|
 |
|
ESRA CEYHAN
Sıcak çok sıcak
Bizim evin içindeki uzun koridorların sonunda mini mini göller görüyorum. Hatta minyatür göllerin yanında, minyatür yemyeşil ağaçlar da var. Onlara doğru yürüyorum, koşuyorum, tam yanlarına vardığımda şıp diye kayboluyorlar.
Nereye gittiklerine inanamıyorum. Biraz önce orada, şıpır şıpır, serin serin durduklarına yemin bile edebilirim. Galiba sular benim kafamın içinde, inşallah bu daha da artacak sıcak beynimi tamamen sıvı hale getirmez.
Henüz beynimin değilse bile, vücudumun eridiği, yüzümün süzüldüğü bir gerçek. Çünkü doğru dürüst yemek yiyemiyorum. İçiyorum da içiyorum. Ne mi?
Su, çay, maden suyu; ne bulursam. Ne bulursamın içinde, meyva suyu, kolalı içecekler yok. Yemeksiz sıvı tüketimim her halde 4 litreyi aşıyordur. Buna bir de -ayıptır söylemesi- dilim dilim götürülen karpuzları ekleyince, 4 litre mi, 14 litre mi, bunun hesabını pek kestiremiyorum.
Şu evde, bir tane pencere bile açılsa bırakın esintiyi, sizi önüne katıp götürecek gibi esen rüzgar bugünlerde nerede acaba. O rüzgarı bulmak için bütün kapılar pencereler dibine kadar açık ama, ne fayda perdeler kıpırtısız öylece duruyorlar. Tek çare duş almak, evet evet otururken, yatarken duşu yanınıza almak en doğrusu gibi geliyor. Ya da öyle portatif bir düzeneğiniz yoksa bütün gün girin akan suyun altında durun. Elleriniz arasında perdeler, kafanızın uygun bir yerinde solungaçlar, derinizde de belki pullar oluşur ama ne olursa olsun, hiç olmazsa serin olur, serin...
Sokakta durumlar nasıl diye merak etmedim değil, ettim ama birkaç gündür tansiyonum düşük seyrettiği için dışarılara çıkamıyordum. Cuma hadi dedim, artık bir sokak havası alayım bakayım. İnsanları göreyim istedim. Hani onlar zinde ve enerjik dolaşıyorlarsa, çevirip de soracağım. "Beyefendi ya da hanımefendi ben evde bile fenalıklar geçiriyorum, siz maaşallah, gözüm yok ama bu ne dinamizm böyle, nasıl yapıyorsunuz, hemen anlatın."
Yok öyle enerjik insan Kime baksam, ne kusur ettim de dışarıya çıktım ya da çıkmak zorunda kaldım ifadeli yüzlerle, canından bezmiş dolaşıyor. Bakışlar bayağı boş.
Yani bomboş diyebileceğimiz kadar boş. Yalnız dikkatinizi çekeyim, benim bu tespitleri yaptığım saatler akşamüstü saatleri. Öğlende sokağa çıkan bir iki kişinin yalancısıyım. İn cin top oynuyormuş. "Sokaktan sıcak manzaralar" başlığı adı altında toplanabilecek tespitlerimi henüz o kadar da genişletmedim. Ama ille de çıkacağım, evde iyice sıkıldım şöyle bir iki tur atayım diyenlere de önerilerim olacak haliyle. İlk istikamet büyük alışveriş merkezleri. Klimalı, koskocaman... Biraz vitrin teftişi, sonra da -boş bulursanız- bir bankta oturup keyif yaparsınız.
Yine de çok uzun kalıp kendinizi serin ortama fazla da alıştırmayın. Ne de olsa sonunda gene dışarı çıkılacak, el mahkum. Dışarıda da alternatifler yok değil. Ağaç altları, meydanlardaki irili ufaklı havuzların çevreleri, yeşili bol parklar da sıcağa dur demenin alternatifleri olabilir.
****
Okuyacağınız satırlar sadece erkeklere... Tamam, bugün de çalışıp yoruldunuz. Ama, sıcağa eklenen nemle kendinden geçen, önce ütülerin başına, arkasından da yemek yapmak için ocağın başına geçen eşinizin, kalbine, söyleyeceğiniz güzel sözlerle su serpin olur mu...
Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya
tıklayın
|
|
|
|
