kapat
27.09.2003
YAZARLAR
ATV
EKONOMÄ°
limasollu
TÃœRKÄ°YE
DÃœNYA
POLÄ°TÄ°KA
SPOR
MEDYA
SERÄ° Ä°LANLAR
METEO
TRAFÄ°K
ÅžANS&OYUN
ACÄ°L TEL



GREENCARD

NECATÄ° DOÄžRU


Ãœniversite: Pozisyon zenginliÄŸi!

Hangi sınıftan, hangi gruptan, hangi çizgiden, hangi kulüpten olursa olsun. İster dağdaki çoban kadar cahil olsun. İster üniversitedeki kürsü profesörü kadar metotlu düşünmeyi kavrama kıvamına ulaşmış bulunsun. Vatandaşın kafası, sarkaçlı duvar saati gibi tik... tak... tik... tak... Kafalar çalışıyor.

Dikkatler bilenmekte.

İdrakler cilalanıyor.

Peşin hükümler kırılıyor.

Üniversite üzerine yapılan tartışmalar, çekişmeler halkın önüne olanı biteni anlayabilecekleri "pozisyon zenginliği" çıkarıp koymakta.

53'ü devlet üniversitesi.

23'ü özel... Toplam 76 üniversite.

76 üniversitede okumak için her yıl 1 milyon lise mezunu sınavlara girmekte ve her yıl bu üniversitelerden 200 bin son sınıf öğrencisi "iş buluruz umuduyla" mezun olmakta. Başbakan da, 1 milyon öğrencinin okumak için amansız bir yarışa girdiği üniversitelerin 76 rektörü için "edepsizler" diyebilmekte.

****

Niçin bu gerilim!

Niçin bu hiddet!

Daha özgür, daha demokratik, daha özerk üniversite arayışında olduğunu söyleyen Başbakan'ın 76 rektöre "Edepsizler...." diyebilmesi nasıl pozisyon zenginliği yaratıyorsa, YÖK Başkanı'nın, yanına bir bölüm rektörü de alarak, başbakanı şikayet etmek için Kara Kuvvetleri Komutanı'na gitmesi de ayrı bir pozisyon zenginliği yaratıyor. Üniversite rektörleri, güç almak, iktidarı yanlış yapmaktan geriletmek için kalkıp halka gideceklerine kışlaya gidiyorlar. Ayrıca rektörlerden birinin; "Sizin karşınızda hepimiz birer Kubilay olacağız..." demesi pozisyon zenginliğine ayrı bir zenginlik katarken, Başbakan'ın ve Millli Eğitim Bakanı'nın "sanki Derviş Vahdeti imişler" gibi "Kubilay olacağız..." sözünden nem kapıp hiddetlenmeleri, şiddetlenmeleri, gerilemeleri de ayrı bir pozisyon oluyor.

ZenginleÅŸiyor pozisyonlar.

Halkın kafası...

Tik... Tak... Tik... Tak...

****

Biri Atatürkçülüğe sarılıyor.

Diğeri türbana...

Atatürkçülüğe ve türbana sarılarak aslında iki kesim de "olanı olduğu gibi sürdürmek" istiyorlar. İktidar, "daha özgür, daha demokratik, daha özerk" olması gereken üniverisiteleri alıp kendine bağımlı hale getirmeye çalışırken, şu anda üniversiteleri elinde tutanlar da statükonun değişmesini istemiyorlar.

Ve tartışma...

Kubilay...

Edepsizler...

Kışla ziyareti... Arasına sıkışıyor...

Oysa üniversiteye yeni düzen getirilecekse bu; "dünyanın şu anda benimsediği çağdaş üniversitelerdeki yapıya ulaşmayı hedefliyor mu?" sorusunun cevabı olmalıydı.

Yüksek bilimsellik.

Akademik özgürlük.

Akademik özerklik.

Demokratik yönetim.

Bilimsel kalite.

Akademik yüksek düzey.

Akademik ahlak.

Akademik serbestlik.

Sosyal sorumluluk.

Üniveriste- üretim işbirliği.

Üniversitelerimiz, yukarıda saymaya çalıştığımız bütün bu değerlerin bir araya gelerek diyalog kurduğu yeni bir yapıya mı götürülüyor? Tartışma da bu sorunun cevabı yok, pozisyon zengileştirme var.

Mesajlarınız için: ndogru@sabah.com.tr


Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya tıklayın

<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
Destek Paketi

Sizinkiler
Sarı Sayfalar
GreenCard
TEMA

Copyright © 2003, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır