kapat
06.07.2003
YAZARLAR
ATV
EKONOMİ


TÜRKİYE
DÜNYA
POLİTİKA
SPOR
MEDYA
SERİ İLANLAR
METEO
TRAFİK
ŞANS&OYUN
ACİL TEL

İLKER SARIER


Bir mezuniyet töreni

Boğaziçi Üniversitesi'nin 136'ncı mezuniyet törenindeydim, önceki gün akşamüzeri...

Uçaksavar'daki spor tesisleri, gözleri ışıl ışıl, yürekleri coşku ve mutlulukla kabarmış binlerce ana-baba, nine, dede ile hınca hınç dolmuştu.

Havada kavurucu bir sıcak vardı ama olsun... Cehennem sıcağı olsa bu tören yapılacaktı.

1464 mezun öğrenci, ilkokul birinci sınıftan beri sürdürdükleri meşakkatli yolun sonuna gelmişler, genç beyinlerindeki ışıltılarla ülkenin geleceğini aydınlatıyor, ebeveynlerinin yüreklerine umut ve sevinç şuaları gönderiyorlardı.

Rektör Profesör Sabih Tansal, bir baba gibi konuştu öğrencilerine... Onlara ömür boyu unutamayacakları tavsiyelerde bulundu.

Sonra konuk konuşmacı İbrahim Betil geldi kürsüye, eğitime gönül veren adam!

35 yıl önce aynı üniversiteden mezun olurken, "dün gibi anımsadığı" duygularını aktardı, hayat kavgasındaki "duruş ve seçimlerin" değerini anlattı mezunlara...

Gerçekten "iyi yetiştirilmiş" mezunlar, pür dikkat dinlediler konuşmaları...

Öğrencilerinin önünde sıralanmış hocalarını, bakırı işleyen ustalar gibi Türkiye'nin geleceğini yoğuran "o akademisyenler ordusu"nu izledim uzun uzun...

Kendi evlatlarını mezun etmiş gibi huzur içindeydiler. Bir yıllık emek yumağından sonra Türkiye'nin kalite çıtasının bir kademe daha yükselmiş olmasının kıvancını yaşıyorlardı.

Sıra, yüksek başarı ödüllerine geldi.

3.90 gibi ortalamalarla "çift anadal" yapan "parıltılar" geldi kürsüye, genç, tecrübesiz, sıkılgan adımlarıyla... Beden dilleriyle "Ödüle ne hacet vardı, bu bizim görevimiz değil miydi" der gibiydiler.

Hele, Moleküler Biyoloji bölümünü, yine çok yüksek bir ortalama ile bitiren bir genç adam, arkadaşlarının çılgın alkışları arasında kürsüye yürürken, kalbimin derinliklerine sinen duyguyu kelimelerle tarif etmekten acizim.

Evet, "bedensel engelliydi" o mezun ama sırtına vurulsa bütün Türkiye'yi kaldıracak bir güce ve yüreğe sahipti. Orada işte kendimi tutamadım. Bütün izleyenlere yansıyan sevinç, umut ve kararlılık karşısında saygıyla eğilerek ağladım.

O delikanlı bana bir kere daha "anlattı" ki, Türkiye ilelebet payidar kalacaktır.

50 yıl önce mezun olanların plaketleri verildikten sonra değişik fakültelerden mezun olan öğrenciler toplu olarak tanıtıldılar.

Ve kepler havaya fırlatıldı. 1464 genç için, mücadele dolu büyük hayat kapısı aralandı.

Semaya bırakılan "mavi" balonlar, onlar için sağlık, mutluluk ve başarı dolu bir yaşam vaad etmiş olsun!..

Usulca döndüm, yanımda oturan eşime baktım. Bir insan hangi sebeple bu kadar sevinçli ve coşkulu olabilir diye düşündüm.

O sadece, mezunlar arasında oturan güzel oğlumun biricik annesi değil, bir "insan heykeltraşı" idi, emeklerinin karşılığını alıyordu.

Elini tuttum. Sessizce teşekkür ettim.

Başta, bize bu onuru bahşeden oğlumun olmak üzere, ülkenin gurur ocaklarından biri olan Boğaziçi Üniversitesi'nin, çok değerli akademisyenlerinin ve ülkenin geleceğini ışık tutan bütün mezunların önünde saygıyla eğiliyorum.

Hem bir gazeteci hem de bir baba olarak!..


Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya tıklayın

<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
TEMA
Sarı Sayfalar


Sizinkiler
ArboMedia

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır