|
 |
|
ESRA CEYHAN
Kadının fendi, erkeği çiğ çiğ yerdi
Hayır, zannetmiyorum, onların zihninden geçenleri okumak istemiyorum. Hele de geçen akşam seyrettiğim o filmdeki kadının yerinde olmayı hiç istemiyorum. Etrafındakiler daha cümlenin öznesindeyken, o yüklemle tamamlayıveriyor. Karşı taraf nakavt... Bir, üç, beş, sonu gelmiyor. Hadi düşünce trafiğini kelimesi kelimesine biliyorsun, bari çeneni tut, o da yok. Ama başa gelmeyince anlaşılmaz, belki de elalemin kafasında uçuşan bütün fikirleri bir anda bilebilsem, ben yüklemi bile beklemem direkt özneden girerim...
****
İnanın ciddi ciddi ölçüp tarttım kendimi. Ben böyle bir yetenekle ödüllendirilmiş ya da cezalandırılmış olsam, mutlu olur muyum, her şeyi herkesten birkaç adım önde düşünür müyüm, diye... Tam bu hesapları yaparken, filmin çok can alıcı bir sahnesiyle karşılaştım. Düşünce röntgencisi kadın kahramanımız, yanında görünüşte uykusunda bile aşk dolu- uyuyan sevgilisini aniden tartaklamaya başlıyor. Saniyelerin akmasıyla, tartaklamanın sebebini anladım. Adam, -hain, korkunç adam- rüyasında bayan müthiş yeteneğin en yakın arkadaşıyla beraber olduğunu görüyordu. Ve ne yaptı, haklı olarak; sevgilisini sarstı, tekmeledi, didikledi, çitiledi... Yani tar tar tar derken, dünyayı dar dar dar eyledi ona... Rüyasına bile mukayyet olamayan sevgili, böylece ettiğini buldu.
****
Buldu ama kahramanımız, her kafadan, yerlisi yersizine bakmadan çıkardığı şeyleri orada tutmasını, birçoğunu bildiği halde yutmasını öğrendi. Baktı ki yolu yok, mutluluğun formülü ortada...
****
Erkeklerle kadınlar zaten ayrı gezegenlerin değil, farklı güneş sistemlerinin sakinleri neredeyse... Söyleyip de yaptıklarını anlamlandırmakta güçlük çekiyoruz, bir de o kıvrımlı gri yere girip de, koridorlar arasında kaybolmaya ne gerek var...
****
Yemek yapmışsınız, ağzı çok güzel diyor ama, aklından "annemin ki gibi yapamayacak" cümlesi geçiyorsa, sizin de aklınızdan yapmayın ama- tencereyi kafasına geçirmek geçebilir. Sevmediği, ağzının tutkalla yapıştırılması gerektiğini söylediği arkadaşınızın kalçalarına "hiç de fena değil" üzerinden dokuz veriyorsa, dahası, kalça deyince daha önce gördükleri, arşivden çıkıp, aklından film şeridi gibi geçiyorsa o zaman ne olacak? Kim ister ki, görgü şahidi olduğu milyon deneyime, düşünce şahidi de olmayı...
****
Hem zaten düşünceleri okusam, okusak bile erkeklerin trafiğine yetişmek de pek mümkün olmaz. Yanınızdan ayrıldıklarında, dönme dolabın en hızlısından inmiş gibi olursunuz. Hakikaten gerek yok. Hayatı daha ağır, ısdıraplı, zor yaşanası bir yer haline getirmeye... Böyle bir yeteneğim yok, hiçbir kadında da olduğunu sanmıyorum.
Beyler, aklınızdan geçenleri bilemediğimiz için çok şanslı olduğunuzu sanmayın. Beyne davetsiz misafir olamayan bizler, kalplerinizin kapısını rahatça açar, içeriyi de bir güzel kolaçan eder, olan biteni de hemen anlarız, haberiniz ola...
Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya
tıklayın
|
|
|
|
