kapat
19.07.2003
YAZARLAR
ATV
EKONOMİ


TÜRKİYE
DÜNYA
POLİTİKA
SPOR
MEDYA
SERİ İLANLAR
METEO
TRAFİK
ŞANS&OYUN
ACİL TEL

Ordu... Yürekler acısı...

Sayın Belediye Başkanı... Nasılsınız, iyi misiniz?

Ordu Belediye Başkanı Fikret Türkyılmaz'ın yanıtı

- Yavuz Bey... İyiyiz demek adet olmuş... Ama aslını sorarsanız hiç de iyi değiliz.

- Neden başkan?

- Yavuz Bey... Ordulu iyi değilse... Ordulu mutsuzsa... Ben iyi olabilir miyim?

- Ordulu neden iyi değil?

- Kriz, ekonomiyi küçülttü... İnsanlar bir gecede fakirleşti... Bunun sonucu olarak bazı insanlar başka şeylerini de kaybediyor.

- Ne gibi?

- Ekonominin daralması ve günlük zorluklar, insanların dürüstlüğünü ve ahlakını olumsuz etkiliyor... Moral değerler yara alıyor.

****

Ordu'da "icra takipleri artmış."

Borcunu ödeyemeyen çok kişi "icralık olmuş."

Başkan

- Bir avukat arkadaşım geldi... Borcunu ödemeyen birinin evine icra memuru ile birlikte gideceklermiş... Ama bizim arkadaş, son anda gitmekten vazgeçmiş.

- Neden?

- Utanmış, çekinmiş... Zor durumdaki birinin evinden masasını, koltuğunu almak istememiş.

****

Fikret Türkyılmaz, ANAP'lı.

Ve "iki dönemdir" Ordu Belediye Başkanı.

- Başkan... Yerel seçim yaklaşıyor... ANAP'lı belediye başkanları ne yapacaklar?

- ANAP zor günler geçiriyor... Keşke geçirmeseydi... ANAP, çökmemesi gereken bir parti.

- Seçimde ANAP'lı başkanlar ne yapacak?

- Arkadaşlar bir değerlendirme süreci yaşıyor... Seçim ortamına girildiğinde herkes kendine göre bir tavır sergileyecek... Yani herkes beklemede.

****

Ordu Belediyesi ile ilgili son notumuz "bazı ziyaretçilerle" ilgili.

Örneğin

- Başkanım... Çocuğum üniversitede okuyor... Ama çok bunaldım... Artık okutamayacağım.

Bir başka örnek

- Başkanım... İşte hasta çocuğum, işte doktorun verdiği reçete... İlaç alacak param yok.

Ve şimdi de söz Başkan'da

- Yavuz Bey... Görüyorsunuz, durum yürekler acısı... Buna hangi insan dayanabilir?

OR TV'den haberler
Yavuz Bey, ben OR TV'den Deniz Elma... Ordu'muzu nasıl buldunuz?.. İzlenimlerinizi anlatır mısınız?

Deniz şirin mi, şirin.

Ve de çok ısrar ediyor

- Ordu'da üç yerel TV var... Ama ilk kurulan, benim çalıştığım OR TV... Ordu'ya geldiğinizi duyar duymaz koştum, sizi aradım, buldum... Sorular hazırladım... Sorabilir miyim?

"Olur" diyoruz

- Olur Deniz... Ama önce benim sana bazı sorularım var... TV'de ne tür haberler veriyorsunuz?.. Halk, hangi haberlere ilgi duyuyor?

- Yavuz Bey, fındık üreticisi perişan... Hergün fındıkla ilgili haber veriyoruz... Ama hergün... Ve izleyiciler diyor ki, fındıkla ilgili haberleri tekrar, tekrar verin.

- Başka?

- İşsizlikle ilgili haberler... Ordu'da işsiz çok... Biz haber yapınca insanlar iş sahibi olmuyor ama, yine de herkes işsizlik haberleri yapmamızı istiyor.

- Başka?

- Yol haberleri... Ordu'ya gelirken, yolumuzu gördünüz... Yıllardır bir türlü bitmedi.

****

Yol gerçekten bir "felaket."

60 kilometrelik yolu "birbuçuk saatte" alabildik.

Bu çağda, Karadeniz'deki bu yol "Türkiye'nin ayıbı."

Yıllardır "çift yol haline getirilemeyişi... İnşaatın kaplumbağa hızıyla gidişi de" bir başka ayıp.

****

OR TV'ye izlenimlerimizi söyledik.

Ve sonra Deniz'e sorduk

- Sizin dışınızda hangi TV'ler var?

- Kanal 52 ile BTV. (Boztepe TV)

Boztepe, Ordu'ya hakim bir tepe.

- Radyo?

- Beş yerel radyomuz var?

- Gazete?

- Sekiz de gazetemiz... Günlük ve haftalık olarak.

Ordu "küçük bir yer" ama...

"Okuma alışkanlığı" yüksek.

"Oldukça aydınlık" bir kent.

Kentin göbeğindeki "sanatçılar sokağı" da bunun bir göstergesi.

İnsanlar, yol kenarında resim yapıyor.

Satıyor.

Ve Ordulu da, resim yapanlara ilgi gösteriyor, saygı gösteriyor.

Pazarcı nine gidişatı beğenmiyor
Ordu'da, Ticaret Odası'ndan çıktık.

Otomobilimize doğru yürüyorduk.

Ticaret Odası'nın yöneticileri "isterseniz size biraz çevreyi dolaştıralım" dediler.

"Nereyi" diye sorduk.

- Nereyi isterseniz Yavuz Bey... Mesela, köylünün kendi ürünlerini sattığı yeri görmek ister misiniz?

- İsteriz.

Yürüyerek "pazaryerine" gittik.

Yaşlı teyzeler, yerlere oturmuş.

Sakallı amcalar.

Genç kızlar, genç erkekler.

Kimi sebze satıyor, kimi meyve.

Kimi yumurta getirmiş, kimi yoğurt... Peynir... Yağ.

"Asma yaprağı" satan da var, çeşit çeşit şifalı ot satan da.

Pazar, oldukça kalabalık.

Ama alışveriş "oldukça zayıf."

Mavi gözlü, altın dişli, sevimli bir "nine" dikkatimizi çekiyor.

Yanına yanaşıyoruz.

Bir şeyler alacağımızı sanıyor ve bir anda yüzünde güller açıyor.

Ama biz bir şey almayıp da, resmini çekmek isteyince...

Yüzü ekşiyor.

Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Ömer Aydın "nine" diyor

- Yavuz Bey resmini gazeteye basacak... Derdin neyse anlat.

Ninenin tepkisi şöyle

- Nidecem gazeteyi, nidecem resmi?.. Beni gazeteye basacağına, pazardan iki kilo alışveriş ediverse ya.

****

Altın dişli, güzel gözlü ninenin "gönlü zengin."

Bize "bir şeyler vermek istiyor."

Ama verip, verebileceği "bir avuç fındık."

Bir başka nine "incir" uzatıyor

- Al, tadına bakıver.

****

Pazarda mısır da var, mısır ekmeği de. Yufka ekmek de.

Ev böreği, ev tatlısı da.

Taze sebze de var, kuru sebze de.

Ama "iş" pek yok.

- Nine, bu saate kadar kaç liralık alışveriş oldu?.. Halinden memnun musun?

- Memnun değilim desem ne olacak yavrum?.. Halimiz, gördüğün gibi rezillik işte... Bak, ikindi vakti geldi... Alışveriş olsa, bu saatte hala burada oturur muydum?. İş yok yavrum... Resmimi çekip ne idecen?.. Gazeteye bu dediklerimi yaz... De ki, nine gidişatı beğenmiyor.

Lokomotif çekmiyor
Ordu'da türkü çok.

Örneğin...

Ordu'nun dereleri,

Aksa yukarı, aksa,

Vermem seni ellere,

Ordu üstüme kalksa.

Bir başka türkü

Yine yeşerdi fındık dalları,

Acep ne olacak yarin halleri.

Bir türkü daha

Boztepe'ye çıkmalı,

Şu Ordu'ya bakmalı,

Böyle güzel kızları,

Saz çalıp oynatmalı.

Ordu Ticaret ve Sanayi Odası'nın sekiz yıllık başkanı Ömer Aydın dedi ki

- Ordu'da türkü çok ama... Şu sıralar Ordulu'nun türkü söyleyecek hali yok.

- Neden başkan?

- Ekonomi iyi değil Yavuz Bey... İnsanlar fakirleşti. Kaderini fındığa bağlamış bir kent... Fındık para etmeyince, Ordulu ne yapsın?

****

Ticaret Odası Meclis Başkanı Bayram Cengiz "Ömer Bey çok doğru söylüyor" diye söze başladı

- Ordu eşittir fındık... Fındık eşittir ekonominin lokomotifi... Lokomotif üç yıldır çuf çuf ediyor ama gidemiyor.

****

Ticaret Odası Genel Sekreteri Hakkı Üçer

- Yavuz Bey, insanlar siftahsız dükkan kapatıyor... Dar ve kapalı bir ekonomi... Artık gerçek anlamda bir kalkınma projesi şart.

****

Ömer Aydın'ın da, Bayram Cengiz'in de, Hakkı Üçer'in de söyledikleri gerçek.

Ordu'da "lokomotif çekmiyor."

Yalım Erez'in kulakları çınlasın
Ordulular dediler ki

- Yavuz Bey... Bizi bir Yalım Erez anladı... Ama onun da siyasi yaşamı çok kısa sürdü.

Yalım Bey, TOBB Başkanı iken birkaç kez Ordu'ya gelmiş. Sanayi Bakanı olunca, yine gelmiş. Ve sonra Ankara'da bir toplantıda kürsüye çıkmış

- Ordu'yu gördünüz mü?.. Görenler, aman ne güzel ne zengin kent diye düşünür... Ama bir de beş, on kilometre içerilere girin... Girin ve fakirliği görün... Kalkınmamışlığı görün... Doğu'nun da gerisinde, Güneydoğu'nun da.

****

Bravo Yalım Erez. Söyledikleri çok doğru.

Birinci Ordu, sahildeki Ordu.

İkinci Ordu ise, yukarılardaki Ordu.

Yukarılar, aşağıdan da yeşil. Tertemiz.

Yayla. Ama öylesine fukara ki...

****

Acaba, Ordu'ya ne yapmalı?

Çevremizdekilere bu soruyu sorunca...

Kimse "devlet fabrika yapmalı... Devlet şunu yapmalı" demedi.

Ticaret Odası yöneticileri dediler ki

- Ordu'ya üniversite yapmalı.

Belediye Başkanı dedi ki

- Proje yapmalı.

Ordu'ya gerçekten "bir şeyler yapmalı."

"İşler durgun Allah'a şükür"
Ordu'nun "Düz Mahalle Pazarı"na gittik. Kentin göbeğinde. PTT'nin hemen bitişiğinde.

Erkan Türkmen'in dükkanı, pazarın girişinde.

Çeşit zengin. Fiyat uygun.

- Erkan, kaç yaşındasın?

- 31.

- İşler nasıl?

- Durgun Allah'a şükür.

- Hep böyle mi?

- Yazın iki ay ufak, tefek de olsa... Durgun da olsa... Biraz alışveriş oluyor Allah'a şükür.

- Ya yaz geçince?

- Yavuz Abi... Yaz geçince, sinek avlama sezonu başlar... Sizin anlayacağınız iki ay Allah ne verdiyse kazanır, kışın da onu yeriz.

- Erkan... İki aylık kazanç, bütün bir kışa yetiyor mu?.. Ayrıca sonbahar var, ilkbahar var.

- Yetmiyor desem ne çare... Yapacak başka iş mi var?.. Gidecek başka yer mi var?.. Bu bizim kaderimiz.

Erkan'a veda edip, uzaklaşırken biraz "incindiğini" hissettik.

- Ne oldu?.. Bir şeye mi canın sıkıldı Erkan?

- Pazarımıza geldiniz... Hatırımızı sordunuz... Sağolun... Ama bir çayımızı içmeden gitmek doğru oluyor mu?

Fındıklı tabelalar
Ordu'yu dolaşıyoruz. Dolaşırken de "tabelalara" göz atıyoruz.

Oltan Fındık İşletmeleri.

Güney Fındık Kırma Fabrikası.

Topkaya Fındık Kırma Fabrikası.

Aysan Fındık Sanayii.

Emin Fındık.

Özyürek Fındık Alım Satımı.

Öz Ticaret... Salih Öz... Fındık Alım Satımı. Türe Ticaret... Rüstem Türe... Fındık Alım ve Satımı. Özkalpak Ticaret... Fındık Depolama, Kırma ve Taşıma.

Me-Ve Ticaret... Vasfi Emecen... Fındık Komisyon. Mustafa Kemal Büyük... Fındık Komisyon.

Cengiz Gıda... Cemal ve Sedat Cengiz... Fındık Alım Satımı.

Duran Ticaret... Fındık Alım Satımı.

Tabelalar hep "fındıklı."

Ticaret fındık üzerine.

Halkın günlük konuşması, fındığa dair.

Bir kent, bir ürünle ancak bu kadar bütünleşebilir.

Ticaret Odası Meclis Başkanı Bayram Cengiz

- Yavuz Bey... Arazi çok meyilli... Bazı yerlerde insan duramaz... Durabilmesi için, kendisini belinden ağaca bağlar... Böyle bir coğrafyada fındıktan başka ne yetişir?

Ordu'ya çok gelip, gittik.

Ama ilk kez bu kadar mutsuz gördük.


Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya tıklayın

<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
TEMA
Sarı Sayfalar


Sizinkiler



Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır