kapat
21.07.2003
YAZARLAR
ATV
EKONOMİ


TÜRKİYE
DÜNYA
POLİTİKA
SPOR
MEDYA
SERİ İLANLAR
METEO
TRAFİK
ŞANS&OYUN
ACİL TEL

İki ölüm ve sonrası

Irak'ta savaş nedeni olarak gösterilen kitle imha silahlarının bulunamaması, İran'da da tam tersine nükleer silah teknolojisinin elde edilmesine bir hayli yaklaşıldığının ortaya çıkması iki trajik ölüme yol açtı.

Hiç kuşkunuz olmasın; bu ölümlerin bugünden kestirilemeyecek gelişmeleri, Türkiye'yi de çok yakından ilgilendirecek.

İngiltere'deki ölümü biliyorsunuz. Blair Hükümeti ile BBC arasındaki kavgada iki tarafın da aslanların önüne yem olarak attığı biokimya uzmanı David Kelly, bir bilim adamı olarak düşürüldüğü duruma ve baskılara dayanamayıp hayatına son verdi.

Kelly 1994-1999 arasında BM Silah Denetçileri Heyeti üyesi olarak 37 kez Irak'a gitmiş, Saddam Hüseyin'in biyolojik silah stokları ve tesislerinin ortaya çıkarılıp imhasında kilit rol oynamıştı. Önümüzdeki yıllarda Nobel Kimya Ödülü'nü kazanmasına kesin gözüyle bakılıyordu.

Ancak Blair Hükümeti'nin savaşa girme kararının ana gerekçesini oluşturan "Irak'ın 45 dakika içinde kitle imha silahları kullanabilecek kapasitede olduğu" raporunun bilerek abartıldığı ortaya çıkınca ve bu gerçeği BBC dünyaya duyurunca kıyamet koptu. Paniğe kapılan hükümet BBC'ye bu bilgiyi sızdıran köstebeğin bulunması için harekete geçti. Savunma Bakanlığı danışmanı olan Kelly, BBC'de haberi yapan gazeteciyle görüştüğünü kabul etti, "Zaten üç yıldır benim ana görevim gazetecileri bilgilendirmek" dedi ama inandıramadı.

Kelly, Avam Kamarası'nın 11 üyeli Dışişleri Komitesi'nde ifade verdi. 179 sorunun yöneltildiği bu sorgu sonrası komite Kelly'nin suçsuz olduğu kararına vardı, ama bu bile "köstebek" damgasını silmeye yetmedi.

İngiliz halkı şimdi bu trajik ölüme karşı kelle istiyor. Uzakdoğu turuna devam eden Blair korkudan titriyor. Çünkü kamuoyunun öfkesini yatıştıramazsa, iş hükümetinin çökmesine ve siyasi hayatının bitmesine kadar varacak.

Blair düşerse sıra kaçınılmaz olarak ABD Başkanı Bush'a gelecek. Zaten Beyaz Saray'da depremin öncü sarsıntıları başladı bile.

Tarihin cilvesi; Pentagon Şahinleri, Irak'ta kurulacak demokratik rejimin bölgedeki diğer ülkelerde de zincirleme etki yapacağını söylüyorlardı. Ama "Domino Teorisi" tam tersi bir sonuç vermek üzere...

Başsavcı cinayeti
İran'ı sarsan ölüme gelince... Öğrenci olaylarını izlemek için Tahran'a giden İran asıllı Kanadalı kadın gazeteci Zehra Kazemi, ünlü Evin Cezaevi'nin fotoğraflarını çekerken gözaltına alındı. 11 gün sonra cezaevinden cenazesi çıktı. Döve döve öldürülmüştü. Kıyamet koptu.

Reformcu Cumhurbaşkanı Hatemi soruşturma komisyonu kurdu. Bu komisyon Kazemi'yi bizzat Tahran Başsavcısı Said Mortazavi'nin postallarıyla tekmeleyerek öldürdüğünü belirledi. Mortazavi, tutucu kanadın önde gelen isimlerinden. Ona dokunmak her babayiğidin harcı değil. Çünkü arkasında dini lider Hamaney, eski Cumhurbaşkanı Rafsancani var.

Kazemi cinayeti Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın İran'ın nükleer bomba yapımını sağlayacak zenginleşmiş uranyuma sahip olduğunu açıklamasıyla sinirlerin iyice gerildiği Tahran'da müthiş bir iktidar savaşına dönüştü. Hatemi eğer Mortazavi'yi devirmeyi başarırsa, tutucuların diğer kaleleri de düşecek. Deviremezse bu kez başta kendisi olmak üzere liberal kanadın elindeki tüm mevziler yitirilecek. Yine Domino Teorisi!

Irak Savaşı'yla Pandora'nın Kutusu'nu açan Şahinler'in en azından bir iddiası doğru çıktı

Ortadoğu'da bundan böyle hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Türkiye dahil!

Mesajlarınız için: esafak@sabah.com.tr


Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya tıklayın

<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
TEMA
Sarı Sayfalar


Sizinkiler



Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır