürkek ve titrek mırıltılardan ibaret kalır. Sen söylersin, sen avunursun. "ABD, her halükarda PKK'yı kullanmaktan vazgeçsin!" Söyleyen de biliyor ki ABD hiçbir durumda PKK'yı kullanmaktan vazgeçmez.
İşin köküne inebiliyor musun?
Öyleyse nedir bu beyanların hikmeti? Diplomatik anlamda "taktik konuşma" yapmış olmak!" Bu insanlar eğer "devlet" dediğimiz mekanizmanın kapısından gözleri açık halde bir kere geçmişlerse bilirler ki, kanlı bölücü savaş sürecinde ABD PKK'yı göstere göstere desteklemiştir. Defalarca, kıstırılmış PKK militanları ABD helikopterleri tarafından kurtarılmış, açlıktan ve soğuktan kırılma noktasına gelen eşkıyaya hava köprüsü ile ikmal sağlanmıştır. Şahsen bu konuda hiçbir "devlet belgesi"ni görmediğim halde adım gibi eminim ki, ilgili birimlerin elinde ABD-PKK işbirliğine dair yüzlerce rapor ve kanıt vardır. Eminim; çünkü asker ve sivil görevlilerden, "öykü" toplamak benim işim. Devlet için değil, drama üretmek için. PKK'nın ABD kullanımından çıkması tek yolla mümkün Onu başka bir gücün tek başına kullanabilmesi!
Tabii burada ABD'nin PKK'yı kullanması "CIA-MOSSAD" ortaklığı üzerinden gerçekleşmekte; eşkıyamız çifte patrona hizmet etmektedir. Türkiye'nin bu masada etkin bir taraf olarak kendine yer bulabilmesi için PKK'nın ve Abdullah Öcalan'ın "cemaziyyelevvel"ini cesaretle sorgulayabilecek devlet erginliğine kavuşması lazım. Emrindeki adamlara soracaksın
Kardeşini neden düşman silahı yaptın?
Bu örgütün başındaki adam vaktiyle sizin "eleman"ınız iken, ne oldu da onu MUHABERAT'a, MOSSAD'a ve CIA'ya kaptırdınız? Sözüm ona "derin devlet" diye geçinen asker ve sivil "derin çete"lerimize bunun hesabını soramayan bir iradenin "ABD PKK'yı kullanmaktan vazgeçsin" demeye getirmesi tükürükle orman söndürmeye çalışmak gibidir. Oysa Türkiye yeniden devlet olma yoluna ancak bu hesabı görerek girebilir. Bu toplumun gerçek hükümeti isen hesap ödeteceksin "Sözde istihbarat işbirliği adı altında niye boğazına kadar CIA ve MOSSAD batağına gömüldün?" Senin hala üç satırlık "Kürt siyaseti"n yok; şeytanın kurmay takımını oluşturan ABD şahinliğine selam yolluyorsun PKK kartını kullanmaktan vazgeç! Ne demek bu? Eğer bir Kürt politikan yoksa -ki yok- o zaman ABD'ye "PKK'yı bırak" demek, "tek başına İsrail kullansın veya İran kullansın" demekten farksız. Atatürk'ten sonra sınır ötesine bakmayı kendine yasakladığı için devlet olmaktan çıkan Türkiye başka nereye gelebilirdi?
O iktidar, bu iktidar fark etmiyor. Halk bu küçülüşü okuduğu zaman devlet olmaya başlayacağız.
Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya
tıklayın
|
|
|
|
