kapat
09.07.2003
YAZARLAR
ATV
EKONOMİ


TÜRKİYE
DÜNYA
POLİTİKA
SPOR
MEDYA
SERİ İLANLAR
METEO
TRAFİK
ŞANS&OYUN
ACİL TEL

TBMM Başkanı: Anti Amerikancılık tetiklenmeden... ABD Büyükelçisi: Söz veriyorum

Meclis Başkanı Bülent Arınç ve eşi geçen hafta Almanya Büyükelçisi ve eşi ile yemek yedi.

Arınç'la o yemekten sonra konuştuk.

Başkan dedi ki

- Almanya'da ikibuçuk milyon insanımız yaşıyor... 55 bini işadamı... 500 bini Alman vatandaşlığına girmiş... En çok ticaretimiz Almanya ile.

Ve sonra da şunları söyledi

-Yavuz Bey siz yıllardır Almanya'da bir Türk üniversitesi kurma fikrini savunuyorsunuz... Çok doğru... Ah keşke bu yapılabilseydi.

Türkiye, günün birinde, Avrupa'da mutlaka üniversite kuracak.

Ama hayli zaman kaybettikten sonra.

Gelmiş geçmiş tüm yönetimlerin "doğru" dediği, ama kimsenin kılını kıpırdatmadığı bir konuya şimdi TBMM Başkanı'nın "sahip çıkma ihtiyacını hissetmesi" sevindirici.

****

- Sayın Donat... Şimdiki Alman Başbakanı hiç Türkiye'ye gelmemiş... Alman Meclis Başkanı, Türkiye'ye en son beş yıl önce gelmiş.. O ziyaretin iadesi olmamış.

Arınç "bunları" anlattı.

Sonra "diğer ülkelerle olan durumu."

"Karşılıklı temaslar" yine fevkalade düşük düzeyde.

- Sayın Bakan... Üç, dört yıldır fazla mı içe kapandık.

- Yavuz Bey, siz açmasaydınız ben bunu söylemezdim... Evet, maalesef.

****

Türkiye, Özal'lı yıllarda dışa açıldı.

Demirel, dışa açılmayı sürdürdü.

Öylesine ki...

"Atlantik'ten Adriyatik'e" sloganı gündeme geldi.

Doğrusu da buydu.

Dünyanın 40 ülkesinde vatandaşı olan Türkiye "kendi içine kapanıp, kalamazdı."

Ama son yıllarda öylesine kapandık ki.

****

Bülent Arınç ve eşi önceki gün de, ABD Büyükelçisi ile eşini ağırladı.

- Sayın Arınç... Yemek nasıl geçti?

- Fevkalade dostane.

- O konuyu (Süleymaniye baskını) hangi ölçüde konuştunuz.

- Uzun, uzun.

- Siz ne dediniz?

- Sayın Büyükelçi dedim... Bu işin aslı, esası nedir?.. Önünde arkasında ne var?.. TBMM Başkanı olarak şahsen ben çok yaralandım... TBMM çok incindi... Askerimiz çok kırıldı... Kamuoyumuz büyük bir hassasiyet ve tepki içinde... Bu tepki, istenmeyen boyutlara varabilir... Anti Amerikancılığı tetikleyebilir.

- Büyükelçi ne dedi?

- Sayın Başkan... Size iki konuda söz veriyorum... Bir Bu olay neden, niçin, nasıl ve kim tarafından yapıldı, bunu ortaya çıkaracağız... Bu, ABD yönetiminin kesin kararı ve talimatıdır... İki Araştırma en objektif ölçülerle ve en şeffaf şekilde yapılacak, sonuçları başta Türkiye olmak üzere bütün dünyaya açıklanacaktır... Üzüntüm, en az sizin üzüntünüz kadardır... Ama bu süreçte ne olur, hepimiz soğukkanlılığımızı koruyalım.

Kandilli: Paniğe gerek yok
"Hocam" dedik

- Sizin meslektaşlar yine korku senaryoları yazmaya başladılar.

Hoca, bir süre sustu.

Sonra da şunları söyledi

- En yetkin kurumun başındaki insan olarak şunu açıklamak istiyorum... Deprem konusunda riskin arttığına dair hiçbir bilimsel gösterge yok... Vatandaşlarımız elbette, depreme karşı önlem almaya devam edeceklerdir... Ama paniğe kapılmalarına gerek yok.

****

Konuştuğumuz Hoca "Prof. Dr. Gülay Barbarosoğlu."

Kandilli Rasathanesi Müdürü.

Ciddi bir bilimadamı.

TV'de görünme heveslisi değil.

Reklamdan uzak.

- Gülay Hanım... Ne diyorsunuz?

- Yavuz Bey... Arkadaşlarımız belli ki araştırma yapıyorlar... Araştırma, bilinmeyeni bulmaya yöneliktir. Ve bulgularını da toplumla paylaşıyorlar.

- Sizin görüşünüz?

- Bütün dünyada, şu anda, deprem riskini önceden belirleyen bir çalışma yok... Herkesin görüşüne saygı duyarım... Fakat ben şunu söylüyorum Paniğe kapılmadan yola devam.

****

- Hocam... Deniyor ki... Radon gazı yükseliyor... Öyleyse deprem geliyor.

- Radon gazı başka nedenlerle de yükselir. Her radon gazı yükselişi, deprem habercisi değildir ki... Herkesin, her araştırmasını topluma lanse etmesi ne kadar doğru?.. En yetkin kurum olarak, sismik faaliyetleri 24 saat süreyle izliyoruz.

- Son günlerdeki spekülasyonu, arkadaşlarınızla değerlendirdiniz mi?

- Evet.

- Ne zaman?

- Pazartesi akşamı.

- Sonuç?

- Deprem riskinin arttığını gösteren hiçbir bilimsel bulgu yok... Paniğe gerek yok.

- Topluma mesajınız?

- Yıllardır verilen mesaj... Türkiye olarak, deprem konusunda önlem alınması... Bu tek tek hepimize düşen görev... Ama paniğe kapılmak, asla...

Söz savunmanın
Yüce Divan'a şu mu gidecek, bu mu diye tartışılırken...

Dün öğle saatlerinde baktık, Kültür ve Turizm Bakanı Erkan Mumcu, Anayasa Mahkemesi'nden çıkıyor.

- Hayırdır sayın Bakan.

Mumcu "Hayatımda ilk kez Anayasa Mahkemesi'ne geldim" dedi.

Ve devam etti

- İnşallah son gelişim olur.

- Bugün neden geldiniz?

- Savunma yapmak için.

- Konu?

- Ek emlak ve ek taşıt vergisi için.

- Bu işlerle Kültür ve Turizm Bakanı'nın ilgisi ne?

- Maliye Bakanı bugün (dün) ABD'ye gitti... Beni vekil bıraktı.

****

Hükümet, emlak ve taşıt sahiplerinden "ek vergi" almayı kararlaştırdı.

Tasarı hazırladı.

TBMM de yasayı çıkardı.

"Ek vergiler" alınmaya başlandı.

Bu arada CHP, Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu

- Yasa, Anayasa'ya aykırıdır... İptalini rica....

Anayasa Mahkemesi, hükümetten savunma istedi.

Ve dün Erkan Mumcu, Anayasa Mahkemesi'nin yolunu tuttu.

****

Yüce Mahkeme'nin sayın başkanı.

Sayın üyeler.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Ek vergi uygulamaları geçmişte de oldu.

Bütün dünyada, ekonomi için üç gösterge çok önemlidir.

Faiz, enflasyon ve döviz kuru.

Türkiye, kriz döneminde bunların üçüyle de irtibatını kaybetti.

Döviz bir gecede yüzde yüz arttı.

Gecelik faiz, 7500'e çıktı.

Enflasyon, ölçülemez hale geldi.

Ve uluslararası kuruluşların da katılımıyla, yeni ekonomik program hazırlandı.

Programın özü bir yandan borç stokunun yönetilmesi ve bir yandan da Türkiye'nin yeniden borçlanabilir durumda olması.

Programla birlikte faizler, yüzde 40'lara indi.

Ama bu sırada, bitişiğimizde Irak Savaşı gündeme geldi.

Faiz yeniden yüzde 70'e vurdu.

Bu durumda acil kaynak gerekti.

İki kaynak vardı.

Birincisi özelleştirme.

Ama onun prosedürleri var, hemen para gelmiyor.

İkincisi, ek vergi.

Biz, ikinci yolu tercih ettik.

Ek vergi istediğimiz kesim, göreceli olarak vergi ödeyebilme gücü en yüksek olan kesim.

Evi ve otomobili olan herkes elbette zengin değil, ama ek vergiyi kaldırabilecek bir kesim.

Bu nedenle onlara başvurduk.

Faiz yeniden yüzde 40'lara düştü.

Sayın Başkan, değerli üyeler.

Eğer bu ek vergiyi almasaydık, ekonomik kaos doğardı.

Ve bedelini de önce yoksul kesimler olmak üzere, bütün Türkiye öderdi.

****

Hükümet, savunmasını yaptı.

Şimdi söz "Yüce Mahkeme'de."


Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya tıklayın

<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
TEMA
Sarı Sayfalar


Sizinkiler
ArboMedia

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır