kapat
06.08.2003
YAZARLAR
ATV
EKONOMİ


TÜRKİYE
DÜNYA
POLİTİKA
SPOR
MEDYA
SERİ İLANLAR
METEO
TRAFİK
ŞANS&OYUN
ACİL TEL

GREENCARD

ALİ KIRCA


Gurbet kuşları!

Bir süredir gurbet kuşlarının arasındayız..

Üstelik gurbet kuşlarının sılaya uçma mevsiminde..

Görülmemiş sıcaklar Orta Avrupa'yı kasıp kavuruyor.. Toptan kepenk kapatıyor gündelik hayatlar.. Şimdi denkleri toplayıp sılaya doğru yola koyulmanın zamanıdır..

Gidiyorlar..

Lakin "kesin dönüş"lerden söz eden yok artık..

Yine geri gelecekler..

Gurbet, yine vatanları olacak..

Yine özleyecekler sılada bıraktıklarını..

Akıllarının ve yüreklerinin bir köşesinde , "kısmi hücreler" yumağında yaşayacak uzaktakiler..

Ancak.. Uzaktakiler "uzakta" kalacak hepten..

Çünkü..

"Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden

Pek çok seneler geçti, dönen yok seferinden.."

****

Otuz yıl kadar önce, rüzgarla yazılmış kendi macera romanımızın birkaç "fasikül"ü de gurbetleri mekan edinmişti mecburen..

O günlerde yalnızlık dizboyuydu yaban ellerde. Yalnızlık "insansızlık"tan gelmiyordu ama..

İnsan faslında eksiği yoktu kimsenin..

Yüreğine yakın, "ismine akraba" kalabalıklar içinde yaşıyordu herkes..

Lakin, çoğunluk yalnızdı yine de..

Memleket hayli uzaklardaydı bir kere..

"Fikrimin ince gülü"ndeki "Sarı Mersedes" misali üç-dört gün sürerdi yollar..

"Gidiş-geliş"li şoselerde çile diz boyu..

Balkan "komşu"ların dost(!)ça "hoşgeldin"leri de cabası...

Öyle ucuz tarifeli ya da tümden tarifesiz uçuşlar filan hak getire o günlerde..

"Yaz yolları dekoru"nun vazgeçilmeziydi "Almancı" arabaları.. Üstündeki iri-kıyım bagajlarıyla fark etmemek olası değildi..

Sılaya gidilemediği zamanlardaysa büsbütün uzaktı memleket..

Haftada bir, birkaç gazete bayiinde bulunabilen Türk gazeteleri..

Kısa dalga radyoda bıktırıcı cızırtılarla dinlenen ajans haberleri..

Pazar öğleden sonraları frekansların derinliklerinde, tam da top ağlara gittiği sırada kaybolan spiker sesleri..

Bu yüzden, neredeyse bütün maçlar "sıfır-sıfır" berabere biterdi gurbette.. Telefon, hele de cep telefonları bağlamamıştı daha ayrılıkları iki ucundan sımsıkı..

Mektupların altın çağıydı daha.

Artık, kaç hafta sonra, hangi saatte çalarsa postacılar kapıyı..

Henüz ne döner büfeleri dört bir köşede, ne de bugün memlekette bile artık "nesil"leri tükenen "hakiki" mahalle bakkalları..

Burnunda tüterdi herkesin memleketimin acılı sucuklarının kokusu!..

Dilsizliği ise sormayın artık.. Dilsizlik ve elbette ürkütücü bir yaban devletinin bütün organlarının karşısındaki o derin çaresizliği hiç sormayın..

****

Otuz yıl sonraki manzarayı tanımak ise imkansızdır.. Sıla, gurbete taşınmıştır eksiksiz.

Ne yüz kanallı Türk televizyonlarından, ne günlük gazetelerden, ne de Avrupa gıda sektörünü teslim almış döner endüstrisinden, ne şundan, ne bundan..

Dramatik dönüşümün en çarpıcı örneği tersine dönen bir trafikle ilgilidir aslında.. Dün azıklarında memleketten sucuk taşıyanlar, şimdi sılaya buraların "mamul"lerini götürüyorlar paket paket.. Umumi arzu üzerine elbette..

Değişim nasıl mümkün oldu derseniz, yanıtı basittir Dilsizliğin çözülmesiyle..

Buralarda ilk"kuşak"çocuklar doğmuş, doğan çocukların okul çağları gelmiştir.. Ve... Daha sekiz-on yaşına gelen her çocukla birlikte her "ev" kendi "yeminli tercümanı"nı bulmuştur..

O "an"a kadar, "Çince"gibi gelen, "çıkmaz sokaklar"ın önündeki tüm tabelalar okunmuş, çıkış yolları bulunmuş, haklar ve hukuklar anlaşılır olmuştur.. Yaban devletinin bütün organlarının karşısındaki o derin çaresizlik o günden sonra son bulmuştur..

Otuz yıl sonra, azımsanmayacak bir "nüfus"la o "yaban devleti"niniçindedirler..

Hayatla olan maçları, golsüz berabere bitmiyor artık..

****

Gurbet kuşları, şimdi sıladadır.. Ne Almancı, ne gurbetçi, ne işçi..

Türkiye, uzaktayken fark etmediği bu büyük dönüşümün aktörlerini hiç değilse, aralarındayken tanımalıdır..

Türkiye'den bekledikleri bir şey yok bundan böyle.. Lakin, çok şey var verebilecekleri.. Ve de büyük ve içten bir hevesle vermek istedikleri..

Avrupa Birliği'ne girmek için çırpınan bir ülkenin, Avrupa'nın göbeğinde, o Birliğinkimi üyelerinden daha büyük bir nüfusla ve o Birliğin hemen tüm karar organlarında temsil edildiğini fark etmemesi hazindir..

Şimdi sormak zamanıdır yani Kim şu meşhur "muasır medeniyet"in sılasında, kim gurbetinde..

Kim yerli, kim gurbetçi? Kim?


Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya tıklayın

<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
kim
Sarı Sayfalar
GreenCard


Sizinkiler
TEMA

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır