kapat
19.12.2001
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPÜS
 İSTANBUL
 NET YORUM
 HYDEPARK
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 GOOOOL
 DİYET
 TATLILAR
 SAMANYOLU
 CİNSELLİK
 TELE ŞAMDAN
 WEEKEND
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 

Fenerbahçe ve Galatasaray...

ALİ TAŞ

4 yıl şampiyon oldular, Avrupa'da kupalar kazandılar. Başarıları gerçek ama, Fenerbahçe karşısında da ezilmişlikleri de bir gerçek.

Geçtiğimiz yıl şampiyon olduk zorlarına gitti. Bu yıl yine şampiyonluk parolasıyla yola çıktık. Yine zorlarına gitti. Üçüncü yıldızı takmak istiyoruz dedik bir kez daha zorlarına gitti. 24 maç "BURASI KADIKÖY, BURADAN ÇIKIŞ YOK" dedik iyiden iyiye zorlarına gitti.

Arkalarına Federasyonu, hakemleri ve siyaseti aldılar Fenerbahçe'ye karşı ezilmişliklerini silmek için savaşa başladılar. Ama birşeyi unuttular. Dürüstlüğü...

Heryerde akıl almaz spor dışı açıklamalarla kendilerini küçük düşürerek sempati yerine empati kazandılar. Sonrada kalkıp dostluktan bahsederek Fair-Play dediler. Ama yine birşeyi unuttular. Tarihlerin yazdığı gerçekleri...

"Gülme komşuna gelir başına" sözünü doğru söylemiş atalarımız. İki yıl "Pendik" diye bağıranlar bir anda "Erzurum'a" yenilerek daha ilk turda Türkiye Kupası'na veda ettiler. Ve bu konuda söyleyecek bişeyleri kalmadı. Susuverdiler.

Son İstanbul maçında Bushi'ye verilen kırmızı kart sonrası herzamanki gibi bağırıp çağırmayı, kabadayılığı adet edinen Hakan Ünsal, aynı hareketini Barcelona maçında yapınca tıpış tıpış sahadan gönderiliverildi. Bırakın oyundan atılmayı, çıkarken de Teknik Direktörü Lucescu ile tartıştı. Yani takımın patronuna laf atacak kadar sportmence(!) Sadece Hakan Ünsal'mı? Yoo hayır. Bülent'i, Capone'si, Arif'i, Hasan Şaş'ı, Ümit Karan'ı (ki Gençlerbirliğinde kuzu olan bu futbolcu GS'ye gelince biranda ne oldum delisi oluverdi)... Yani burada hakemlerden destek gören GS, Avrupa'da da aynı şeylerin olacağını zannederek hareketlerine devam ettikçe kazın ayağının öyle olmadığını görüverdi her maçta.

Özellikle 5 tane yedikleri Bursa ve son Barcelona maçından sonra çıkıpta "Yorgunuz" safsatasını çığırtmaları kundaktaki çocukların bile gülmesine yol açtı. Avrupalı futbolcu haftada üç maç oynuyor, ama hiç daha böyle saçma bir bahane duymadık onlardan. Onlar robot değil onlarda insan. FB'de haftada iki - üç maça çıktı ama yinede bunu bahane etmedi. Dedim ya hep GS'a verilecek herşey. Onlar bunu istiyorlar. Yok arkadaş. Yendiğin gibi yenileceksinde. Yenildiğinde ise eziklik hissetmeyeceksin.

BJK maçında yediğimiz ilk golün spor yazarlarının büyük bölümünce "Ofsayttı" denmesine rağmen işi uzatmadık ve "Biz ligin sonunda konuşacağız" dedik. Başkanımız Aziz Yıldım dahi maç bitiminde yaptığı net açıklamayı sadece o anda ülkeye bildirdi ve işi oda uzatmadı. Ama aynı durumu GS yaşasaydı şimdi hala bu konu konuşulacaktı. Yalan mı?..

Bakınız, ilk şampiyonlar liginde 7 puan toplayan, son ligde ise sıfır puan çeken bizler bahane uydurduk mu başarısızlığımızı örtmek için. Yooo! Bizler yapmayız. Çünkü bizim bir sendromumuz yok, bizler ezik değiliz. Puan toplayıpta elenseydik bile yine bahanemiz olmazdı.

Ve Lucescu... FB Teknik Direktörü Mustafa Denizli'ye laf atacağına, "Ağlamasınlar" diyeceğine önce kendi takımı içinde disiplini ve sportmenliği sağlamalıdır. Kendi futbolcusuna söz geçiremeyen bu ismin, çıkıpta FB tarihinde takımı şampiyon yapan ilk Türk Teknik Direktör olan (ki üstelik yıllarca GS formasını şerefiyle taşımış) Denizli'ye böylesine art niyetli ve ezilmişliğinin sonucu olan davranışlarda bulunması onun basitliğini göstermektedir. Hagi'nin suratına fırlattığı formayı, kendisine kızan Hasan Şaş'ın camlara yumruk attığını ve daha nicelerini Lucescu ne çabuk unuttu. Denizli, ise hiç bir zaman kendisine laf atılmadıkça da cevap ve meyen örnek bir teknik adam özelliğiyle karşılarında durmaktadır.

Son üç maça bakın. Hep hakemlerin desteğiyle bir yerlere varmaya çalışıyorlar. Ve başarılı da oluveriyorlar. Özellikle son İstanbul maçı bu durumu tüm netliği ile ortaya koydu. Aykut Kocaman, ve Bushi'nin yaptıkları açıklamalar ise GS'nin arkasında bir zamanlar görünmez olan gizli eli bir anda ortaya çıkarıverdi. Dört yıl üst üste şampiyon olduklarında "Bileğimizin hakkıyla şampiyon olduk" diyenler dördün ilkindeki 8'lik Ankaragücü maçını ne çabuk unuttular.

Kadıköy'de kendi tribünlerine ot ve yumurta koyan GS taraftarları maç sonrasında bunu FB taraftarına mal ederlerken GS yönetimi ise "FB'yi dostça karşılayarak onlara sportmenlik dersi vereceğiz" demişlerdi, ama Ali Sami Yen'de FB taraftarına ve futbolcusuna idrar dolu şişeleri atan GS taraftarını bir anda görmezden geliverdiler.

Tüm bu gerçeklere rağmen (ki yazılacak daha sayfalar dolusu şeyler var) hala daha FB sendromlarından vazgeçemeyenler bu ülkede futbol ve spor çerçevesi içerisine Fair-Play'i sokamazlar.

Son olarak şunu yazayım... Bu yıl yine hakem destekleriyle sonuca ulaşabilirler ama yaptıkları kara gerçeklerin tarih sayfalarına yazılmasını da asla engelleyemezler.

EN BÜYÜK TÜRK FUTBOLU, EN BÜYÜK GERÇEK TARAFTAR, EN BÜYÜK FENERBAHÇE...

Saygılarımla...

(Spotmenlik örneği göstererek, GS'ye Avrupa'da başarılar diliyorum tüm ŞANLI FENERBAHÇE taraftarı adına)



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır