kapat
21.07.2003
YAZARLAR
ATV
EKONOMİ


TÜRKİYE
DÜNYA
POLİTİKA
SPOR
MEDYA
SERİ İLANLAR
METEO
TRAFİK
ŞANS&OYUN
ACİL TEL

Bir eğitim gönüllüsü

Giresun'dan, Trabzon'a doğru yola çıktık. Keşap'ı, Espiye'yi geçtik.

Tirebolu'ya geldik.. Kalabalıktı... "Tirebolu pazarı" vardı... Önce Belediye'ye uğradık. Ve Belediye Başkanı Mehmet Çamur'a sorduk

- Durum?

- Vatandaş geliyor, bir torba çimento istiyor... Bir traktör çakıl istiyor... İş istiyor... Ekmek istiyor.

- AK Parti nasıl?

- Kan kaybediyor.

- Tirebolu'da adli olay var mı?

- Burası çok sakindir... Eskiden hırsızlık nedir, kimse bilmezdi... Ama şimdi farklı.

****

Tirebolu pazarının kurulduğu günlerde hırsızlık oluyormuş.

Geçenlerde bir otomobil çalınmış.

Çalanlar, Sürmene'de satmışlar.

İki oto hırsızından biri yakalanmış.

Başkan

- Adam abdest almak için ceketini caminin şadırvanına asıyor... O sırada ceketin cebinden cüzdanı çalıyorlar... Camide, cuma namazı sırasında ayakkabı çalmaya tenezzül eden bile var.

****

ANAP'lı Belediye Başkanı Yaşar Yanıkömeroğlu, milletvekili adayı olmak için istifa edince... "Boşalan başkanlığa" Mehmet Çamur gelmiş.

Çamur, emekli öğretmen.

Öğretmenlik yaşamı boyunca "kız çocuklarının okula gönderilmesinin" mücadelesini vermiş.

Köy, köy... Ev, ev dolaşmış.

Aileleri ikna etmiş.

- Yavuz Bey, Türkiye'nin geleceği kız çocuklarının okumasına bağlı.

****

Tirebolu'yu, Mehmet Çamur'la birlikte gezdik. Ona "Başkanım" diyene rastlamadık.

Herkes "Hocam" diyordu

- Hocam... Seni dinledik de kızı okuttuk... Senin gibi öğretmen çıktı... Allah razı olsun.

Tirebolu güzel bir yer. Çok sevdik.

Tabii bir "eğitim gönüllüsü" olan Mehmet Hoca'yı da.

"Aynen böyle yaz"
Görele'nin girişinde duvardan duvara koca bir afiş

- Gurbetçiler... Görele'ye hoş geldiniz.

Hemen durduk. Ve ilk rastladığımız Göreleli'ye sorduk

- Gurbetçi kim?

- Görele'ye gelen herkes... Avrupa'da çalışanlar... İstanbul'a göçenler... Yoldan gelip, geçenler...

Biz "yoldan gelip, geçenlerdeniz."

"Hoşgeldiniz"i üzerimize aldık.

Giresun'un ilçesi Görele'ye daldık.

****

Esnaf Odası Başkanı Nurettin Emanet

- 7 yıldır başkanım... 25 yıl 38 günlük terziyim... Hükümetten çok şey bekliyoruz... İnşallah yaparlar.

Şoförler Derneği Başkanı Bilal Hayta

- Yavuz Bey... Arabacıların durumu vahim... Millette para olacak ki, esnafın yüzü gülsün... Esnafın yüzü gülecek ki, arabaya binsin... Okula öğrenci taşıyoruz, parasını üç ayda alamıyoruz.

Esnaf Kefalet Kooperatifi Başkanı Recep Firidin

- Her şey faize bağlı... Faiz bir puan iniyor, esnaf seviniyor... Seçimden sonra bir rahatlama görüldü... Bunun devam etmesi lazım.

****

Hacı Emin Hıraoğlu "emekli kaptan."

82 yaşında. Eski Demokrat, eski Adalet Partili.

- Kaptan, siyaset nasıl?

-Dalgalı denize benziyor.

- Ufukta ne görünüyor?

- Seçimden önce verdikleri sözleri tutup, tutmayacaklarına bağlı... Tutarlarsa, deniz sakinleşir.

****

Tayyip Ersan, emekli fırıncı.

- Tayyip Bey, siz ne diyorsunuz?

- Halkın derdi aş ve iş... Görele'yi birlikte gezelim, kahveleri görün... 60 kahve var... Tıklım, tıklım... İşsiz dolu...

****

Birlikte resim çektiriyoruz.

Vedalaşırken, Esnaf Odası Başkanı Nurettin Emanet sesini yükseltiyor

- Yavuz Bey... Gazeteye aynen şöyle yaz... Görele esnafı DYP ile ANAP'ın birleşmesini istiyor.

"Diğerleri" Nurettin Bey'e destek veriyor

- Yaz Yavuz Bey... Aynen öyle yaz.

Et ve emek
Nihat Usta... Kaç yıllık köftecisin? - 35 yıllık.

- Kaç yaşındasın ki?

- 47.

- 12 yaşında mı köfteciliğe başladın?

- Elbette.

Sadece Nihat Usta değil, Akçaabat'ın diğer köftecileri de "mesleğe" çocuk yaşta başlamışlar.

Nihat Usta'da biz köfte yerken, bazı "gruplar" geldi. Tarsus'tan. İzmir'den.

Trabzon'u... Sümela Manastırı'nı gezenler, grup olarak, Akçaabat'a da köfte yemeye geliyorlar.

- Nihat Usta... Köfte güzeldi... Bu işin formülü nedir?

- Et ve emek.

- Başka.

- Yaptığın işi sevmek... Ve ekmek parası için terlemek.

Akçaabat köfte
Akçaabat'a girdik ve... Önce "Türkiye'nin en büyük kemençeci heykelini" gördük.

4 metre 70 santim boyunda.

Sonra da... "Köftecileri."

Nihat Usta. Cemil Usta.

Körfez Köfte Salonu. Çapa Köfte Salonu. Kolotoğlu Köfte Salonu. Pirali Köfte Salonu. Şato Köfte Salonu.

Saray Köfte Salonu. Tam 50 köfte salonu. 40 bin nüfuslu Akçaabat "Türkiye'nin en büyük köfte salonu."

****

Şefik Türkmen, iki dönemdir Belediye Başkanı. ANAP'lı.

- Başkan... ANAP nasıl?

- Allah'ın bildiği gazeteciden saklanmaz... İyi görünmüyor.

****

Sahilde deniz doldurulmuş. 120 bin metrekarelik bir dolgu. Yeşil alan olmuş.

Sabahları, kadın, erkek herkes yürüyor. Tertemiz, modern bir ilçe.

İnsanlar tiyatroya, müziğe meraklı.

Belediye Başkanı

- Kayınvalidem (Mücella Piyale) çok güzel ud çalar.

- Kaç yaşında?

- 75.

****

- Ey Akçaabatlılar... Durum nedir?

Uzun, uzun anlattılar

- Köftemiz meşhurdur... Her yerden insan gelir... İklimimiz yumuşaktır... Zeytin, limon, portakal, mandalina yetişir... Sebzemiz, meyvemiz boldur... İnsanımız barış içindedir... Düğünlerde silah atma dışında bir vukuat yoktur.

- Atmasanız?

Bu sözümüz üzerine Akçaabatlılar kahkahayı bastılar

- Ha sen silahsız düğüne düğün mü deyesin?

****

Düğünde bir adamın sağ kolu kopmuş. Nasıl mı olmuş? Anlatalım. Köyde bir düğün varmış. Herkes silah sıkmaya başlayınca... Delikanlılardan biri, diğerlerine hava atmak istemiş. Dinamit lokumunu kaptığı gibi gelmiş.

Düğün sahibi demiş ki

- Uşağum... Sağa atma... Samanlık var.

- Olur emmi.

- Uşağum... Sola atma... Ahır var.

- Olur emmi.

- Uşağum... Arkaya atma... Çocuklar oynayir.

- Olur emmi.

Evsahibi "oraya atma... Buraya atma", delikanlı da "olur emmi... Olur emmi" derken vakit geçmiş.

Dinamit patlamış.

Gencin, sağ kolu gitti, gider.

Kazkaldıran
Vakfıkebirliler, sokakta etrafımızı sardılar

- Hoşgelmişsin... Hoşgelmişsin.

Sonra da "yemeğe" buyur ettiler

- Pidemizi yemeden gitmeyesin... İstersen sana Kazkaldıran pişirtiverelim.

"Sağolun... Yemekle aramız yok" dedik.

Ama bu arada da sorduk

- Nedir Kazkaldıran?

- Peynir, tereyağı, mısır unu karıştırılır... Tavada pişirilir... Peynir öyle bir kıvam alır ki... Çatalı, tavaya daldırırsın... Çekerken, tava da gelir... Peynir öyle bir süner ki... Sakız gibi... Kaz olsa, koskoca kazı kaldırır.

****

Vakfıkebirliler... Yemeği boşverin... Derdinizi söyleyin.

- Yavuz Bey... Dirlik, düzenlik olsun... Ülkemiz güçlü olsun... Ama çocuklarımızın çalışacağı bir işi de olsun... Ne olur bu konuyu hergün yazın.

Vakfıkebir ekmeği
Ankara'da, İstanbul'da, İzmir'de... Veya pek çok diğer ilde, bazı fırınların üzerinde şöyle yazılıdır

- Hakiki Vakfıkebir ekmeği.

40 bin nüfuslu Vakfıkebir'e girince "sağa" baktık

Bir fırın. "Sola" baktık

Fırın. İlçede, fırından geçilmiyor.

Ve fırınlarda da "üçer" kiloluk, "dörder kiloluk" ekmeklerden.

****

Avrupa'dan gelenler, dönüşlerinde "hediye olarak" ekmek götürüyor. Büyük kentlerden gelenler, bagajlarını ekmekle dolduruyor.

Belediye Başkan Yardımcısı Yusuf Bak'ın oğlu Şırnak'ta askermiş.

Babasına telefon etmiş

- Baba bana Vakfıkebir ekmeği gönder.

****

Belediye Başkanı Yunus Halis Mollaahmetoğlu ile "ekmek üzerine" konuşacaktık ama... Önce "adından" başladık

- Neden uzun?

- Babam istemiş ki, alfabenin 29 harfinden 28'i benim adımda bulunsun... Ve bana 28 harfli bir isim bulmuş.

İki dönemdir başkan. Bağımsız seçilmiş... Sonra ANAP'a girmiş. Ardından ANAP'tan seçilmiş... Ama şimdi AK Parti'li.

- Yavuz Bey... Ekmeğimiz bir hafta bayatlamaz.

- Neden?

- Mayasından... Ustalıktan... Taş fırından... Kızılağaç ve Ormangölü odununda pişmesinden... Hamura su vermek bile hünerdir... Hava durumuna göre ayar değişir.

****

Yavuz Selim "Trabzon'da valiyken..."

Annesi Gülbahar Hatun, oğlunu görmek istemiş. Ama gemi, Karadeniz'de fırtınaya tutulmuş. Bir adak, adamış

- Kurtulursam, karaya ayak bastığım yeri vakfedeceğim.

Gülbahar Hatun'un gemisi, nihayet karaya yanaşmış... Ve yanaştığı yere "Vakfıkebir" demiş. Yani "büyük vakıf."

Sonra, karadan Trabzon'a gitmiş.

Hatuniye Vakfı'nı kurmuş.

Vakfıkebir'i de, bu vakfa "bağışlamış."

İlçenin pek çok yeri hala "vakıf arazisi."

****

Belediye Başkanı

- Viyana'da bir fırının üzerinde şöyle yazılıdır Meşhur Trabzon Vakfıkebir Ekmeği.

****

Vakfıkebir ekmeği öylesine meşhur ki...

"Civar illerde bile" satılıyor.

Trabzon Belediyesi, Vakfıkebir Belediyesi'ne bir yazı yazmış

- İlimizde, ilçenizden gelen ekmeğin satıldığı tespit edilmiştir... Fırınlarınızın kontrol edilmesini ve Trabzon'a ekmek çıkışının önlenmesini rica...

****

Ağustosun başında "Vakfıkebir I. Ekmek Festivali" var. Bu arada "Patent Enstitüsü"ne de başvurulmuş. Vakfıkebir ekmeğinin "patentini almak için."

Belediye Başkanı

- TSE'ye de başvurduk.

****

Sadece ekmeği değil "tereyağı da" çok meşhur. Türküleri de

Vakfıkebir yukarı,

Tonya deyiler, Tonya.

Sevdim de alamadım,

Hey gidi yalan dünya.

Bir başka meşhur türkü

Burası Vakfıkebir,

Limanı büyük liman,

Kızları sadık olur,

Delikanlılar yaman.

Belediye Başkanı, bu türküyü söyledikten sonra gülmeye başlıyor

- Rus kızları gelince durum biraz kelekleşti daa...


Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya tıklayın

<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
TEMA
Sarı Sayfalar


Sizinkiler



Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır