kapat
09.07.2003
YAZARLAR
ATV
EKONOMİ


TÜRKİYE
DÜNYA
POLİTİKA
SPOR
MEDYA
SERİ İLANLAR
METEO
TRAFİK
ŞANS&OYUN
ACİL TEL

Damdan düşen Türkiye

"Bir gecede hepimiz fakirleştik..." 2001 Şubatı'ndaki büyük krizi iktisatçılar böyle özetlemişti.

Fakirleşmenin boyutlarını da hesaplamışlardı: Yüzde 27.2!

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı'nın (UNDP) dün açıklanan raporu, krizde sadece yoksullaşmadığımızı, ayrıca uluslar merdiveninde de tepetaklak yuvarlandığımızı ve "yaşam kalitemiz"in utanç verici düzeye indiğini ortaya koydu.

Raporda 175 ülkeyi kapsayan "insani gelişmişlik" listesinde Türkiye'nin ekonomik kriz sonucu 11 basamak birden gerileyerek 96'ncı sıraya düştüğü belirtiliyor. Bedelin ağırlığını anlatabilmek için Gürcistan, Azerbaycan, hatta Arnavutluk'un bile gerisine düştüğümüzü söylemek herhalde yeterli olur.

Kriz sonrası işsizler ordusuna bir yılda 1 milyon kişinin eklendiği, 4 milyona yakın kişinin günde sadece 1 dolar, 7 milyonu aşkın kişinin de 2 dolar gelirle yaşamak zorunda kaldığı bir ülkede başka ne sonuç beklenebilir ki?

Yeri gelmişken, yine o felaket günlerinde sıkça tekrarlanan bir yanlışı düzeltelim. Eskişehir yolu üstünde birbiri peşi sıra yükselen kamu gökdelenlerine bakıp "Kriz Ankara'ya uğramadı" deniyordu. Oysa iktisatçı Mustafa Sönmez, Devlet İstatistik Enstitüsü'nün "İllere ve bölgelere göre milli gelir" verilerinden yola çıkarak, 2001 krizinin en ağır darbeyi Ankara ve çevresine indirdiği sonucuna vardı. Ankara'da 2001 yılında kişi başına başına düşen gelir yüzde 51 azalarak 2752 dolara indi.

Kriz başkente değil, siyasilere uğramamıştı. Onlar da 3 Kasım seçiminde fildişi kulelerinden aşağı atıldılar.

Aslında Türkiye'de krizin "insanca yaşam" kalitesini ne kadar düşürdüğünü görmek için Birleşmiş Milletler'in raporunu beklemeye gerek yoktu. Elimizdeki bilgiler bile tüyleri diken diken etmeye yeterli. Buyurun birkaç örnek

Doktora gitme oranı yüzde 36.4'ten 33.3'e indi, hali-vakti yerinde olanların önem verdiği düzenli check-up yaptıranların oranı yüzde 8.2'den 6.3'e geriledi, hergün traş olanlar yüzde 18.2'den 10.5'e, günaşırı olanlar da yüzde 24.2'den 13'e düştü, şarküteri ürünleri tüketimi yüzde 38.6'dan 27.7'ye, et-tavuk tüketimi yüzde 30.9'dan 23.5'e indi, buna karşılık baklagil tüketimi yüzde 1.6'dan 13.9'a, çorba tüketimi yüzde 1.6'dan 7.9'a yükseldi...

İşin değerini anladık
Ancak krizin bu ağır bedelinin yanı sıra bir de faydası oldu Türk halkına iş ahlâkını, çalışmanın değerini öğretti.

Geçenlerde bir vesileyle biraraya geldiğimiz Hyundai-Assan şirketinin patronu Ali Kibar'a fabrikalarında kriz öncesi ve sonrası işe devamsızlılık rakamlarını sorduk. Hyundai üretimin neredeyse tümüyle durduğu o en kötü aylarda bile işçi çıkarmadı, yarım maaşla da olsa kadrosunu tuttu. Ali Bey dedi ki, "Krizden önce rapor alarak işe gelmeyenlerin oranı yüzde 4.8 civarında seyrediyordu. Krizden sonra bu oran yüzde 0.4'e indi. Eskiden kaytarmak için her fırsatı kullananlar şimdi gerçekten rahatsız olsalar dahi işlerine koşuyorlar..."

Bu gözlemi "Anar" araştırma şirketinin son kamuoyu yoklaması da doğruluyor. "Bu yaz nerede tatil yapacaksınız" sorusuna deneklerin yüzde 62.1'i "Tatil yapmayacağım", yüzde 14.3'ü de "Kararsızım" cevabını verdi. Elbette, tatilden vazgeçmenin ilk nedeni krizle gelen yoksullaşma. Ama ikinci neden de işin tatilden önemli olduğunu anlamamız değil mi? Bir bilgenin dediği gibi;

"En büyük zafer hiç düşmemek değil, her düşüşte kalkabilmektir..."

Mesajlarınız için: esafak@sabah.com.tr


Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya tıklayın

<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
TEMA
Sarı Sayfalar


Sizinkiler
ArboMedia

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır