kapat
10.08.2003
YAZARLAR
ATV
EKONOMİ


TÜRKİYE
DÜNYA
POLİTİKA
SPOR
MEDYA
SERİ İLANLAR
METEO
TRAFİK
ŞANS&OYUN
ACİL TEL

GREENCARD

Eski Bakan'ın gözyaşları

Gazetede bir konuğumuz vardı

Eski Bayındırlık Bakanı Prof. Dr. Abdülkadir Akcan.

"Sayın Bakan" dedik

- Anadolu'da hayvan hırsızlığı çok yaygın... Köylü ağlıyor.

Prof. Akcan "Sormayın Yavuz bey" diye söze başladı

- Bu konuda benim de ciğerim yanıyor... Günlerce ağladım, geceler boyu uyuyamadım.

Sene 1995.

Prof. Akcan, Elazığ-Fırat Üniversitesi Veteriner Fakültesi Dekanı'dır.

O dönemde, Avrupa'ya bir heyet gönderilir.

"Damızlık sığır seçme heyeti."

Üç kişilik heyette Prof. Akcan da vardır.

Heyet 600 baş inek alır.

İşte bu seyahatte, Prof. Akcan, Almanya'da bir koyun görür.

OSTFRİZ
Yavuz bey.

Ostfriz ırkının koyunlarını gördüm.

Dünyaca ünlü.

Sütçü bir ırk.

Bir sağım döneminde (6-7 ay) 800-900 litre süt verir. (Türkiye'de ortalama 150 litre)

İkiz, üçüz doğum oranı çok yüksektir.

Gördüm, hayran kaldım ve bunların koçunu Türkiye'ye getirmeye karar verdim.

YENİ BİR IRK
- Kendinize mi almak istediniz, yoksa üniversiteye mi?

- Elazığ'da Eğitim ve Araştırma Çiftliği var... Orası için... Kafamda bir proje oluşturdum.

- Nasıl?

- Ostfriz ırkını, Fırat havzasına göre, iki ayrı ırk olarak geliştirmek... Etçi ırk ve sütçü ırk.

- Mümkün mü?

- Evet... Almanya'nın süt verimi ile çoklu doğumunu alıyorum... Fırat'ın iklimini ve besinini ekliyorum... Mor Karaman ırkını devreye sokuyorum... Ortaya melez bir ırk çıkıyor... Dünya çapında.

Prof. Akcan, Ostfriz'i görünce, Almanlar'a sorar

- Bunun koçu kaç para?

- Beşbin mark.

- Bana iki tane lazım... En son kaça olur?

- Onbin marktan aşağı inemeyiz.

- Bu seyahat için bana ikibin mark yolluk verildi... Tamamını size vereyim... Bu iki koçu mutlaka almam lazım.

Almanlar, Abdülkadir beyin "bilim adamı olduğunu... Ve iki koçu, bilimsel araştırma için istediğini" öğrenince...

"Olur" derler

- İkibin markı verin... Biz üstünü, bilimsel araştırma fonundan karşılayacağız.

YASAL ENGEL
İyi de, iki koç, Türkiye'ye nasıl gelecek?

Hoca "madem 600 inek aldık... Onları getirecek TIR'ların içinde, iki koça da yer bulunur" diye düşünür.

Ama önünde "yasal engel" vardır.

Zira heyet "sığır ithali için" izin almıştır.

"Koç ithali için", Türkiye'den yeni bir belge daha almak gereklidir.

Ama yeni belge demek "bürokrasi... Yazışmalar... Kararlar... Haftalar... Aylar" demek.

Prof. Akcan

- Sonunda bir formül bulduk.

- Nasıl?

- İneklerin, ot sepeti var... Kocaman... Koçları, ot sepetine koyduk... Gümrükçü, o kadar inek arasında, sepetin içindeki koçu görecek değil ya.

- Sonra?

- Herşey yolunda gidiyordu... Ama Kapıkule'de beklenmedik bir şey oldu.

- Ne oldu?

- Tam gümrükten geçerken, koç, "meee... Meee" diye melemeye başlamaz mı?

- Sonra?

- Gümrükçü "bu ses inek sesi değil" diye uyandı.

- Sonra?

- Bereket, TIR'ın muavini açıkgöz... O da tıpkı koyun gibi "meee... Meee" diye bir meleme tutturdu.

- Sonra?

- Gümrükçünün kafası karıştı... Şoför de dedi ki Gümrükçü bey... Benim muavin biraz kafadan kontaktır... Canı sıkılınca böyle meler, durur.

- Şoför ile muavini Türk müydü?

- Hayır... İkisi de Alman'dı.

- Sonra?

- Gümrükçü, muavine acıdı... Vah, vah, bunu bir hocaya götürüp, okutun dedi... Ve benim iki koç da böylece Türkiye'ye girdi.

ELAZIĞ'DAN AFYON'A
Prof. Akcan, Elazığ'da hemen kolları sıvar.

Alman koçları, Güneydoğu'nun İvesi ırkıyla çiftleştirir.

Mor Karamanla çiftleştirir.

Bilimsel deyimle "F-1 ve G-1 melezler" elde eder.

"Yüz başa yakın" yeni bir nesil.

Ve bu arada Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi'ne gelir.

Ardından da...

Afyon-Kocatepe Üniversitesi, Veteriner Fakültesi'ne "kurucu dekan" olur.

VE ACI SON
- Yavuz bey... 1999'da milletvekili seçilip, Meclis'e girdim... İlk işim Elazığ'ı aramak oldu.

- Niçin?

- Dedim ki... Arkadaşlar, benim koyunlar ne alemde?.. Öyle ya artık iktidardayız... Bu işe destek vereceğiz... Konu ülke ekonomisi için çok önemli.

- Elazığ'dakiler ne dediler?

- Dediler ki... Hocam... Kem... Küm...

- Sonra?

- Ben sıkıştırınca dilleri çözüldü... Bir gece hayvan hırsızları, melezlerin tamamını çalmış, kamyonlara yükleyip götürmüş... Bütün araştırmam, çabam, göz nurum yok olup, gitti... Ağladım, ağladım, ağladım... Günlerce gözüme uyku girmedi... Sayın Donat... Hayvan hırsızlığı bir organize suç... Çete suçu... Bunu bilen bilir... Benim gibi ciğeri yanan bilir.

Bu felaket başka felaket
Büyük kentlerin sorunu "kapkaççılar... Tinerciler."

Ama Aydın'ın, Manisa'nın...

Doğu'nun, Güneydoğu'nun...

Orta Anadolu'nun sorunu "hayvan hırsızları."

Hayvan deyip geçmeyin...

Aydın Milletvekili Ahmet Ertürk'e göre hayvan demek "ocak" demek.

"Sermaye" demek.

"Ailenin geleceği" demek.

"Çoluk, çocuğun geçimi... Okul önlüğü... Ders kitabı... Defter parası" demek.

****

Ahmet Ertürk "hukukçu."

Ama avukat kimliğinden de önde gelen kimliği "çiftçiliği... Kooperatifçiliği."

Nazilli'de "ÖR-KOOP" var. (Örnek Hayvancılık Kooperatifi.)

1979'da kuruldu.

Kooperatif 54 belde ve köyün sütünü toplar.

Günde 85 ton.

Nestle'ye, Ak Gıda'ya ve başka yerlere satar.

Üreticiye trilyonlar öder. (1992'de yedi trilyon.)

Devlete yüzmilyarlarca vergi verir. (1992-910 milyar)

Milletvekili Ahmet Ertürk işte bu kooperatifin başkanıdır.

****

- Ahmet bey, durum?

- Bir felaket Yavuz bey.

- Önlem?

- Cezalar çok düşük.

- Öneriniz?

- Hayvan hırsızlığı organize suç kapsamına alınsın... Hayvan çalanlar, çete suçlarından yargılananlar gibi yargılansın.

****

Sayın Donat.

Bir inek 500 kilo, 600 kilo.

Tek kişi ahıra gelecek, inekleri alıp, götürecek, bu imkansız.

Çalıntı hayvanı kamyona yüklemek bile başlı başına bir iş.

Kamyon şoförü de suçun ortağı.

Çalıntı ineği alan da.

Yani ortada bir organizasyon var.

Çete var.

Öyleyse, çete suçundan yargılansınlar.

****

Aydın Milletvekili Ahmet bey, önerisini Adalet Bakanı Cemil Çiçek'e götürdü.

Bakan da dedi ki

- Haklısın... Konu çok önemli... Türk Ceza Kanunu'nu değiştirirken, hayvan hırsızlığına verilen cezaları mutlaka artıracağız.

****

Gezdiğimiz yerlerde hayvan hırsızlığı ile ilgili o kadar çok şikayet aldık ki...

Bugünü bu konuya ayırdık.

Ahmet Ertürk

- Yavuz bey, Allah razı olsun... Bugün bir inek ikibuçuk, üç milyar... Ailenin topu topu, üç, beş ineği var... Bu bir servet demek... Ailenin varı, yoğu, geçimi, istikbali, ekmeği, kefen parası demek... Hırsız alıp, götürünce, hayvan sahibi perişan oluyor... Ölsem daha iyiydi diyor.

Manisa'da durum
Adil Aygül.

Manisa Belediye Başkanı.

"Başkan" dedik

- Kırsal kesimde yaygın bir şikayet var.

Adil bey sözü ağzımızdan aldı

- Hayvan hırsızlığı mı?

- Evet...

- Yavuz bey, hiç sormayın... İlçelerde ve köylerde yaygın... Çok önemli bir sorun... Zira hayvan, köylünün can yoldaşı... Geçim kaynağı.

- Başkan... Hayvan hırsızlığı hep vardı... Ama şimdi çok arttı... Neden?

- Yavuz bey, iki kriz oldu ya... Ondan sonra hayvan hırsızlığı yaygınlaştı... Eskiden tek tük olurdu... Ekonomi kötüye gidince, hırsızlık patlama yaptı.

Hırsızlık patladı
Ertuğrul Aytaç, Manisa'nın en popüler isimlerinden. Manisaspor'da başkanlık yaptı.

25 yıldır, Gazeteciler Cemiyeti Başkanı.

- Başkan... Durum?

- Yavuz bey, hırsızlık aldı, yürüdü... Son üç ayda evimin kapısı iki defa yoklandı... Evim, şehrin göbeğinde... Kırsal kesimde ise hayvan hırsızlığı inanılmaz boyutta.

- Nerelerde?

- Yuntdağı'nda... Gördes, Selendi, Kula, Sarıgöl'de... İki yıldır bir felaket... Sürüyle çalıyorlar.

- İlgililer ne diyor?

- Biz yerel medyayız... Sesimiz duyulmuyor... Ne olur siz yazın da biraz ilgilensinler.

Kırsalın hikayesi
Germencik, Aydın ile İzmir arasında. Verimli bir ovanın tam ortasında. Belediye Başkanı Hayrettin Öner.

Dedi ki "Yavuz bey... Hayvan hırsızlığı son on yıllık bir hikaye."

Ve başladı "hikayeyi" anlatmaya

- On yıl önceye kadar böyle bir şey pek bilinmezdi.

On yıl önce ufak, tefek hayvan hırsızlığı başladı.

Fakat 57. Hükümet döneminde birden arttı.

Önce birinci kriz...

Ardından ikinci kriz...

Ve hayvan hırsızlığı patlama yaptı.

Bu iş, Türkiye'ye 57. Hükümetin hediyesi. Neyse, 57. Hükümet sonunda hayırlı bir işe de imza attı.

Hayvanın kulağına küpe takılması, hayvana kimlik numarası verilmesi konusunda önemli mesafe aldı. Bunun faydası oldu, hayvan hırsızlığı azaldı. Zira kulağı küpeli hayvanı başka bir yere götürmek kolay değil.

Ama bunun da formülünü buldular.

Hırsızlar çaldıkları hayvanı orada kesiyorlar. Kafasını, derisini, sakatatını bırakıyorlar. Etini kamyona yükleyip, kaçıyorlar.

Yavuz bey bu hikaye fakirin, fukaranın hikayesi. Kasabada, köyde yaşayan insanların hikayesi.

Bizim hikayemiz.

Ne olur biraz da bizi dinleseniz.


Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya tıklayın

<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
Sarı Sayfalar
GreenCard


Sizinkiler
TEMA

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır